Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
VIII
... Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor? Bil ki ahengin sana tatlı bir sitemi bu: "Parçaları dinleyip tümü unuttun," diyor. Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl Yaratırsa eşiyle birlikte hoş bir ezgi, Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl: Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi. O sözsüz şarkı sanki tek bir agızdan sana "Değerin olmaz," diyor, "yaşarsan tek başına."
Sayfa 8 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Celalettin GÜNGÖR
"14. yüzyılın başında Roma hukuku ve Aristoteles’e dayandırılan savunular, Papa VIII. Boniface (1294-1303) ile Fransa Kralı IV. Philip (1285-1314) arasındaki çatışmada önemli rol oynamıştı. Bu çatışma, papalığın uluslararası siyasetteki baskın rolünü hiç olmadığı şekilde sonlandırırken, siyasi iktidar üzerindeki tartışmayı da ateşlemişti. Papalık savunucuları, laik iktidarın yükselişinin durdurulması çabasında, papalık taleplerini, “geçici ve dünyevi şeylerin, manevi ve dini olan şeylere aşağı olduğu” anlayışını benimseyen kilise hukukuna dayandırmışlardı. Papa Boniface’nin 18 Kasım 1302’de yayınladığı ulusal kiliselerin devlet kontrolüne karşı son savunması olan, dünyevi iktidarın Kilise’nin manevi iktidarına tabi olduğunu bildiren fermanı Unam sanctam’ın hayalet yazarı Romalı Giles, “Kilise İktidarı Üzerine” adlı yapıtını 1301’de yayınlamıştı. Bu, gerçek egemenlik ve dindarlığın biricik topluluğu olarak görülen ruhban sınıfı, siyasi topluluğun üzerine çıkartmıştı: 'Bütün dünyevi şeylerin, Kilise’nin egemenlik ve iktidarı altına yerleştirildiğini, bu bölümde açıklamak isteriz… Üstün papa iktidarı ruhları yönetir. Ruhlar da haklı olarak bedenleri yönetmelidir. Yoksa bedenler, ruha, zihne veya akla itaat etmeyen parçada olduğu gibi, kötü yönetilecektir. Fakat dünyevi şeyler, bedenlerimize hizmet eder. Öyleyse bundan, ruhları yöneten papazlık iktidarının bedenleri ve dünyevi şeyleri de yönettiği çıkar.'" Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XV, Y. 2011, Sa. 4
Reklam
VIII. Penceresinde yağmuru dinleyen şu çocuk ölecekse (Yüzünde kederi, çocukluktan öter her şeyin) Duvarları kurşun yaralarıyla Dökülüp saçılacaksa şu güzelim evin. Biri çıkıp da, bu geceki ayın görkeminden söz etmeyecekse Artık ölebilirim, diyebilirsin Yanımda, yöremde yıkıntılar Ve yüreğimde, aynı ülkenin nüfus cüzdanını Taşıyan birinin kurşunu var!
Bilgi Yayınevi - 1981 Behçet Necatigil Şiir Ödülü
820 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kral VIII.Henry dönemi İngiltere'sindeki taht oyunları,savaşlar,aşklar ve entrikalar üzerine yazılmış büyüleyici bir roman.Baba ve dayıları Kral'ın hizmetinde olan üç Boleyn kardeşi Mary,Anne ve George'nin tahta giden yolda ödedikleri bedelleri anlatan bir dram. Romanın edebi bir değeri olmadığını söyleyen okurlar var,katılmıyorum.Edebiyatın elbette ki edebi değer taşımasının dışında da sorumlulukları olduğunu düşünüyorum.Hırslarının ve yalanlarının;insanın çocuğu gibi eteğine yapışıp hayat boyu bedelinin peşinde koşacağı gerçeğini veren bir roman,bana göre fazlasıyla değerli. 820 sayfa olmasına rağmen su gibi akan bir romanı da;Natalie PORTMAN,Scarlette JOHANSSONN VE Eric BANA'nın başrollerini oynadığı senaryolaştırılmış halini de tavsiye ediyorum.
Boleyn Kızı
Boleyn KızıPhilippa Gregory · Artemis Yayıncılık · 20176,2bin okunma
632 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ülkemizde Tudor Serisi'nin 4.kitabı olarak çevrilmesine rağmen,aslında kronolojik sıraya göre okumak isteyenlerin ilk sırada okuması gereken kitap "Mahkum Prenses".Ve bana göre ilk dört kitabının en çarpıcı olanıydı.Serinin en ünlü romanı olan Boleyn Kızı'ndaki Anna BOLEYN'in VIII.Henry'yi elinden aldığı kraliçe Katherine'nin çocukluğundan itibaren olan hayatı anlatılıyor kitapta.İlk eşi Arthur'a dair anıları,İngiltere kraliçesi olma uğrunda ödediği bedeller ve siyasi entrikalar-çıkarımlar bugünün dünya tarihine bile zemin hazırlıyor.Çok beğendim.
Mahkum Prenses
Mahkum PrensesPhilippa Gregory · Artemis Yayıncılık · 20121,326 okunma
Fransız yazar Henri Barbusse, Stalin'in sade yaşam tarzını şöyle betimliyor: ''Birinci kata çıkıldığında üç pencerede beyaz perdeler asılı olduğu görülür. Stalin'in evinde üç pencere var. Minik holde bir kepin altında bir çiviye uzun bir askeri pelerin asılıdır. Bu salona ek olarak üç yatak odası ve bir yemek odası vardır. Yatak odaları
Reklam
648 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Serinin 5.kitabında,İngiltere'de VIII.Henry dönemindeki üç kadının hayatına mercek tutuyor yazar.Anne,Jane ve Katherine.Üçünün en büyük ortak noktası,hayatının da zulmünün de hem sonunda hem zirvesinde olan Henry'nin hastalıklı bencilliğine kurban edilişleri.Üçünün en büyük farklılığı,ölüme yürüdüklerini bilirken sahip oldukları masumiyet dereceleri.Olaya bir anlığına İngiltere ve Tudor dönemi olarak bakmazsak;kadının varlığının hiçbir anlam ifade etmemesi ya da tam zıt bir çarpıklıkla erkeğe adanmaktan ibaret olması;aslında tarihin tekerrür girdabından hiç kurtulmadığının da bir raporu gibi.Yine aynı tarihte yaşamış uluslara bakıldığında;Türklerde "Kadın" kavramının hele hele o dönemlerde beyliğin,obanın ya da imparatorluğun temel taşı olarak görüldüğünü düşünürsek;medeniyetin aslında ülke yüzölçümü ya da haşmeti ile değil,kadını toplumda nereye koyduğuyla birebir alakalı olduğunu da bir kere daha görürüz.O zaman engizisyon mahkemelerinde Hristiyan olmayanlar,hatta Katolik olmayan Hristiyanlar bile yakılırken;Türkler fethettiği topraklarda yönetimine giren uluslara verdiği inanç özgürlükleri ile ün salmıştı.Şimdi aynı coğrafyalarda aynı kalmış hem çok şey var,hem hiçbirşey yok sanki.Sırada serinin son kitabı var.
Boleyn Mirası
Boleyn MirasıPhilippa Gregory · Artemis Yayıncılık · 20091,247 okunma
Yüksek dağları yavaş tırmanmak gerekir. Öfke azgın bir ata benzer; Eğer onu başıboş bırakırsanız çabucak yorulur.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası
Dikkatli olun; düşmanınız için yaktığınız ateş çok harlı olmasın, Siz de yanabilirsiniz. Çok hızlı koşarsak, Yakalamaya çalıştığımız şeyi yakalamadan geçip gideriz; Bilmez misiniz, sıvıyı kaynatıp yükselten ateş, Onun taşarak ziyan olmasına neden olur!
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası
Sevginizi ve tavsiyelerinizi bol bol dağıtmayın; Çünkü dost diye bağrınıza bastığınız kişiler Bahtınızın ters döndüğünü gördüklerinde sizi derhal yüzüstü bırakırlar; Bir daha onları sizi mahvedecekleri yerde görürsünüz.
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası
Reklam
İşte böyledir insan olmak; Bugün içinde taze umut yaprakları yeşerir, Yarın tomurcuklar açar. Ve parıl parıl parlar üzerine yağan payelerle; Ama üçüncü gün bir don vurur; Tam da her şeyin yolunda olduğundan, Yüceliğinin olgunlaştığından eminken, Öldürücü don kökünü kurutur insanın.
Sayfa 87 - Türkiye İş Bankası
137 syf.
10/10 puan verdi
Hani bazen uykumuzu aldığımızda uyanma evresine gireriz ya, son anda bizi mest eden harika diye nitelendirdiğimiz bir rüya görmüşüzdür de, bir türlü uyanmak ve gerçek hayata gözlerimizi açmak istemeyiz, o yarı uykulu yarı uyanık halimizle bile rüyamızın sonlanmaması için, ne mümkünse yapmaya çalışırız ya, işte Shakespeare de benim nazarımda uzun
Kral VIII. Henry
Kral VIII. HenryWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2012510 okunma
O zaman Pyotr yanına sokuldu, şöyle dedi: Rabbim! Bana kötülük eden kardeşimi kaç kez bağışlayacağım? Yedi kez mi? İsa yanıt verdi: Yedi kez değil, yedi tane yetmiş kez bağışlayacaksın. Matta, XVIII, 21-22 Ne o, kardeşinin gözündeki çöpü görüyorsun da kendi gözündeki merteği görmüyor musun? Matta, VII, 1, s. 3 ... içinizde günah işlememiş kimse, ilk taşı o atsın kadına. Yuhanna, VIII, 7 Öğrenci öğretmeninden üstün olamaz hiç; ama tam olgunlaşan bir insan öğretmeni gibi olur. Luka, VI, 40
Sayfa 49 - İletişim Yayınları, Dünya Klasikleri, 2004-2012 8 Baskı - İletişim Yayınları 1010 • İletişim Klasikleri 19 1.Baskı 2014Kitabı okuyacak
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.