Bir zamanlar, evrendeki tüm parçacıklar aynı durumdaydı. Çünkü tüm bu parçacıklar Büyük Patlama sırasında aynı yerdeydi. Dolayısıyla evrendeki tüm parçacıkların bir noktaya dek, birbirleriyle dolanık olduğunu düşünmemizin önünde hiçbir engel yok.
...Maaş ile ilgili bu muhabbet, öbür maaş alıncaya dek sürer ve her ay güncellenir. Biri de çıkıp demez ki "ablacım, senin maaş zaten senin yapman gereken işleri yapan kişilere gidiyor, yorulduğun yanına kâr kalıyor"
Ben çalışıyorum çocuğa bakıcı baksın=para.
Ben çalışıyorum, evi yardımcı temizlesin=para.
Ben çalışıyorum güzel giyinmem gere =para.
Ben çalışıyorum, biriken stresi atmak için sosyal faaliyetl yapmam gerek=para.
Ben çalışıyorum, hafta içi çocukları
görmüyorum, hafta sonu gezip tozmak istiyorlar=para.
E ablacım, hani sen "kendi ayaklarının üstünde durabilmek" için çekmiştin onca çileyi! Etrafında tonla protez ayak var, hala durmakta zorlanıyorsun? Sence de bu işte bir terslik yok mu?
Özgürlülüğe vasıl olma yönelimi olarak bedenin her türlü sınırlamalardan muaf tutulmasının en ironik ifadesi, bu özgürlüğün çıplak bedene indirgenmesidir. Bu ironi, bedene dair özgürlük talebini çıplaklık yoluyla ifade edebileceğini düşüncesinide içine alır. Yani özgürlüğün ifadesi tenin teşhirine muhtaç gibidir. Edebi tarz ve belagatle söyleyişin yerini alan bu pornografik tavır, beden ve özgürlük temalarının işlendiği sayısız festival ve direniş eylemlerinde kendini gösterir. Oysa teşhire şartlandırdılan beden, göründükçe silinir. Çünkü sürekli yinelenen göstergeleşmiş çıplaklık, bedeni tüketilir fantasma derekesine indirir. Böylesi teşhircilik, içindekilerini dillendirecek kelimeleri olmayan birinin ne dediği anlaşılmayan bağırtılarına benzetilebilir. Sesi yükseldikçe ifadesizleşir.
Ama burası Ayasofya değildi.
Çok sayıda şerefesi bulunan, gökyüzüne yükselerek sipsivri bir tepeyle son bulan kalem benzeri altı minareyi gören Langdon, Sultanahmet Camii’ni hemen tanıdı. Daha önceleri, Sultanahmet Camii’nin peri masalından çıkmış gibi görünen şerefeli minarelerinin, Disney World’deki Cinderella şatosuna ilham verdiğini okumuştu.
“Biz romantik devrimciler, küçük küçük arenalara hapsedilmiş it dalaşını değil, dünyayı istiyoruz! Deliler kahkahasıdır devrim. Devrim istiyoruz! Peynir-ekmek değil, enkaz-ı kainat'ı istiyoruz!”
İlk defa göz hastalıkları hakkında eser veren Müslüman bilim adamı.batı dünyası onun göz hastalıkları ile ilgili ortaya koyduğu bilgileri kavramak için tam 800 sene beklemişti.