Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yagmurologia

yagmurologia
@yagmurabartma
instagram; yagmurologia
80 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Kanada - Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir - Çetin Çetintaş Sevgili hocam bu kitabında bizlere Vaişeşika Ekolü'nün kurucusu olan, atom teorisini yazılı olarak anlatan ilk yogi ‘Kanada’nın görüşlerini bize aktarıyor. Kendisinin de yazdığı gibi; ‘İşte Kanada, yoganın cevabını bulmak için sorduğu “Zihnin bütün
Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir
Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle GelirÇetin Çetintaş · Destek Yayınları · 2020547 okunma
Reklam
384 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Paris Operası’nda dolandığı iddia edilen, yaşanan ölümlerden, aksiliklerden sorumlu tutulan fakat kimsenin görmediği, ürkütücü yüzü nedeniyle maske takarak dolaşan, elleri kolları iskeleti andıran bir hayalet söylentisi ortalıkta gezinmektedir. Hayaletin sesini sadece Christine Dae’ye dinletmesi ve Dae’yi ünlü bir sopranoya dönüştürmesinin yanında, inanılmaz bir bağ ile kadına bağlanır. Opera binasındaki gizli tünelleriyle göl evine kadar götürür. Sevgili Christine’in aklında ise çocukluk aşkı Vikont Raoul de Chagny vardır. Hayalet bu hikayede başkahraman olmadığını anladığında ise kıskançlık ve kaybetme duygularıyla hareket ederek tüm Paris halkının hatırasında yer edinecek olayları başlatır. Kitap gerçekleri kanıtlamak, bakın böyle bir hayalet gerçekten de var dedirtebilmek adına fazla uğraşıldığı için anlatımı çok yavan ve sade kaldı benim için. Sunulan belgeler, mektuplar, yapılan röportajlar da olunca biraz belgesel tadında okudum. Romantik klasikler serisindeki güçlü kadın karakterlerle kurduğum bağları hatırlayınca dedim ki nerde bir Jane Eyre nerde bir Elizabeth Bennet… Ama Christine Dae’yi silik bir karakter olarak düşünmemizden ziyade Gaston Leroux’un bu kitabında yazdığı hiçbir karakterle en ufak bağ kuramamamıza parmak basmak istiyorum. Çünkü bir Mr. Darcy bir Mr. Rochester arayanlar için Vikont Chagny de büyük bir hayal kırıklığı olacaktır. İzlemek isteyenler için 2004 yapımı filmi mevcut. Müzikalini merak edenler için ise üzücü haber; 2015 yılında Türkiye’ye gelmişler. Şu an sadece Londra’da müzikale devam ediyorlar.
Operadaki Hayalet
Operadaki Hayalet
Gaston Leroux
Gaston Leroux
Operadaki Hayalet
Operadaki HayaletGaston Leroux · Martı Yayınları · 20142,859 okunma
485 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş kitaplarının da yazarı olan Hosseini, bu kitabında bizleri yine Afganistan’ın başkenti Kabil’e götürüyor. Yazarın Kabil’de doğması ve 15 yaşına kadar hayatını burada sürdürmesi nedeniyle kitaplarında hep Ortadoğu gerçeklerine, savaş öncesi/sonrası dönemlerde halkın nasıl etkilendiğine, farklı ülkelere iltica
Ve Dağlar Yankılandı (Cep Boy)
Ve Dağlar Yankılandı (Cep Boy)Khaled Hosseini · Everest Yayınları · 201834,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
132 syf.
·
Puan vermedi
·
24 günde okudu
Sovyet bürokrasisi üzerine hicivler içeren kitabımız, Bolşevik Devrimi sonrasında 1925 yılında rus yazar Bulgakov tarafından yazılmış. Bu yüzden kitap döneminde yasaklanmış ve ancak 1987 yılında resmi olarak yayınlanabilmiş. Yayınlanmasından hemen sonra 1988'in sonlarında filme çekilen roman, büyük beğeni toplamış. Rusça ve İtalyanca film versiyonları çekilen roman, İngilizce'ye müzikal ve opera olarak uyarlanmış. Kitabımız konu olarak Profesör Filipoviç’in, bir sokak köpeği olan Şarik’i evine alıp beslemesi ile gelişiyor. Kitabın başlarını Şarik’in ağzından okuduğumuz için bir köpeğin sokak hayatını görüyoruz. Profesörün köpeği eve almasının sebebi ise yapacağı bir deneyde onu kullanmak istemesidir. Yeni ölmüş bir evsizin hipofiz bezini ve er bezlerini Şarik’inkilerle değiştirir. Bunun sonucunda köpek kaba saba, ahlaki değerleri olmayan, toplumsal davranışlardan bihaber birisine dönüşür. Kitap biraz uçuk kaçık olmasıyla çoğu noktalarda bizleri şaşırtmakta. Köpek Şarik’in konuşan, iki ayak üzerinde duran, cinsel istekleri olan tuhaf bir oluşuma dönüşmesinden daha kötüsü; onun toplum içinde bir yer edinmesi hatta iş bulması oluyor. Çünkü bedeni değişse de fikirleri, duyguları, öngörüleri ve kalbi hala bir köpeğin…
Köpek Kalbi
Köpek Kalbi
Mihail Bulgakov
Mihail Bulgakov
Köpek Kalbi
Köpek KalbiMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,8bin okunma
415 syf.
·
Puan vermedi
·
25 günde okudu
Yazarımız Irvin D. Yalom karşılıklı konuşma ile yapılan psikolojik tedavi yönteminin nasıl ortaya çıktığını, psikanalizin nasıl doğduğunu daha doğrusu nasıl rahme düştüğünü bizlere Nietzche ve Dr. Breuer arasında yazdığı senaryo ile gösteriyor. Bölümlerde kapalı kapılar ardında kalan doktor-hasta konuşmalarını ve bölüm sonunda her iki tarafın da
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,3bin okunma
Reklam
481 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Zülfü Livaneli benim çocukluğumun yazarıdır. Küçükken annemin başucunda hep onun kitaplarını görürdüm, onun eserlerini dinleyerek büyüdüm. Her kitabında bambaşka bir evren açılır hayatımda. Okuduğum her satırda inanamıyorum bunlar gerçek mi, bu insanlar gerçekte yaşıyorlar mı diye sorarım. Yaşanmış olayların içerisine koyduğu hayali karakterlerini hikayeye öyle bir yerleştirir ki; bir noktadan sonra o kitaptaki her karakter benim karşılıklı oturup konuştuğum, ailemden biriymiş abim ablam olmuş gibi gelir. Serenad kitabında bizleri Nazi Almanyası dönemine ve onun yarattığı etkilere götürür. Dönemin Türkiyesine gelen Yahudi profesörlerin yaptığı çalışmaların etkisini hala görmekteyiz. Kitapta ayrıca Mavi Alay, Kırım Türkleri ve Romanya’dan Filistin’e giderken Karadeniz’de batan Struma gemisinin üzerlerinde de duruluyor. Uzaktan bir aşk hikayesi gibi gözükse de içinde tarihin tozlu sayfalarına, bilinmeyen yönlerine şahit oluyoruz. İstanbul Üniversitesi’nde halkla ilişkilerde çalışan, bir çocuklu ve boşanmış bir kadın olan Maya Duran’ın anlatımıyla okuyoruz. Profesör Wagner’a eşlik ettiği bir kaç günlük içinde kurduğu bağ ve sevgili Maya’nın kendi aile köklerindeki hikayelerin de ortaya çıkmasıyla sık sık geçmişe gidiyoruz.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,6bin okunma
60 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
•Amok Koşucusu - Stefan Zweig Kitabı okumadan önce başlığı hakkında fikirler üretip acaba benim uydurduklarımla bir alakası var mı diyerek kendime ayrı bir merak konusu yaratan birisiyim. Bu kitap için ise ‘amok’ kelimesini Afrika’da bir kabile ve karakteride atlet sanıyordum :) Kendi kafamda yarattığım senaryodan o kadar farklı çıktı ki, okudukça kendime güldüm. Amok Güneydoğu Asya bölgesinde ve bu bölge kültüründe "cinnet" hâlini ifade etmek için kullanılan bir tanımdır. Psikolojide "amok", derin bir depresyon döneminin sonrasında ortaya çıkan şiddet ile sonuçlanan atakların görüldüğü bir ruh hâlidir. "Amok" hâli, erkekler arasında daha yaygın gözlenmekte ve genellikle "bardağı taşıran son damla" niteliğindeki bir olayın ardından patlak verdiği gözlenmektedir. Bu özel durum altında olan, ister silahla, ister bir araçla suç işleyen, toplu öldürme ya da yaralamalarda bulunan kişiler "amok koşucusu" tâbiriyle tarif edilmektedir. Kitabımızda ise bir doktorun Hindistan’da çalışmaya başlaması ve bulunduğu konumun sosyallik kısıtlılığı sonrası kendini kapatmasıyla başlayan süreç, kadın bir hastanın ondan yardım istemesi ve bu olayı hallettikten sonra buralardan gitmesi için para teklif etmesiyle devam ediyor. Doktor, hastaya yardım etmek istemiyor fakat ardından gelen pişmanlık, öfkeden gözünün dönmesi ve delice bir saplantı hisleriyle kadının peşine takılıp amansız bir şekilde ona yardım etmek istiyor. İşte tam da bu olay doktoru artık bir ‘amok koşucusu’ yapıyor.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,7bin okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
‘Oblomovluk’, ‘Donkişotluk yapmak’ gibi edebiyatın bize kattığı kavramlar arasında ‘Jekyll ve Hyde’ deyimi de olduğunu sevgili Celal Üster’in çevirdiği kitap için yazdığı önsöz sayesinde öğrendim. Ahlaksal ve ruhsal bakımdan büyük değişkenlikler gösteren kimseler için kullanılıyormuş. Kitabın kapağına bakan, arkasını okuyanlar için sürpriz bir son yokmuş gibi gözükse de; kitabın sonundaki mektupları okuyana kadar acaba yanlış mı anladım diye tekrar tekrar arkasına baktım. Stevenson iki karakteri daha doğrusu ana karakterimizin yaşadığı çoklu kişilik bozukluğunu öyle bir aktarmış ki, her seferinde kendime hayır bunlar aynı kişi diye hatırlatıyordum. İyilik ve kötülüğün aynı bedendeki iki uç noktada çatışmasına şahit oluyoruz. İçindeki kötülüğü başka bir bedende ortaya çıkaran Dr. Jekyll, başlarda bu dönemin büyüsüne kendi kaptırıyor. Kendine hazırladığı karışım sayesinde yaşadığı dönüşüm onun çift hayatlı yaşamını sağlarken, bir noktadan sonra karışım kullanmadan yaşamaya başladığı dönüşümler kendisini korkutuyor. Artık tamamen kötü tarafı olan Bay Hyde’ın bedeninde tutsak kalması ve kullandığı karışımın dozlarının yetmemesiyle kendini eve kapatıyor. İkili hayatını, yaşadığı dönüşümleri ve bunu nasıl başardığını kitabın sonunda eski dostu Avukat Bay Utterson’a yazdığı mektuplar sayesinde öğreniyoruz. Dönemin ikiyüzlülüğüne de taş atan yazarımız, kitabı sayesinde bizlere sayısız bilimsel makale ve inceleme yazma olanağı da sağlamıştır.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Robert Louis Stevenson
Robert Louis Stevenson
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Dr. Jekyll ile Bay HydeRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 201520,1bin okunma
155 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Dr. Frankl, kitabınız gerçek bir çoksatan oldu, başarınızla ilgili ne düşünüyorsunuz diye sormuşlar. Frankl’in cevabı ise benim için fazlasıyla çarpıcı; “Kendi hesabıma kitabımın çoksatan olması kendi başarım ve kazancım olmaktan çok çağımızın sefaleti olarak görüyorum: Yüz binlerce insan, adı hayatta anlam bulma arayışına ilişkin bir şeyler vadeden bir kitabı alıyorsa, bu sorunu saç diplerine kadar hissediyor demektir.” Kitap ana olarak iki bölümden oluşuyor. Birinci kısımda yazarımızın otobiyografik anlatısından oluşan ‘Toplama Kampı Deneyimleri’ anlatılırken, ikinci kısımda ‘Ana Hatlarıyla Logoterapi’ yer alıyor. Logoterapiye göre hayatın anlamını üç farklı yolla keşfedebiliriz: 1) Bir üretimde bulunarak veya bir iş yaparak, 2) bir şeyi deneyimleyerek ya da biriyle temas ederek ve 3) kaçınılmaz olan ıstıraba karşı aldığımız tavırla. Yazarımız sık sık Nietzsche’den “Yaşamak için bir nedeni olan insan her türlü nasıl’a katlanabilir.” alıntısını yapıyor. Ve kitabı şöyle bitiriyor: “Biz insanın gerçekte ne olduğunu gördük. Sonuç olarak Auschwitz'teki gaz odalarını icat eden de, buralara dudağında Tanrı'nın buyruğu Şema Yisrael ile dimdik giren de insandır”
Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,4bin okunma
·
Puan vermedi
Benim romantik klasiklere olan sevdam, İngiliz kırsalına düşkünlüğüm, dönemin balo elbiseleri, uzun uzun yürüyüşler, danslar ve hepsinden öte betimlemeleriyle beni kitabının evrenine götüren Jane Austen… Her detayıyla sevdiğim bir kitap, uyarlama filmini izlerken yüzümde tatlı gülümsemeler bırakan oyuncular… Kitaptaki isim karmaşasına da bir son
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202375,9bin okunma
Reklam
125 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
•Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf Kitabımız kadın ve edebiyat tartışmasını ele alarak yıllardır yazılan eserlerde, okuduğumuz romanlardan şiirlere kadar edebiyatın her alanında neden erkek egemenliğinin olduğunu, aslında toplum yapısının birer yansıması olduğunu açıklıyor. Kadınların yazarken neden özgür olamadığını; paraya yani ekonomik özgürlüğe ve kişinin kendine ait bir odası olması gerektiğine vurgu yaparak anlatıyor. Dönemin İngiltere’si de düşünülürse, yazarımızın kadınlar için verdiği mücadele açısından kitap feminist düşüncenin önemli eserlerinden birisi olmuştur. Benim de çok sevdiğim kadın yazarlardan Austen, Eliot ve Bronte Kardeşlere de kitapta bolca değiniliyor. Acaba Shakespeare gibi bir kadın olsaydı neler yaşardı, nasıl bir edebi hayatı olurdu diye düşünen yazarımız bizlere tam da o şartlara uygun senaryolar sunuyor. Subjektif yorumlarıma gelecek olursak; kitap baştan sona kadar konuşma tarzında ilerlese de maalesef ki bir yerden sonra ittirerek okudum. Konunun bir yerden sonra tekrara düşmesi ve çok fazla İngiliz yazar/şair örneklerine girilmesi beni biraz yordu.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Toptan Kitap · 202037,9bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Her zaman pozitif düşünmemiz gerektiğini, hayatımızda hiçbir aksilik olmayacağını ve olmaması gerektiğini, tüm her şeyi hakettiğimizi, her birimizin eşsiz ve olağanüstü derece özel insanlar olduğunu mu düşünüyorsunuz? Mark Manson eline bir iğne alıyor ve bu içi hava dolu balonları patlatıyor. Sorunsuz bir hayatı değil de, daha iyi sorunlarla dolu bir hayatı dilemeyi öğretiyor. Başımıza gelen kötü olaylara 5N1K yapmak yerine, bunların hayatın normali olduğunu kabulleniyorsunuz. Manson’un dediği gibi; "’Her şeyi iyi tarafından görmek’ gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen çekilmezdir ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir.” Başarınızı belirleyen "Neyin tadını çıkarmak istiyorsun?"sorusu değildir, doğru soru "Hangi ıstıraba katlanmaya razısın?" sorusudur. Mutluluğa uzanan yol engebelidir ve utançla döşenmiştir. •Büyümek sonsuz tekrarlayan bir işlemdir. Yeni bir şey öğrenince "yanlıştan" "doğruya" gitmeyiz. Yanlıştan biraz daha az yanlışa gideriz. •Mirasımız nedir? Siz gittiğiniz zaman dünya nasıl farklı ve daha iyi bir yer olacak? Nasıl bir iz bıraktınız? Etkiniz ne oldu? Afrika'da kanat çırpan bir kelebek Florida'da kasırgaya neden olur denir; giderken siz ardınızda hangi kasırgaları bırakacaksınız? •"Dürüst olalım, bazen her şey çok kötü gider ve bununla birlikte yaşamamız gerekir." •“Hayatta kafaya takabileceğiniz şeylerin sınırı vardır ve hangilerinin sizin için önemli olduklarını seçerken bilgece davranmalısınız."
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama SanatıMark Manson · Butik Yayınları · 201713,2bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Vahşetin Çağrısı - Jack London Jack London yaşadığı ve gördüğü hayatını her kitabında bizlere izleten, betimleyen bir yazar. 14 yaşında okulu bırakıp yük gemilerinde çalışmaya başlaması, dünyayı gezmesi ve kutup bölgelerini keşfetmesi; kitaplarını yazarken ona ilham kaynağı olmuş. Her kitabında o soğuk iklimin yansımalarını çokça görmekteyiz. Vahşetin Çağrısı’nda ise; Saint Bernard ve İskoç çoban kırması bir köpek olan Buck’ın Güney Amerika’da Yargıç Miller’ın malikanesindeki sakin ve krallar gibi sürdürdüğü hayatından bir anda koparılması ile olaylar gelişmektedir. Sahibi Manuel, kumar borcu yüzünden Buck’ı satar ve cüsseli dostumuzun elden ele, diyardan diyara atlayan serüveni başlar. Kutup bölgelerinin iklimine, yaşam mücadelesine, köpek-kurt dövüşmelerine, posta kızağı çekmelerine yabancı olan Buck; çok çabuk öğrenebilmesiyle zamanla yeni yetenekler kazanır. Atalarının ona bıraktığı miras genlerinin güçlü özelliklerini bir bir ortaya çıkarırken, artık bu iklime çoktan alışmış hatta kendi krallığını kurmaya başlamıştır. Her yerde adından söz ettiren, gücüne herkesin hayran kaldığı bir köpek olmuştur. Değişen sahipleri, değişen kızak arkadaşları, kazandığı ve kaybettiği dostluklarıyla vahşi yaşamın sanki içinde doğmuş gibi bambaşka bir Buck olma evrimine şahit oluyoruz. •”Ufalıyor alışkanlığın zincirini, Nicedir beklenen göçebe sıçrama; Ve uzun süren kış uykusundan, O vahşi soy yine açıyor gözlerini dünyaya.” •”Elinde sopa olan adam, kuralları koyandır, emirleri yerine getirilecek olan efendidir ama ona yaltaklanmak şart değildir.”
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,3bin okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
·
164 günde okudu
Yoga Sutralar - Çetin Çetintaş
Şimdi gelelim 164 gündür okuduğum, ara ara bırakıp yeniden devam ettiğim aslında doğru zamanın gelmesini beklediğim o başucu kitabıma Yoga Sutralar dört bölümden oluşmaktadır. 1, 2 ve 3. bölümün başlangıç sutraları sizlerle paylaştığım Yoga Sutralar-1 “Bir Yoginin El Kitabı” adı altında toplanmışken, 3. bölümün devamı ve 4. bölüm Yoga Sutralar-2 “Bir Yoginin Özgürlük Rehberi” kitabında bulunmakta. Yoga sadece matın üzerinde pratik yapmak değildir ya da sadece bu felsefeyi okumak da değil. Yoga insanın kullanma kılavuzudur. Kendini nasıl kullanacağını, nasıl kontrol edeceğini, “öze” nasıl ulaşacağını anlatır. Hayat boyu yaptıklarımızın farkındalığını sağlar. Kapağında da yazdığı gibi ‘bir yoginin el kitabı’ aslında. Yoganın temel öğretilerine doğrudan ulaşabilme fırsatı veriyor bizlere. Yoga yolunda olan veya kendi özünü arayan herkese yol gösterici olmak için hazırlanmış. Üzerine konuşmak istesek bir kitap daha yazabileceğimiz, zaten okuduğumuz kitabın da başka bir eserin yani Sanskrit dilinde yazılmış olan Patanjali’nin Yoga Sutraları’nın çevirisini de içeren bu kitabı bizlere kazandırdığı için Çetin Öğretmenime kocaman bir teşekkürü borç bilirim Myanmar’da manastırda çekildiği son inzivanın ardından kitap elimizdeki haline ulaşmış. İçeriğinde sadece çeviriler değil, bizleri taşıdıkları derin anlamlara götürebilmek için tek tek açıklamaları da mevcut. Herkese keyifli birer hayat diliyorum. Namaste
Yoga Sutralar 1
Yoga Sutralar 1Çetin Çetintaş · Sokak Kitapları Yayınları · 2019200 okunma
355 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Bülbülü Öldürmek - Harper Lee Çocukların gözünden anlatılan kitapları ayrı bir seviyorum ve Bülbülü Öldürmek beni bu açıdan çokça tatmin eden bir kitap oldu. 50’li sayfalara gelene kadar anlatıcımız Scout Finch’i erkek çocuk sanıyordum. Yazar belli bir noktaya kadar bizlere cinsiyet belirten bir ipucu vermeden sunuyor. Keza anlatıcımız Scout, tavırlarıyla akrabalarına göre pek de hanımefendi sayılmayan biraz kaba bir kız çocuğu olarak betimleniyor. Abisi ‘Jem’ ve avukat babası ‘Atticus’ ile beraber Maycomb’da yaşıyorlar. Başlarda kitabın konusu mahallede tüm çocukların korktuğu, hakkında türlü hikayeler uydurulmuş olan yıllarca evinden çıkmamış ‘Öcü Radley’ etrafında geçiyor. Olaylar buradan mı şekillenecek diye düşünürken ‘Tom Robinson’ isimli bir zenci hikayeye dahil oluyor. Tom’un bir beyaz tarafından suçlanmasıyla, Atticus savunma avukatlığını yapıyor. Adalet, özgürlük, eşitlik, ayrımcılık gibi toplumsal kavramların; bir zencinin, bir beyaz tarafından suçlanmasıyla nasıl değiştiğini görüyoruz. Sınıf ve ırk farklılıklarını, önyargı penceresinden küçük bir Amerikan kasabasında izleme fırsatı buluyoruz. “… gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum, gerçek cesaretin eli tüfekli bir adamla ilgisi olmadığını. Daha başlamadan yenildiğini bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu.” •“Benden hoşlanmamak için bir nedenleri olsun istedim, anlıyor musunuz? Bir nedene sığınmak insanlara iyi geliyor.”
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Sel Yayınları · 201472,1bin okunma