1967 yılında İstanbul’da doğdu. Orta öğrenimini İstanbul Fatih İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. Marmara Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde öğrenim görürken Arapça ve İslâmî ilimler tahsilinde bulundu. Bilhassa rahle-i tedrisinde ve sohbet halakalarında bulunduğu kıymetli şahsiyetlerden eğitimini sürdürdü.
Yurt içi ve yurt dışı birçok eğitim ve kültür organizasyonunda vazife aldı. İslâm tarihi ve tasavvuf sahasında birçok radyo ve televizyon programı yapan M. Fatih Çıtlak ayrıca birçok akademik çalışmaya katkıda bulundu. Konuşmacı olarak iştirak ettiği sempozyum, panel ve konferansların haricinde sanat danışmanlığı ve eğitmenlik vazifelerini icra etti.
Konuşmaları beğeniyle takip edilen M. Fatih Çıtlak’ın, Pendik Yunus Emre Kültür Merkezi’nde devam eden Mesnevî sohbetleri, Cumhuriyet tarihindeki katılımı en çok ve en uzun süreli kültürel faaliyet olarak kaydedilmiştir. Kurucularından olduğu İstanbul Bilim Sanat Eğitim ve Kültür Derneği’nde medeniyet tarihimize ve halkımıza hizmet etmeye çalışan M. Fatih Çıtlak, evli ve dört çocuk babasıdır.
“Kim alimleri (layıkıyla) karşılarsa, muhakkak ki beni karşılamıştır. Kim alimleri ziyaret ederse, muhakkak ki beni ziyaret etmiştir. Kim alimlerle oturursa şüphesiz o benimle oturmuştur. Benimle oturan ise Rabbimle oturmuş gibi olur.”
(Kenzu’l-Ummal, h. No: 28883)
*
Mümkünler dünyasında kiraz ağacı yapraklarının dökülmesiyle fezadan
Bu kitabı yıllar önce yine bir Ramazan ayında Kocatepe Kitap Fuarından almıştım. Bir sürü yayınevinin, binlerce kitabın ve insan kalabalığının içinde gözüme hoş geldiği için almıştım sanırım. Çok zaman önce de okumaya niyetlenmiş, başlamış ve yarım bırakmışım. Her kitabın bir zamanı olduğuna inanırım. Kitaplığımda bir sürü okunacaklar arasında Ramazan başlayınca çekti bu kitap yanına. Gel, aç oku beni dedi. Başladım. Çok zamanıymış. Ne iyi geldi ruhuma.
Kitabın dili biraz ağırca. Arapça kelime çok fazla olduğu için sürekli lügat kullanmanız gerekebilir.
Konusu itibariyle de değişik. Bir dervişin yanma hikayesi anlatılıyor. Hamdım, yandım, piştim.
İhsan Efendi'nin kendini ararken girdiği tarîkte gönlünden geçenleri, ruhuna dar gelenleri eskiden tanıdığı, büyük bir âlim olarak bildiği aile dostlarına mektupla danışması üzerine başlıyor. Âlim zatın da, aslında kendi Şeyhi olduğunu mektupların sonunda öğreniyor. 40 Mektup şeklinde toparlanmış ve çok güzel dualar içeriyor. Dilin fazla yozlaştığı, hırpalandığı dönemimizde er kişilerin sohbetinin naifliği insanın ruhunu inceltiyor. Sohbet derken karşılıklı mektuplaşma şeklinde anlaşılmasın. Dervişlik yoluna namzet kişinin mektupları değil ama Şeyh Efendinin mektupları hasıl. Dervişlik yolunda basamak basamak yaşayacakları anlatılıyor talebeye. Allah'a varmak için, aşk için yapılması gerekenleri nakış nakış işliyor Tûti Efendi'ye. Cok güzel dersler var, çıkarmak isteyene.
Daha fazla yetkinliğim yok aslında kitabı yorumlamaya.
Ruhunuzu inceltmek isterseniz, edebî anlamda gözüm gönlüm açılsın derseniz kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Kırk MektupM. Fatih Çıtlak · Sufi Kitap Yayınları · 2017147 okunma
Kitap daha bitmedi fakat içeriği itibariyle çok beğendim. Son zamanlarda okuduğum güzel eserlerden. Hem tasavvufi açıdan hem psikolojik, bilimsel noktalardan konuyu ele alması gerçekten ilgi çekici. Kitabı daha bitirmeden bile kesinlikle okumalısınız diyorum!