1994 yılında İstanbul’da doğdu. Öğrenim hayatına yatılı okulda başlayan yazar, daha sonra New York’a giderek ALCC’de eğitim gördü. Türkiye’ye döndüğünde kısa bir süre anaokulunda öğretmenlik yaptı. Ardından üniversite hayatına devam etmek için görevinden ayrıldı ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. 2014 yılından beri sosyal medyada çeşitli hikayeler yayımlayan yazar, Külkedisi serisiyle #Wattys2016 Çığır Açanlar ödülünün de sahibi oldu. Yazarın Renkli Düşler Sahnesi ve Gökkuşağı Tutulması adlı kitaplarının yer aldığı bu serinin dışında yazar Bir Varmış Bir Yokmuş adlı kitabıyla da okurlar tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
Bu neydi ya? Bu kitap diye önüme koyulan paçavra neydi lütfen biri bana açıklasın rica ediyorum. Kaçıncı sayfadaydım hatırlamıyorum gözlerim kitabı kustu resmen. Sevgili Meryem tesettür tercihin sadece seni ilgilendirir ve seni kimse bununla ilgili eleştiremez yargılayamaz. Ancak kitabında okumaya tahammül edebildiğim yere kadar buz üstünde sevişmeye meraklı ve sürekli seks düşünen ergen kızları okumak beni gerçekten çok rahatsız etti. Elbette tesettürlüsün diye illa da Kuran kursuna giden kızların mutasıp hayatlarını yazacaksın diye bir kaide yok. Ancak hayalgücün ile sen tam bir tezatlık abidesisin.
Ha gelgelelim öyle bir eser koyarsın ki ortaya benim bu eleştirim oldukça sığ ve seviyesiz de kalabilir fakat öyle bir durum da yok. Zerre edebi değeri olmayan ergen fantezilerini buz pateniyle ilgili sağdan soldan duyduğun bir iki terimle süslemeye çalışmışsın ortaya rezalet bir şey çıkmış. Ayrıca NYC doğumlu ve orada çok uzun süre yaşamış, hala belirli aralıklarla gidip gelen biri olarak New York hakkında yazmaya çalıştığın şeylere bir NYC'li olarak "Bullshit" diyerek geçiyorum. El değmemişlik ve New York öyle mi ahdhahshdjajhhshh nasıl diyordunuz? Eeee... Hamd olsun saçmalığa doyduk bugün de!
Bundan sonra kötü olan kitaplar hakkında tek bir yorumum olacak. Yoksa birileri kuduruyor:
BERBAT ÖTESİ BİR KİTAP OKUMAK BİR KENARA ELİNİZE BİLE ALMAYIN! Kağıt israfı ve değersiz. Okumayın ve okutturmayın.
İlk kitap oldukça hoşuma gitmişti. Ama ikinci kitap daha çok hoşuma gitti. İlk kitap öyle bir son buldu ki
çok üzülmüştüm. Şeyda’nın yaşadıklarını asla yaşamak istemezdim çok zor bir dönemden geçti bu dönemi yazmak oldukça zorlayıcı ve bu konu da yazarı tebrik ederim her bir anını hissettirdi, acıyı ben yaşıyormuşçasına okudum kitabı en derinlerde kabuksuz yaralara sarılmış gibi.
İkinci kitabımız da Şeyda’nın yeni hayatını okuyoruz. Artık hayatında Hakan’la yaptığı bir evlilik vardır. Yağız’ın gidişinden sonra öldüğünü ne kabullenmiş ne kabullenememiştir. Yağız’ın kendini öldürdüğüne o kadar çok emindirki onun İçin Mücadele edip bir şeyler yapamadığı İçin hayatını başkalarına adamıştır. Hakan’la yaptığı kendi aralarında ki anlaşmalı evlilikten sonra ikisi de şirket için mücadele vermiş kendi işlerine yönelmişlerdir. Ama Şeyda’nın kalbi hâlâ yağız da olduğu İçin onun geçmişine sürüklenir ve Hasan Ali’yi bulur. Onunla Yağız hakkında konuşur yeri gelir söylediklerine sinirlenir yeri gelir kabullenir. Hasan Ali Yağız’ın kendini öldürmediğine inanır. Bunu Şeyda’ya söyler ama Şeyda Yağız’ın kararlı halini hatırladıkça buna inanmak istemez.İşler böyle giderken bir anda her şey değişir Hakan’ın kendi iç dünyası ortaya çıkar Şeyda ona yardım etmek ister. Ve elinden geldiği kadar ona yardımcı olur. Hakan da Şeyda yı Yağız’ın kardeşi ile görüştürür. Burda Yağız’ın ölmediğini ve onu beklediğini görüyoruz..
Biraz yüzeysel ama spoiler içeren bir anlatım oldu. Kitabımız gerçekten hakkını verdiği bir sonla bitti. Olayları okumak, hissetmek ve yaşamak oldukça güzeldi.