Bahadır Yenişehirlioğlu'nun diğer romanlarında olduğu gibi bu romanı da okuru içine çekiyor. Mükemmel bir eser.
Elime yeni bir kitap alınca bir an önce başlamak için sabırsızlanıyorum. Bitirirken de hem son bulmasını hem de bulmamasını istiyorum.
Her karakter hayatıma bir virgül bırakarak yer ediniyor.
Cemil Bey'in travmaları, kaçma isteği, yalnızlığı ve son olarak kendini bulması bana çok şey kattı.
Süreyya'nın fedakarlığına hayran kaldım...
Tuğrul'un sessiz çığlıkları kulaklarımda çınlanıyor...
Sakine için ne düşünmem gerektiğine karar veremedim...
Son sayfalarda Cemil Bey'in meçhul adam ile konuşmaları, kendimi sorgulamama sebep oldu. Ben neyim, kimim, amacım ne, ne için yaşıyorum...
Rohingyalı müslümanlara yapılan katliamı bu şekilde anlatabilecek başka bir kitap görmedim. O kadar içtenlikle anlatılıyor ki biz yaşıyoruz gibi hissediliyor. Yazar, 'Evet ben roman yazmış olabilirim ama bilinki içim de yanıyor. Myanmar/Arakan adlı bir eyalet var, orada insanlar canlı canlı yakılıyor, kadınlara tecavüz ediliyor haberiniz olsun.' der gibi yer veriyor.
Bahadır Yenişehirlioğlu'nun şuana kadar 3 kitabını okudum. 3 kitap da o kadar güzel yazılmış ki diğer kitapları da bir an önce okumak hissi uyandırıyor. Aşk çölü'nde Yemen Harbi, Aşk Cephesi'nde Çanakkale Savaşı ve Antikacı da Genç Osman'ın katlinin anlatılması kitaplara çok daha farklı özellik kazandırıyor. Ayrıca güncel olaylara değinilmesi de kitaplara kendimizi daha yakın hissetmemize sebep oluyor.