Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tertemiz şeylerden sözedeyim İlk sevdalarımdan, ilk dostlarımdan. Ne toprağın kokulu çiçekleri Ne yıldızlar Ne vahşi gönüllü, vahşi ruhlu insanlar ; Hiç, hiç bir şey kalmıyor ebedi olarak, Her şey kuruyor sabah çiğleri gibi. Ama bir şeyler kalıyor ki çok kıymetli. İşte bu kalıntıların parıltısı Bir emanet sanki sonsuzluğa. Çimenler üstünde oturmak Dostlarla bir şeyler okumak Dolaşmak yıldızların altında Gelecekten konuşmak... Ho Chih-Fang
Gördüğüm o gökteki yıldızların verdiği şekil sanki Tanrı’nın kalbimizde oynanan büyük sahne oyunları için yarattığı bir dekordu. Kalbimiz buz kestiğinde ve dramımız bittiğinde bu sahne süsleri artık hiçbir işe yaramıyorlardı. Orkidelere ve gezegenlere, kutuplardaki sonsuz buzlara, okyanusta bulunan mercanlara ancak sevdiğin birinin varlığı değer kazandırabilirdi ve böyle biri yanımızda ya da düşüncelerimizde olmadığında, gözlerimizi göğe dikerek “Şimdi belki onun güzel gözlerinde de aynı yıldızın parıltısı var!” diyemediğimizde, bütün bu Evren’in sadece değersiz bir döküntüden, eskidikleri için dama atılmış çocuk oyuncaklarından ve sadece boncuklarla işlenmiş bir şapkadan (bu aklıma aniden geldi) ibaret olduğunu düşünüyorsunuz.
Sayfa 177 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tertemiz Şeylerden Söz Edeyim
Tertemiz şeylerden sözedeyim İlk sevdalarımdan, ilk dostlarımdan. Ne toprağın kokulu çiçekleri Ne yıldızlar Ne vahşi gönüllü, vahşi ruhlu insanlar ; Hiç, hiç bir şey kalmıyor ebedi olarak, Her şey kuruyor sabah çiğleri gibi. Ama bir şeyler kalıyor ki çok kıymetli. İşte bu kalıntıların parıltısı Bir emanet sanki sonsuzluğa.
• Bugün sevgiliyi gördüm, her işe, her güce tat veren, yapmasını kolaylaştıran o güzeli gördüm. 0, o kadar güzel, o kadar nürluydu ki adeta Mustafa (s.a.v.)'in rühu gibi göklere yükseliyordu. "Fussilet Suresi'nin 41/11. ayetine işaret var: "Sonra duman halinde bulunan göğe yükseldi ve ona, yeryüzüne 'İsteyerek varlığa gelin!' dedi. 'lsteyerek geldik.' dediler." • Güneş, Hz. Mustafa'nın yüzünü gördü de utandı. Gök de gönül gibi yarıl-mıştı, parçalanmıştı. Suyun ve kara toprağın üstüne onun parıltısı vurmuştu da, bu yüzden su ile toprak, ateşten de daha fazla parlamıştı. • "Göklere çıkmak istiyorum, lütfen bana merdiveni gösteriniz!" diye niyazda bulundum. Buyurdu ki: "Senin başın merdivendir. Başını ayak altına al, başına bas da yüksel! Ayağını başının üstıine koymak demek, aklını ayak altına alıp, gönül yolu ile, aşk yolu ile Hakk'a yönelmektir. Mevlana bir Mesnevî beytinde; "Mademki gökyüzünün damlanna çıktın, oralarda geziyorsun, artık merdiven aramak mana-sızdır, soğuktur." diye buyurur Mevlana. Dîvan-ı başka bir beytinde de; "Göklerin yolu, Içtedir, gönüldedir, sen aşk kanadını aç, aşk kanadı kuvvetli olursa merdiven arama derdi kalmaz." diye buyurur. • Ayağını başının üstüne koyunca yıldızların üstüne ayak basarsın, nefsanî ar-zularını, şehveti yendiğin zaman havada yürürsün; haydi adımını at, ayağını havanın üstüne koy da yüksel!.. • Şehvetini ayak altına aldığın, nefsanî isteklerini yendiğin zaman göklerde havalarda sana yüzlerce yol belirir ve sen seher vaktinde yapılan dua gibi göklere yükselirsin."
ÇİÇEKLER İlk günde, yıldızların ölümsüz karlarında Som altın çığlarından ufkun, eski göklerin Bir zaman hayli büyük kadehler kopardın sen Yıkım nedir bilmeyen henüz genç dünya için. Kuzukulağı, ince boyunlu kuğularla Ve bu kutsal defnesi sürgün olan ruhların Baş m eleğin saf ayak parmağı gibi gonca Kızarttığı utangaç gün doğum unun,
Sayfa 16
DUYGULARIN HIŞIRTISI
Ömür rıhtımında yürümek hissi Bir garip duygu içine itti beni Yokuş aşağı yola düşmek arzusu Yerleştirdi gönlüme seyahatin zevkini Gökyüzünde yıldızların parıltısı belirince Gönlüme bir ışık doğdu serince Yokluyorum gönlümü derin derin Anlıyorum gizemini sessiz sakin Bir çocuğun gülümsemesinde gizli masumiyet Ah nerde bizde o saf temiz ve masum zinet Maskeli yüzü atmaktadır maharet Asıl o zaman olur safiyet Tefekkür ruhuma açılırken şimdi Halet-i ruhiyem değişiyor yeni Yepyeni bir aleme açıyorum gözlerimi Kaplıyor ruhumu bambaşka nevruzi
Sayfa 23 - Uğur Tuna YayınlarıKitabı okudu
Reklam
gece yarıları sallanır beşikler insanların acı dolu göçünden habersiz yine de bir el beni sallayan kayık gibi kürek çekerek sürükler fırtınalara bakışlarımda çok yabancı yüzler yıldızların ağladığı evler zindan korkusu, zincirlerin parıltısı biricik tanrının lütfuna dair öyküler yerin soğuk göğsü ve mezar lekeleri her selamda karanlık bir vedanın gölgesi eller boş ve uzak gökyüzünde ateşli hasta bir güneşin sarılığı sonuçsuz arayış ve belirsiz çaba karanlık bir cadde ve yolda yorgun bir adım ne bir ateşten haber var Tur dağında ne bu kapalı kapının ardından bir yanıt karanlığın gözlerine dalarak oturuyorum..
Sayfa 135
Nasıl ki yıldızların parıltısı yeryüzünden görünüyorsa, göktende görülen parıltılar vardır. Bunlar Allah ın salih kullarıdır😌🌹
Yıldızların Parıltısı
Nasıl gün dediğimiz şeyi, güneşin hareketi idare ediyorsa, onu da bu gözlerin parıltısı idare ediyordu.
Güneş, yüzünü görmüştü de utanmıştı. Gök, gönül gibi yarılmıştı. Parçalanmıştı. Onun parıltısı vurmuştu da suyla toprak, ateşten de fazla aydın olmuştu. Göster dedim merdiveni; göster de göklere ağayım. Dedi ki: Merdiven senin başındır, başını al ayaklar altına. Ayağını başının üstüne koydun mu yıldızların üstüne ayak basarsın. Hevâ ve hevesini yendin mi ayağını havaya atarsın, hadi gel. Göklerde, havalarda yüzlerce yol belirir sana, her seher çağı dua gibi göklere ağarsın.
Reklam
"Bir adam gecenin değirmenleri tarafından serpiştirilen donuk yıldızlar altında yürür, kucağında, pelerinin altında bir çocuk taşıyarak kocaman adımlarla yürür gökyüzünde, hep yoldadır, bitimsiz bir uzamda durmak bilmeyen bir yolculuk içindedir. Ah, o kocaman yalnızlığın hüznü, ah gecenin enginliğinde öksüzlüğün ölçüsüzlüğü, ah o uzak yıldızların parıltısı!"
Sayfa 161 - Aylak Adam K.S. YayıncılıkKitabı okudu
Ayın ve yıldızların ışığı yeter miydi kırık kalplerin acısını örtmeye??
142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.