Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ Ey, dinle, hayatın son sözü şudur ki sana -Her mecnun yine de bir çöl bulur kendine”
İnsanın kendi gücünden başka dayanacak bir şeyi olmadığını bilmesi yine de az şey sayılmaz.
Reklam
Unutulacağız!
"İğdebeline yağmur yağıyor, yağsın. Yüzyıllardır yağıyor ne farkeder? Fakat bundan sadece yüz yıl sonra bile Arap, ne sen ne ben ne savcı ne komiser; aynı şairin dediği gibi: Yine yıllar geçecek ve geride benden bir iz kalmayacak. Yorgun ruhumu, karanlık ve soğuk kuşatacak." 🎬 Bir Zamanlar Anadoluda - Nuri Bilge Ceylan
Çoğu zaman, biz Hayatı acılı adlarla nitelendiririz, ama yalnızca biz kendimiz acılı ve karamsar olduğumuzda yaparız bunu. Boş ve yararsız gelir bize Hayat, ama yalnızca ruhumuz yıkıntılar arasında başıboş dolaşıp durduğunda ve kalbimiz benliğimize karşı aşırı bir ilgiden sarhoş olduğunda. Hayat derindir, yücedir ve uzaktır. Sizin engin gö­rüşünüz sadece onun ayaklarına ulaşabilse de, yine de yakındır o. Sizin soluğunuzun esintisi sadece onun yüreğine ulaşabilse de, yine de sizin gölgenizin karaltısı düşer onun yüzüne ve sizin en zayıf çığlığınızın yankısı onun göğsünde bir ilkbahara ve bir sonbahara dönüşür.
Ben Beni Bir Daha Ele Geçirsem
Ben, beni bir daha ele geçirsem, - âbıhayat içersem demiyorum- kapılar bir daha açılsa ben bu haneye bir daha girsem yaşardım yine böyle kanrevan içinde yine böyle aşk ile sersem, ben, beni bir daha ele geçirsem...
Sen beni yangınlarda, ateşte, harda ara Kahkahalarda değil dertte, kahırda ara Yüreğin sıkışırsa yine bir yaz gecesi Şu mehtaplardan eğil, gel günahlarda ara
Sayfa 62 - Mona KitapKitabı okudu
Reklam
Halkını satanın korkusu
Hiçbir şeye benzemez halkını satanın korkusu demiş şair. Ne güzel söylemiş. O korku bugün Bozdoğan Kemeri önünde böyle somutlaştı işte. Bu kareden çıkarılması gereken tek anlam budur. Tepede keskin nişancılar ve aşağıda toma'lar... Şair yine ne güzel demiş: "Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bekle bizi Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla Mavi denizlerine yaslanmış Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle Ve bir kuruşa Yenihayat satan Tophanenin karanlık sokaklarında Koyunkoyuna yatan Kirli çocuklarınla bekle bizi Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi Bekle dinamiti tarihin Bekle yumruklarımız Haramilerin saltanıtını yıksın Bekle o günler gelsin İstanbul bekle Sen bize layıksın"
Çarpar yüzü bir çocuğun mezarlara yine de ağartamaz tanımını gecenin.
Sayfa 60 - Tam İstiklal YayıncılıkKitabı okudu
"Bir yaz gecesinden uzak keman sesinden doğan bu genç kız sevdası beş yıl sonra yine aynı hisler içinde sönmüştü."
İnsan bedeninin yaşam alevidir saçlar. Yaşam alevim azalıyor…
Dün gece yatağa girmeden önce saçlarımı, artık geriye ne kadarı kaldıysa, çözerken, yıllar önce Teyzelerimize verdiğim vaazlardan birini hatırladım. Kibir, kendini beğenmişlik ve gösterişi eleştiren bir vaazdı, çünkü ne kadar kınarsak kınayalım kibir ve gösteriş merakı yine de vardı insanlarda. "Hayat saç demek değildir" demiştim, yarı şaka yarı ciddi. Doğruydu bu, ama saçın hayat demek olduğu da doğruydu. İnsan bedeninin yaşam alevidir saçlar. Bu alev zayıfladıkça beden de küçülür, eriyip gider. Bir zamanlar tepemde topuz yapacak kadar bol saçım vardı, topuz yapmak moda olduğu zamanlar. Ama artık saçlarım Ardua Binası'nda yediğimiz yemekler gibi olmuştu: az ve zayıf. Yaşam alevim azalıyor, her ne kadar bu azalma etrafımdaki bazı insanların istediğinden daha yavaş, ama fark ettiklerinden daha hızlı oluyorsa da.
Sayfa 45
Reklam
"Hayatı boyunca sevgiye aç yaşamıştı. Tabiatı itibariyle sevgi için can atıyordu. Bu , varoluşunun çok güçlü bir talebiydi. Yine de bunlar olmadan yaşamını sürdürmüş ve bu süreç boyunca katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunun farkında bile değildi."
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Anne babaları suçlarız, ama eğitmeyiz. Ülkemizde her gün yüzlerce genç evleniyor. Evlilik konusunda hiçbir eğitim almadan karı koca oluyor, evliliği yürütmeye çalışıyorlar. Yine hiçbir eğitim almadan dünyanın en zor işi olan çocuk yetiştirme sorumluluğunu üstleniyorlar. Kendi anne babalarından gördükleri gibi evliliği yürütmeye ve çocuk yetiştirmeye çalışıyorlar. Farkında olmadan anne babalarının hatalarını tekrar ediyorlar. Evlilik, anne, baba sorumluluklarının yürütülmesi, mutlu ve sağlıklı bireyler yetiştirilmesi açısından konumu ve mezuniyeti ne olursa olsun, tüm bireylerin okuması gereken bir kaynak.
Ana Baba Okulu
Ana Baba OkuluAli Çankırılı · Zafer Yayınları · 201259 okunma
Yine Tony Davies’in belirttiği üzere, “bütün hümanizmler emperyalist olagelmiştir. İnsandan bahsedişleri sınıf, cinsiyet, ırk ve genom vurgusuyla ve bunların çıkarları üzerindendir. Kucaklayışları, görmezden geldiklerini boğar... İnsanlık adına işlenmemiş bir günah düşünmek neredeyse imkânsızdır”
Fakat ağaçtan, çimenlerden, dereden uzaklaşıp şehre, insanların olduğu yerlere, sokaklara, binalara, kapıya pencereye, koridora, çatıya bodruma, insanların ömürlerini tükettikleri karanlık mahremiyet köşelerine, kalabalıkların hareketliliğine, yataklara, sandalyelere ve fırınlara her zaman geri döndü. Ağaç ise öteki, daha eski ve güzel aleme, kirlenmemiş asude dünyaya aitti; başka zamanın toprağından, suyundan, havasından, Tanrısal faziletten vücuda gelmişti, antik mekanların huzur dolu sessizliğinde, Roma’da, Atina’da, Kahire’de raks eden beyaz incir ağacı. Dişlerini sıkarak kendini ağacın düzgün dallarının üzerine çeker, ağaçla konuşurdu: “ Senin geldiğin zamanın bir parçası olmak, eski dünyada olmak, bir yandan da burada, meyvelerini yemek, gücünü hissetmek, dans ederken seninle olmak; ben, dünyada bir başıma, sadece seninle, benim ağacım, bendeki sen.” Ağaç da çocuk da ölmüş, yine de ebediyen var olacaklar, beyaz ağaç ağır ağır dans ediyor, çocuk konuşulmamış, konuşulamaz bir dille ağaca sesleniyor: “ Sen, dünya güzeli, sokaklar beni bekliyor, vaktim geldi.”
Sayfa 148Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.