Asma suratını sevgili, dönsen de yüzünü. Sözcüklerden ok yapıp tam göğsüme nişan alma sevgili, esirgemesen de sözünü. Kahveye kırk yıl hatırı var demişler ya sevgili, seninle kaç kahve içmişliğimiz var... Hatır, ahte vefa, kıymet bilme diye bir şeyler vardı, hatırlıyor musun sevgili…
Ne benim sende bitmişliğim, senin bende bitmen
Bazen kırılırız ve parçalara bölünürüz hayat bizim için bitmiş gibi gelir atacağımız her adımda düşecekmişiz gibi olur bu yüzdende yürümek istemeyiz ve yürümeyi unuturuz zamanla, korkarız, küseriz ama öyle bir an gelir ki yada öyle biri girer ki hayatımıza bi bakmışız kırıklarımız toplanmış, parçalarımız birleşmiş ağır ağır da olsa adım atıyoruz, sanki yeniden dünyaya gelmiş gibi
sanki ilk kez nefes alıyormuş gibi.
Bu kitap ta insanın vaz geçmemesi gerektiğini ve her zaman bir yol olduğunu hiç birşeyin tesadüf olmadığını okuyacaksınız çok beğenerek okudum tavsiye ederim.
Geçmişin KırıklarıBrittainy C. Cherry · Yabancı Yayınları · 2016373 okunma
Kitapta Milli Mücadele dönemi yılları Anadolu'nun ücra köylerinde yaşananlar dillendirilmiş. Kimi zaman köylülerin gelen tehlikeye karşı kayıtsız oluşları beni çok sinirlendirse de okuyucuya en güzel cevabı vermiş yazar; 'onlara öfkelenmeyin çünkü kabahat; senin, benim diyor. Çünkü onları bir kenara atar gibi cehaletin duvarları, zifiri karanlığın içinde bırakan biziz'. Belki de bu tutumumuzun yol açacağı sonuçları anlatmak istiyor yazar. Tıpkı halkla arası açılan Türk aydınını eleştirdiği gibi.
Benim Yaban'dan çıkardığım ders; bu kitap kurgu değil, geçmişte yaşanmış bitmiş şey hiç değil. Bu kitap MİLLİ BİLİNCİN ne denli gerekli olduğunu aşılıyor bizlere.
Sarah Jio'nun bu son romanında da tıpkı diğerlerinde olduğu gibi geçmiş ve gelecek eş zamanlı olarak anlatılıyor. Yine geçmişte yaşanan bir takım olaylar, aile sırları, gizemi çözülmemiş yaşam hikayeleri ve cevap bekleyen soruların sis perdesi günümüzde açılıyor. Mart Menekşeleri ve Böğürtlen Kışı'nda da aynı kurguyu okumuştum. Bu kurgu daha kaç
Bir şekilde karşıya geçmiş olmam,kitabın bitmiş olması, beni mutlu etmekle beraber tedirgin de etti.Çünkü artık şiirle karşılaşmanın,tanışmanın bir sorumluluğu olarak kitabı okumadan önceki tarafta kalan konformist ‘ben’imi ikna ederek, onu karşıya ‘kendim’e götürmem gerektiği inancındaydım.İki uçurumu birbirine bağlayan köprüden onu düşürmeden ‘şiir’e götürmek istiyordum.Kılavuz şarttı ve yol boyunca şiir serbest.Yoksa ilerlemek ne mümkün:
“...Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.”
(Kanla Kirlenmiş Evrak,İsmet Özel,1972)
Başarı bir seyahattir hedef değil.
Mutluluk gidilen yolun üzerindedir yolun sonunda değil.
Yolun sonunda olsa ona varıldığında yol bitmiş ve vakit de geçmiş olurdu.
Mutlu olmanın zamanı ise bugündür yarın değil. Mevlana
İyi geceler sevgili 1000 kitap okuyucuları.Bu gece sizlere yeni yazmaya başladığım kitabımın ilk bölümünü paylaşacağım.İyi yada kötü yorumlarınızı bekliyorum.Yorumlarınız ne olursa olsun hatta hiç yorum gelmese bile ben yazmaya devam edeceğim.Yazmayı seviyorum.Yorumlarınız sadece bana doğru ve yanlışlarımı analiz etmem konusunda yardımcı
Yunus'un hikayesidir OD. Yunus u bizim Yunus, Derviş Yunus ve Aslanlı Yadigar yapan yaşanmışlıkları çekilen çileleri ve kaybedilen oğullar ve eş i sitare vardır. Nerden başlasam bilemiyorum ama okuduğum kadarıyla anlayabildiğim ve anlamaya çalıştığım ruhen ve bedenen yaşamaya çalıştığım kadarıyla anlatacağım. Yunus Ucasar adlı bir köyde iki oğlu
Kayıp babasıyla doğacak çocuğu arasında kalmış bir kadın… Hayatın anlamını arayan bir insan: Karen Kimya… Kapıları sırlara açılan bir kent… Sırların mucizelere dönüştüğü geceler. Mucizelerin hakikat sayıldığı zamanlar… Yedi yüz yıl öncesinden gelen bir fısıltı… Aşkı sadece aşkla tartanların ıtırlı soluğu… Ölümün yok edemediği bir sevda… Yıllara