Ahh Lennie, ahh George. Kitabın iki ana karakteri.
Lennie; iri yarı oldukça güçlü, tavşanlara hayranlığı olan, dokunmak ve okşamaktan zevk alan, zihinsel engeli olan biri. George ise kısa, daha güçsüz ve Lennie’ye dostluk eden kişi.
George ve Lennie’in bir hayali vardır. Çiftliklerini kurup orada kendi başlarına yaşayıp, geçimlerini sağlamak ve huzurlu olmak. Ama bunu başarabilmek için para biriktirmeleri gerekmektedir. Para biriktirmek için bir çiftlikte çalışmaya başlarlar ama başlarına talihsiz bir olay gelir. Hüzünlü ve oldukça duygusal olan bu olay karşısında biz okurların gözleri dolu dolu oluyor.
• Lennie karakterindeki saflığı Yeşil Yol kitabındaki John Coffey’e benzettim. Başına gelenler En az John’a üzüldüğümüz kadar üzüyor bizi.
• En sevdiğim karakter ise George oldu. Her daim dostunu savunan ve onu koruyan bir karakter. İnsan gerçek hayatta da böyle bir dostu olmasını istemez mi zaten?
• Bana en dokunan alıntılar;
️ “Bazen mecbur kalır insan.”
Ne kadar da altında eziliyoruz bu cümlenin değil mi? Belki de ben derinden hissediyorum bilemiyorum.
️ “Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü... Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte.”
Dostluğun, kardeşlik kadar kıymetli olduğunu hissettiren o cümle. Sizinde “Birbirimizden başka kimimiz var?” dediğiniz birileri var mı?