Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Felsefi kavramların "izm"ler nezdinde göreliliği üzerine
Felsefe kavramları nötr ve masum değildir. Onlar ancak belli felsefi anlayışlar, görüşler, tavırlar ve nihayet yüzyıllar içerisinde geleneğini bulmuş “izm”ler açısından tanımlanabilirler. Gerçi yeni bir anlayış, görüş, tavır pekâlâ ortaya konabilir, fakat bir anlayış, görüş ve tavırdan bağımsız kavramlar ortaya konamaz. Başka bir deyişle, felsefe kavramlarının felsefe anlayışlarından, felsefi görüşler ve tavırlardan vb. bağımsız tanımları yoktur. Dolayısıyla bu kavramları tanımlarken veya kullanırken, hangi anlayış, görüş, tavır, “izm” vb. açısından tanımlanıp kullanıldıklarını belirtmek gerekir. “Ben bu kavramı bağlı olduğum şu anlayış, benimsediğim şu görüş vb. doğrultusunda tanımlıyorum; başka anlayışlar aynı kavramı kendi doğrultularında başka şekilde tanımlar veya tanımlayabilirler” demeyen bir felsefeci, yapmış olduğu tanımın özellikle felsefeyle doğrudan ilişkili olmayanlar gözünde biricik geçerli tanım olarak görülmesine yol açabilir ki bu, felsefe etiği açısından kınanması gereken, dürüstlük ve düşünce namusuyla bağdaştırılamayacak bir durumdur.
Hâcegan yolu/Muhabbet yolu
En büyük dost Ebû Bekir'in (rah) Resûllullah'a (sav) bağlılığı ve muhabbeti en üst derecedeydi. Dolayısıyla bu hadiste şu mânaya işaret vardır: Muhabbet nisbeti dışındaki bütün yollar ve nisbetler kapanmış, sadece maksuda ulaştıracak tek yol olan muhabbet yolu açık bırakılmıştır. O halde, kula Hak yolunda kılavuzluk etmeye lâyık bir devletli zata bağlılık, sevgi yolundan olmalıdır. Hâcegân yolu Hz. Ebû Bekir'e dayanır ve kendisine sevgiyi esas alır. Onun yolu bu sevgi nisbetini gözetmek ve kaybetmemek üzerine kurulmuştur."
Reklam
Kadınlar hepimizin eğitmeni değil midir? Hepsi kaba olan ve yol yordam bilmeyen erkeklere toplum içinde nasıl davranmak gerektiğini onlar öğretmezler mi?
Hayat mutluluğun varılacak bir hedef olmadığını, aslında bütün sırrın yaşanan süreçte gizli olduğunu anlayabilmek üzerine inşa edilmiş bir yol...
Onu ürkek süzer sevmek istedikleri, Ya da, sessizliğinden aldıkları güçle, Araştırırlar canını yakacak yeri, Ve yavuzluklarını denerler üstünde. Onun ağzına özgü şarapla ekmeği Külle, pis tükürüklerle karıştırarak, İkiyüzlüce atarlar değdiği şeyi, Bir suçtur onlara bastığı yere basmak. Karısı gider her yerde haykıra yakına: - "Tapacak güzellikler buluyor ya bende, Çalışacağım eski putlar sanatına, Yaldızlarla bezenerek istiyorum ben de; Ve geçeceğim kendimden günlük, ıtır, misk, Yaltaklık, et ve şaraplara gömülerek, Söküp atar mıyım diye benimle esrik Gönülden tanrısal saygıları gülerek! Canınada yetince bu dinsiz eğlenceler , İnce, berk elimi koydum mu üzerine, Tırnaklarım, kartal tırnaklarına benzer, Bir yol açabilecektir ta yüreğine. Bir yavru kuş gibi titreyen ve çırpınan O yüreği bağrından kıpkızıl sökecek, Ve, kurtulsun diye köpeğim açlığından, Fırlatıvereceğim yere, hor görerek!"
Cinsiyet bilinci hiçbir dönemde bizim şu an yaşamakta olduğumuz dönemdeki kadar ciyak ciyak bağırarak dile getirilmemiştir. British Museum'daki, erkeklerin kadınlar üzerine yazdığı sayısız kitap bunun kanıtıdır. Hiç kuşkusuz bunun sorumlusu, kadınlara oy kullanma hakkının verilmesine yönelik hareket için yapılan kampanyalardı. Bu hareket, erkeklerde kendilerini kanıtlama konusunda olağanüstü bir arzu yaratmış ve kendilerine meydan okunmamış olması halinde düşünmeye bile kalkışmayacakları bir işe girişerek, kendi cinslerini vurgulamalarına ve özelliklerini ön plana çıkarmalarına yol açmış olmalıydı.
Reklam
Allah, Rasûlünü kıyametin kopmasına yakın müjdeleyici ve uyarıcı, Allah'ın izniyle O'nu davetçi ve aydınlatıcı bir fener olarak gönderdi. - Onunla sapıklıktan hidâyete erdirdi. - Körlükten kurtarıp görür kıldı. - Sapıklıktan kurtarıp doğruluğa yol gösterdi. - Onunla âmâ gözleri, sağır kulakları ve kapalı kalbleri açtı. - Risâleti tebliğ etti. - Emaneti yerine getirdi. - Ümmete doğruyu gösterdi. - Allah yolunda hakkıyla çalıştı. - Rabbinden kendisine yakın (ölüm) gelinceye kadar Rabbına ibadet etti. Allah'ın salât ve selâmı onun ve âlinin üzerine olsun.
İntihara giden yol üzerine
Bedendeki acı, aşırı ruhsal ıstırabın cenderesinde kıvranan birinin gözünde bütün önemini kaybeder.
Sayfa 85 - Say YayınlarıKitabı okudu
Kafka:
"Bizi insan düşüncesi sınırının sonuna götüren yazar. Absürd sorununu tüm boyutlarıyla ortaya koyan yazar..." Çağımızda varoluşçuluk akımında Jean-Paul Sartre'ın yanında anılan Albert Camus böyle diyor Franz Kafka üzerine. Bir sav daha öne sürmek olası: İçinde yaşadığımız gerçekler absürd, absürd de gerçek olduğuna göre (ben bunu böyle algılıyorum), mutlak Kafka dünyanın gerçeğini tanımamıza,dünyaya dayanmamıza yol gösteren en önemli yapıtların yazarı.
İç dünyası zengin bir insan, her şeyden önce acı çekmemeye, kendini ihmal etmemeye, dinginliğe ve kendi başına kalmaya yönelecektir, yani sakin, alçakgönüllü ama olabildiğince engellenmemiş bir yaşam arayacaktır ve buna göre, sözümona insanlarla kimi tanışıklıklardan sonra, kendi köşesine çekilmişliği ve hatta, büyük bir kafaysa eğer, yalnızlığı seçecektir. Çünkü bir kimse kendinde ne çok şeye sahipse, dışarıdan o denli az şeye gereksinir ve ötekiler de o denli az onun olabilirler. Bu yüzden, zihnin kendinde olağanüstülüğü, toplumdan uzak durmasına yol açar.
Reklam
SAHİP OLMAK YADA OLMAK “Biliyorum ki ben, Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışına, Hiçbir şeye sahip değilim.” Goethe Eğer sevdiğim halde, karşımda bir sevgi doğuramıyorsam, yani sevgim bir karşı sevgi üretmiyorsa; yaşamımı seven bir insan olarak dışa vurmam beni sevilen biri haline getirmiyorsa, sevgim güçsüz
Almanya Führerimi hak etmiyor...
Kavgam'ın Alman­ya'da yeniden basılması ve yayımlanması 2015 yılı sonu­na kadar yasaktı. Kitabın telif sahibi haline gelen Bavyera Maliye Bakanlığı bu konuda kısıtlayıcı bir çizgi izledi ve bu tutumunu mah­keme yoluyla da hayata geçirdi. Hatta Münih Tarih Enstitü­sü'nün eserin ideolojik yayılma tehlikesini adeta karantina­ya alırcasına önlemeyi amaçlayan bilimsel yorumlu versiyo­nunun yayımlanması dahi kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Oysa kitabın yasaklı olduğu dönem sona ermeden önce, eski basımlara ve internet üzerinden yasal olarak kitabın orijinal versiyonuna ulaşmak mümkündü. Kavgam, Al­manya dışındaki pek çok ülkede uzun yıllara yayılan yük­sek satış rakamlarına ve hatrı sayılır bir kitleye ulaştı: Tür­kiye, Mısır ve Hindistan gibi pek çok ülkede belli aralıklarla kitabın yeni baskılan yapılıyor ve kayda değer bir tiraja ula­şıyordu.
Sayfa 49 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kızgınlığın dıştaki insanlara yöneltilemediği bazı durumlarda, dıştaki insanlar kişinin kendi benliğine mal edilir ve duygular dışavurulacağı yerde, insanın kendi üzerine çevrilebilir. Dıştaki insanların kişinin benliğine alınması olgusu, onun aşırı bağımlılığının doğal bir sonucudur. Engellenmenin yarattığı kızgınlık engelleyen kişiye yöneltilemediğinde küskünlük duygusuna dönüşür. Bazı intihar olgularında da benzer bir mekanizma işler. Sevgisini esirgeyen, engelleyen ya da terk eden kişiye kızgınlık öylesine yoğundur ki, bu onu yok etme isteğine dönüşür. Genellikle bilinçdışında yaşanan bu isteği gerçekleştirmek için dolaylı bir yol seçilir; kişi öfke duyduğu insanı önce benliğine mal eder, sonra içindeki insanı yok etmek amacıyla kendi canına kıyar. Bazı durumlarda öfke duyulan, belirli bir kişi değil, kişinin çevresi ya da tüm insanlıktır. Dünyada umduğunu bulamadığı sonucuna ulaşan kişi, kendini ortadan kaldırmakla dünyayı cezalandırdığına inanır. Ancak belirtmek gerekir ki, burada açıklanan mekanizma intihar olgusunun oldukça karmaşık yapısının yalnızca bir boyutunu oluşturur.
Zayıf bir ruh üzerine inşa edilen kibir her türlü kötülüğe yol açar.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.