Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Rahmet okutmak deyimi, aşağı yukarı "Gelen, gideni aratır" atalar sözünün karşılığıdır. Kötülükte sonra gelenin, önce geleni bastırmış olması hâlinde "Rahmet okuttu" deriz. Mehmet Akif; Ağzı meyhaneye rahmet okuturken hele bak Bana gelmiş de şeriatçı kesilmiş avanak
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
‘Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez.’
Sayfa 28 - Can Yayınları 25. BasımKitabı okudu
“Bak buraya, delikanlı,” dedi. “Anladık, çok okumuşsun. Sen şimdi git de çadırdan yağ pompasını getir, bakalım.” Ben yağ pompası yerine gres pompasını getirmez miyim? Adam kırmızı damarlı gözlerini yüzüme dikerek beni yiyecekmiş gibi baktı. “Ulan bilgin! Bizim gibi cahillere konferans vermeye kalkarsın, ama kendin deveyle atı birbirinden ayırt edemezsin…” O günden sonra “bilgin” aşağı, “bilgin” yukarı…
Sayfa 15 - 2. Baskı, Kasım 2021
Mizahını çok sevdim Seneca :))
Özgür sanat çalışmalarından söz ediyorum: Filozoflar ne kadar gereksiz, işe yaramaz konularla uğraşırlar! Onlar da heceleri ölçüp biçmeye, bağlaçların, ilgeçlerin özelliklerini belirlemeye kadar vardırırlar işi; dil bilginlerini kıskanacak, geometricilere haset edecek kadar küçülürler. Bu sanatlarda gereksiz ne varsa hepsini felsefe sanatına geçirmişlerdir. Sonuç şu olmuştur: Titizlikle konuşmayı bilirler de, iyi yaşamayı bilmezler. Kılı kırk yaran bir titizliğin ne kötülükler yaptığını, gerçeğe ne kadar düşman olduğunu dinle bak şimdi: Protagoras, "Her konuda eşit olarak lehte aleyhte tartışılabilir, şu konuda özellikle: Acaba her konuda lehte ve aleyhte bir tartışma yapılabilir mi?" Nausiphanes, "Var olduğu sanılan şeylerin var olmaması olasılığı, var olmalarından daha az olası değildir," demiş. Parmenides de, "Gözlerle algılanan hiçbir şey evrene ait değildir," demiş. Elealı Zenon büsbütün her türlü sıkıntıdan kurtarır insanı: "Hiçbir şey var değildir." Pyrrhocuların, Megaralı, Eretrialı filozofların, Akademialıların düşünceleri budur aşağı yukarı, hepsi de yeni bir bilim geliştirmişlerdir: Hiçbir şey bilmemenin bilimi!
Sayfa 337 - Jaguar YayınlarıKitabı okudu
Yürü, koş, uyu, otur, kalk Yukarı bak, aşağı bak Dört yana dönmeyi bırak Her duruş ecele doğru.
Sayfa 59 - Kadim YayıneviKitabı okudu
Reklam
'Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır' derdi, 'ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez.'
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır ama bir de mutsuz ailelere bak hiçbiri diğerine benzemez..
'Mutlu ailelerin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır' derdi, 'ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez.'
Reklam
Şimdi de bu muazzam varlıklara bakarak, onlan yaratanın yüceliğini, büyüklüğünü, kudretini, ilmini, bir şeyi dilemesindeki etkiyi ve her şeyi yerli yerinde yaratan hikmetini tefekkür et! Göklere ve içindekilere bir bak! Nasıl da direksiz olarak ve kendilerini yukarı­ ya bağlayacak askılar olmadan duruyorlar. Aklederek ve düşünerek göklere, yere ve içindekilere bakanlar Rabb’lerini bilirler ve O’nun yaratmasının ne kadar büyük olduğunu teslim ederler. Tefekkür edenler için bundan başka bir yol yoktur,
Şeytan sivri bir taşın üstüne çıkıp oturmuştu. Uzun kolunu yukarı kaldırdı ve uzun tırnaklı parmağıyla havada büyük bir kavis çizerek bütün şehri gösterdi. "Şimdi bu yüz binlerce damın altında, bu kapalı siyah çatıların altında neler olup bittiğini bir bilsen hayretten donakalırsın! Bir 'merî' (görünür olan) bir de 'namerî' (görülmeyen) dünya vardır. Gözümüze görünen dünya, bildiğimiz hadiseler hiçbir şey değildir. Bunlar sahte bir panoramadan ibarettir. Marifet namerî (görülmeyen) dünyanın esrarına nüfuz etmektir. Bak, bu gece herkesten gizli olarak Emel Hanım sevgilisini ziyarete gelecek ve bu gece en mukaddes şeyini feda edecek. Ailesi onu masum bir arkadaş davetine gitti zannedecekler. Bundan başka daha neler neler olacak! Bunları kim biliyor? Hiç. Kim görecek? Hiç. Bunun gibi, dünyada, hele gece vakti ve gündüzün bazı saatlerinde, kör beşeriyetin asla göremediği ne gizli şeyler dönüp duruyor!"
Sayfa 40 - Ötüken Neşriyat 2021 BaskısıKitabı okudu
Karanlıklar Efendisi çabucak yukarı çıkarak yanımda diz çöktü ve cesedi görmemem için önüme geçti. "Bana bak," dedi "Ona... ona ne yaptın?" diye sordum sesim titreyerek. "Yapmam gerekeni. Ayağa kalkabilecek misin?" Çekinerek başımı salladım. Ellerimi tuttu ve ayağa kalkmama yardım etti. Gözlerim cesede takılınca çenemi tutup başımı kendisine çevirdi. "Gözlerimin içine bak,"
Sayfa 81
MÜPHEM
Ah,neler hissediyorum da tahlil edemiyorum. Bir şey yazmak, o duyguların içinden bir şey çıkarmak istiyorum ama bir kere ne yazmak istediğimi tayin edebilsem. Şurada -beynini gösteriyor- bir şey var, bir şey duyuyorum ama rüyalarda tutulamayan şekiller gibi parmaklarımın arasından kaçıyor. Bilir misin nasıl bir şey? Bak şu semaya, ne görüyorsun, mailiklerden mürekkep bir derya. Gözlerinle onun içine girmeye çalış; o mailikleri yırtmak için çalış uğraş,ne görüyorsun? Mai...Daima mai... Değil mi? Sonra, bak ayağımızın altındaki toprağa, ne buluyorsun? Donmuş, simsiyah bir renk... Of!.. O siyah tabakaları parçalayarak içeriye bak; in,in,in ne kadar inebilmek mümkünse o kadar in; ne buluyorsun? O siyahlılklar içinde ne buluyorsun? Siyah... Daima siyah değil mi? İşte öyle bir şey yazmak istiyorum ki yukarı bakılsa mai ve daima mai; aşağı bakılsa siyah daima siyah... Bir şey mi mai ve siyah olsun. Hasta mıyım, bilemiyorum fakat ah! O ne yazmak tasvir edilmiş görmek mümkün olsa; işte o vakit, zannediyorum ki artık ölebilirim; hayatta nisabını tamamıyla almış bir adam hükmünde gözlerimi kapayabiirim...
Sayfa 45 - Ahmet CemilKitabı okuyor
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.