Roman Hakkındaki AçıklamalarımSerencam adlı bölüm ile başlayan
Kılavuzun Pusulası , alışılmışın aksine sondan başlıyor. Mazi adlı bölüm ile geçmişe dönülüyor. Bu bölümde üniversite eğitimi için ailesinden uzaklaşarak şehir dışına giden ve tek başına bir evde yaşama tutunmaya çalışan Orkun Arıkan, gizemli rüyalar görmeye başlar ve tuhaf
Dalkavuklar Gecesi - Z Vitamini'ni okursanız isabet olur.
Hüseyin Nihal Atsız edebiyat dünyasında haksızlığa uğramış bir şair ve yazardır. İkinci Süreya vakası
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Ca7g8HSt9kx
Son zamanlarda okuduklarınızın aynılığından sıkıldınız mı? Şöyle kafa açıcı, karlı havalarda yoğunlaşıp okumaya uygun, yaşadığımız gerçeklik hakkında sizi sorgulatacak bir kitap mı arıyorsunuz? O zaman
Şimdi ne oldu biliyor musunuz?
Bir kitap bitmedi aslında.
Ben bir dostumu yitirdim!
Zaman Kaybolmaz
Bir yere giderken yanıma aldığım, tecrübelerinden yararlandığım kitap son sayfasıyla kayıp gitti ellerimden. Bazı kitapları bitirmek üstünden bir yük inmesi değil aksine sırtına hayatın yükünü yalnız başına yüklenmek gibi!
Kitapların değeri onlardan
“Marifet nedir bilir misin? Taşlara bakan
gözlerin çiçekleri görmesidir” (Mevlâna).
Günlük yaşamımızda çoğu zaman “taş” işte deyip geçeriz. Üzerinde derinlemesine düşünmediğimiz sürece çok da işe yaramayan, dikkati çekmeyen, olumsuzluklarla anılan bir madde gibi gelir bize. Ama şöyle bir geriye yaslanıp kendi kendimize “Taş sadece bir taş
Beğenip inceleme yazdığım kitapların aksine bu sefer beklentimi karşılamayan bir kitap için inceleme yazmak istedim.
Açıkçası kitabı elime alıp okuyana kadar çok farklı bir öykünün beni beklediğini düşünüyordum. Ki hakkını vermem gerekirse konu itibarıyla oldukça farklı bir kitaptı (kitabı merak edip alma nedenim de buydu aslında). Ama… Maalesef ki aması var. Kitap konu olarak oldukça ilginç olmasına rağmen (düşünsenize hayata yaşlı bir adam olarak gözünüzü açıyorsunuz. Yani hayata tersten başlayarak yaşıyorsunuz. Zaman akıp giderken siz akan zamana meydan okurcasına gençleşiyor hatta çocuklaşıyor ve hayatı tersten yaşamanın hakkını vererek yaşamınızın sonunda bir bebek oluyorsunuz) çok eksik, yavan geldi. Böyle bir konu çok etkileyici bir şekilde okura aktarılabilirdi. Böyle bir adamın toplum tarafından gördüğü baskı veya böyle bir yaşam sürmenin psikolojik boyutları ele alınsaydı bence bu öyküden çok daha iyi bir öykü hatta iyi bir roman yaratılabilirdi.
Ayrıca kitaptan uyarlanan bir de filmi var. Filmini izleyemedim ama şöyle bir yorumlarına bakınca kitaptan farklı şekilde işlendiğini ve kitaptan daha çok beğenildiğini gördüm. Filmin kitaptan farklı olduğunu düşünmekte pek zorlanmadım aslında kitap yaklaşık 60 sayfa film nerdeyse 3 saatlik. Neyse yorumumun bu kısmını filmi izledikten sonra güncellemeyi düşünüyorum.
Yorumumu toparlayacak olursam; çok yoğun bir zamanınızda dingin, akıp giden, hiçbir pürüzü olmayan ama konusu ilginç olan bir kitap okumak isterseniz tam size göre bir kitap olacaktır.
Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim. Kitapla kalın…
Herkesin karanlık bir odası vardır; anahtarını kimselere veremeyeceği, içinde korkularını, ataletlerini, aşırılarını, uçlarını ve kimseninkilere benzemeyen travmalarla dolu bir odası…
Korkular denilince 90’lı yılların sonunda ilk kez okuduğum Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında adlı eserindeki; “Yirmi yıl düşündükten sonra korkuların
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatin
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman...
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatin
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmayan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın 🖤
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın