Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Saltanatı başlatan Kubilay.
Cın-cin'e Özel Danışma Meclisi gözetmenliği gibi ağır bir görev verdi. 1273 yılında da artık otuz yaşına gelmiş olan oğlunu veliaht ilan etti. Böylece Kubilay, kendi veliahtını belirleyen ilk Moğol hükümdarı oldu.
Sayfa 135 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sandman serisinin 6.kitabı Fabllar ve Yansımalar; dinlere, mitolojiye, tarihe yönelik bilgiler ve göndermeler ile birlikte insanlığın doğasına,ölümsüzlüğe,anlam ve güç arayışına dair 9 yaratıcı hikaye içeriyor. Her hikayede ortaya çıkan Morpheus ve faniler ile etkileşimi çarpıcı bir şekilde işleniyor. Bu hikayelerde Sonsuzlar ile birlikte, Julius
Sandman 6
Sandman 6Neil Gaiman · İthaki Yayınları · 2019345 okunma
Reklam
...dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. şimdi yeni şeyler söylemek lâzım. ... (celâleddin rumî (1207-1273), çeviri: a. kadir)
Tut ki, Ali'den mîrâs kaldı sana Zülfikâr Sende Ali'nin yüreği yoksa Zülfikâr neye yarar..? //-: Celâleddin Rûmî (ö. 1273)
Kronolojik-Alfabetik Liste-Güncellendi-14.10.19
Sıra no Bilinen Adı (Gerçek Adı) [Doğum-Ölüm] 1 Sushruta (Maharishi Sushruta) [Mö.1000-800 Y.] 2 Tales (Miletli
Anadolu da yaşanan Celâl - Cemâl Tecellileri
X‐XIII. Yüzyıllarda Anadolu toprakları üç büyük sıkıntı ile -dervişlerin ifadesi ile‐ üç celalî tecellî ile karşı karşıya kalmıştır. 1. Batıdan gelen Haçlı seferleri 2. Doğudan gelen Moğol istilası 3. İçerde ortaya çıkan Babailer hareketi Sûfîlerin kanâatine göre kâinattaki tecellîler, cemalî ve celâlî diye iki çeşittir. Ancak bunlar birbirinden ayrı ve kopuk değildir. Bunun için dervişler "celâl içre cemâli, cemâl içre celâli" görmeye çalışırlar. Yukarıda sıralanan üç celâlî tecellîyi, üç cemâli tecellî takip edecektir: 1. Batı'dan Anadolu'ya gelen Muhyiddin İbn Arabî (hyt. 1240) 2. Doğu'dan Anadolu'ya gelen Mevlana Celaleddin Rumî (hyt.1273) 3. İçerde yetişen Yunus Emre (hyt. 1320)
Reklam
Hiç olmak, var olmak için ön koşuldur. -Mevlana Celaleddin Rumi (1207-1273, İran)
Mevlana
Mevlana, 17 Aralık 1273 Pazar günü, güneş batarken, bu mülk aleminden meleküt alemine göçtü ve son sözleri de şu oldu: "Sevgilimden içi zehir (ecel) dolu bir kadeh geldi. Ondan gelen herşeyi sevinçle, zevkle karşılayacağız. Bu gün, aynanın üzerini kaplayan toz silinecek ve hayal gerçeğe dönecektir. Ruh olarak göklerin üzerine çıkacağız, cisim olarak yerin altına gireceğiz. "
Mevlânâ Celâleddin’in (1273) çevresinde toplananlar ve bilhassa Çelebi Hüsâmeddin (1284) vasıtasıyla fütüvvet ehlini, yani sanatkârları ve esnafı Mevleviliğe bağlamıştı. Mevlânâ “Mesnevi”siyle, şiirleriyle pek az bir zamanda, hatta kendi daha sağken Anadolu sınırlarını aşmıştı. Ona uyanların yüzyıllar boyunca, apayrı ve musiki, şiir ve raks gibi üç esaslı unsura dayanan bir zümre olarak varlıklarını onun adıyla şiirinin çevresinde, “Mesnevi”sinin mihrakında toplamaya muvaffak olacakları besbelliydi.
Sayfa 25 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hz. Mevlana'nın ( v. 672/ 1273) dediği gibi, dünya malı bir deniz, insan ise o denizin üstünde olan bir gemidir. Mal (deniz) ne kadar çok olursa, gemi o kadar rahat hareket eder ve menziline ulaşacaktır. Ama gemi su almaya, yani mal Sevgisi kalbi istila etmeye başlayınca, batma kaçınılmaz olacaktır. Mesele, o sevginin gönlü kaplamamasıdır.
Reklam
Hasan-ı Basri
Hasan-ı Basri
•••••••••(641, 728)
İmam-ı Azam Ebu Hanife
İmam-ı Azam Ebu Hanife
••••(699, 767)
İmam Malik
İmam Malik
•••••(711, 795)
İmam Şafii
İmam Şafii
•••••(767, 820)
Cabir bin Hayyan
Cabir bin Hayyan
•••••(721, 815)
Harizmi
Harizmi
••••••••(780, 850)
Ahmed Bin Hanbel
Ahmed Bin Hanbel
••••••(780, 855)
Haris El Muhasibi
Haris El Muhasibi
•••••••(781, 857)
“Hicretin 672. (mîlâdî 1273) senesinde ulu Sultan göç etti. Gözler yaşla doldu. Gönüller mâtem içinde inledi. Gayr-i müslim köyleri bile hüzne boğulmuştu. Her temiz insan ona sâdık, her millet ona âşıktı. Halk: «O, Hazret-i Peygamber’in nûru ve sırrıdır. Fazîletlerin sonsuz denizidir...» demekteydi. O gün, kimse yanıp yakılmadan sükûnet bulmadı. Bütün halk büyük bir elem içinde: «O, bir hazîne idi. Toprak altında gizlendi.» dediler.”
MEVLANA'NIN VUSLAT YIL DÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE
"Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım... Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. Ağladım...
Mustafa Kemal’in talihsizliği, onu savunmaya kalkı­şanların yanlış adamlar olmasıdır. Yoksa, sağdan da sol­dan da karşı çıkılan Batıcı yabancılaşmayı, onun başlat­madığını, tam tersine Osmanlı’nın başlattığını kim bil­miyor? Hadi bir örnekle keyiflenelim! Balıkhane Nazır-ı esbakı Ali Rıza Bey, 13 Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı ad­lı eserinde bakın ne yazıyor: Kırım muharebesinden sonra ve muharebenin getirdiği yenilik, Avrupalılarla daha yakın temasımız so­nucu Türk usulü yaşamış olan halkımızın yiyecek, gi­yeceklerinde, evlerinin düzeninde büyük değişiklikler doğurmuştu. Zamanın padişahından milletin fertlerine kadar herkes ziynete ve gösterişe düştü. Her çeşit süs eş­yası dışardan oluk gibi akmaya başladı ve hele 1272 ve 1273 (1856-1857) tarihlerinde yapılan saray düğünle­ri için lüzumlu görülen ipekli kumaşlar ve dış ülkeler­de yapılan eşyalar, doğrudan doğruya Avrupa fabrika­larına ısmarlanmaya başlandı. Bundan sonra da yerli kumaşlar günden güne itibardan düştü. Binlerce liralık sermayedara sahip memleketimiz genellikle sefalet için­de kaldı. Zanaat ve ticaret hususunda İslâm ahali, yüz­ de beş yüz zarara uğradı. Zavallı halkımız bundan son­ra emile emile bir iskelet haline geldi...”
Sayfa 108 - İş Bankası Kültür Yayınları
“Selçuklu Anadolu’sundaki fikir ve düşünce hayatı ayrıca önem taşır. Bilindiği gibi bu yüzyıl Mevlana Celaleddin Rumi (ö. 1273), Hacı Bektaş-ı Veli (ö. 1271) ve Yunus Emre’nin (ö. 14. yüzyılın ilk yarısı) yaşadığı yüzyıldır. Bu üç değerli ismin eserlerinde, şiirlerinde, sohbetlerinde işledikleri en önemli konu ‘sevgi ve hoşgörü’dür. Bu manevî iklimden Osmanlı Devleti kurucularının etkilenmediği düşünülemez.”
278 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.