Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Emülgatörler, yağ ve su gibi normalde kolayca karışmayan iki farklı sıvının kolayca karışmasına yardım eden deterjan benzeri moleküllerdir. Gıda endüstrisi yiyecek ürünlerinde homojen bir yapı oluşturmak amacıyla bunları rutin bir şekilde çeşitli gıdalara eklerler; mayonez, soslar, şeker­ lemeler ve çeşitli unlu mamüller bu tür gıdalara örnektir. Bu maddeleri gıdaların etiketlerinde yazılı olan kimyasal adlarından tanıyabilirsiniz; çikolatada sorbitan trisearat, dondurmada polisorbatlar ve işlenmiş ette sitrik asit esterleri bunlardan sadece birkaçıdır. Ancak bu deterjan ben­ zeri moleküllerin dezavantajları da bulunur. Mide-bağırsak kanalının iç yüzeyini kaplayan koruyucu mukus tabakasını bozarak bağırsaklardaki mikropların bağırsak katmanlarına daha kolay ulaşmasına neden olur­lar. Gıda emülgatörleri aynı zamanda bağırsak duvarının oluşturduğu geçirmezliği de bozarak bakterilerin yakınlardaki bağışıklık hücrelerine ulaşmalarına ve metabolik toksemi başlatmalarına yol açarlar. * Gıda emülgatörleri hayvansal yağlar ve yapay tatlandırıcılar gibi bağırsak mikrobiyotanızın yapısını bağırsaklarınızda, diğer organlarda ve iştah kontrol bölgeleri de dahil olmak üzere beyni­ nizde düşük dereceli inflamasyon oluşturacak şekilde değiştirebilirler. Bu maddelerin aşırı alınması, yüksek kalorili yiyeceklerin fazla tüketil­ mesine yatkınlık yaratarak inflamasyonu daha da kötüleştirebilir.
Yalnız ben değilim ya; benden çok daha iyi insanlar da azap çekiyor.
Reklam
Yalnızsın. Yanında birileri olsa da yalnızsın. Kalabalık grupların içerisinde kahkahalarla gülümsesen de,her günün bambaşka insanlarla beraber geçse de yalnızsın...Bu fiziki bir olgu değil.. Ben hep yanındayım diyen herkesin , en ihtiyacın olduğundaki o sessizliğiyle yalnızsın.. Acı şahsidir. Kimsesizsin... Yanında herkes var ama daima kimsesizsin. Bunu kabul edip devam etmek,kendi çarelerini kendin yaratmak zorundasın. Herkes bir süre eşlik edecek sana ama yürüdüğün yolların sonunda kocaman bir boşluk ve yalnızlık göğsüne bastıracak seni...Hayat biraz böyle.
"İşin aslı, hepsinden çok korkuyordum; ben korktukça beni daha çok seviyorlardı, onlar beni sevdikçe ben daha da korkuyordum. Herkesten kaçmak istiyordum."
“Elbette bir orman ve bir geceyim ben karanlık ağaçlardan: ama benim karanlığımdan ürkmeyen, gül çardakları da bulur servilerimin altında.”
"benim için 'görev' sözcüğü çok ağır ve baskıcı bir sözcük. ben yalnızca tek bir şey için görev sözcüğünün söz konusu olabileceğini düşünüyorum; o da özgürlüğümün korunması.
Reklam
Ah be Nora..
"Hala ölmek istiyor gibiyim. Zaten ölmeyi uzun zamandır isti­ yordum. Tam bir fecaat olarak yaşamanın acısı, öldüğüm takdirde herhangi birinin duyacağı acıdan daha fazlaydı; bunu enine boyuna düşünmüştüm. Hatta öldüğümde çok rahatlayacaklarına emindim. Kimseye bir faydam yok. İşte kötüydüm. Herkesi hayal kırıklığı­ na uğrattım. Açıkçası, tam bir karbon ayak izi israfıyım. İnsanları üzüyorum. Hayatımda kimse kalmadı. Zavallı Volts bile, bir kediye bakmayı bile beceremediğim için ölüp gitti. Ben ölmek istiyorum. Berbat bir hayatım var. Bu yüzden bitmesini istiyorum. Yaşamak için yaratılmamışım. Bütün bunları yapmamın da bir faydası yok. Çünkü öbür hayatlarda da mutsuz olmaya mahkumum. Ben böyle­ yim işte. Hayata bir katkım yok. Kendime acıma hisleri içinde kıv­ ranıp duruyorum. Ölmek istiyorum ben:'
Domingo YayınlarıKitabı okuyor
Özgürlük yoksa aşk da yok. Özgür olmanınsa tek yolu var: Alışıp kanıksadığımız, kolayımıza gelen Ben'i terk edebilmek! Göze alabilir misin?
Sayfa 179
İrade olan yerde elbet bir çare de olurmuş. Ben irademi kaybettiğim için bir çare de yol da bulamadım.
Hadi yine kafaları karıştıralım!
Bilen ile tanık iki mi yoksa bir midir? Bilen bilinenden ayrı görüldüğünde tanık yalnız durur. Bilen ile bilinen bir olarak görülürse tanık da onlarla bir olur.
Reklam
Bu yaşantının da sonu kötü bitecek albayım. Bizim gibilerin hayatında güzellikler, kısa süren aydınlıklardır. Bizim gibiler, başkalarının yaşantılarına kısa bir süre için girerler. Uşak rolünde sahneye çıkarlar. Kötü bir yaşantı, fakat iyi bir oyun. Ben de benden önce gelmişlerin ve geçmişlerin bütün tecrübelerini hiçe sayarak sahneye çıkıyorum işte Bilge!
Sayfa 158
Neyi neden yaptığımızı ya da yapmadığımızı anlamayanla olmaz. Olmuyor da zaten.
Sayfa 61 - Okuyan Us, 1. Baskı, 2024Kitabı okuyor
Çöküş..
İnsanlar, aslanlar, kartallar ve keklikler, boynuzlu geyikler, kazlar, örümcekler, derin suların suskun balıkları, denizyıldızları ve gözle görülmesi olanaksız varlıklar; kısaca tüm canlılar, tüm canlılar, tüm canlılar, yaşamlarının kederli çemberini tamamlayıp söndüler... Artık binlerce yüzyıldır yeryüzü tek bir canlı varlık taşımıyor üzerinde ve bu zavallı ay boşu boşuna yakıyor fenerini. Çayırlarda çığrışarak uyanan turna kuşları yok artık ve ıhlamur korularında mayıs böceklerinin vızıltıları işitilmiyor. Soğuk, soğuk, soğuk... Boşluk, boşluk, boşluk... Dehşet, dehşet, dehşet... Tüm canlı yaratıkların vücutları toza dönüştü ve sonsuz madde onları taşa, suya, buluta çevirdi ve hepsinin ruhları tek bir ruhta birleşti. Evrensel dünya ruhunda... O benim, ben... Büyük İskender'in ruhu da, Sezar'ınki de, Shakespeare'inki de, Napoléon'unki de ve sülüklerin en değersizinin ruhu da bendedir. İnsanların bilinçleri ve hayvanların içgüdüleri birleşip kaynaştılar bende ve ben her şeyi, her şeyi, her şeyi anımsıyor, tüm hayatları yeniden yaşıyorum kendimde...
… -Hangi açıdan aklımızı başımıza toplamalıyız? Kendi adıma ben buna hazırım ama şunu da belirtmeliyim ki şimdiye kadar aklım hiç bu kadar başımda olmamıştı.
"Okulla ilgili işlerde çok geri kalmıştım, yazılacak çok fazla ödev vardı, sınavlar da yaklaşıyordu ama yine de gençtim ben, çimler yemyeşildi, havada arı vızıltıları vardı ve ölümün kıyısından daha yeni dönmüştüm, güneşe ve havaya geri dönmüştüm. Artık özgürdüm; kaybettiğimi sandığım hayatım, tarifsiz bir değer ve tat kazanmış bir halde önümde uzanıyordu..."
Sayfa 508 - PegasusKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.