Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
24-25 Nisan 1915
Enver Paşa'dan Ermeni Patriğine; Burada eğer bir ev yıkılırsa, herkesin başına bir tuğla düşer. Atalarımızın dediği gibi: Dam yanarsa, sıçan da yanar
Albay Mustafa Kemal
“Willmer'den aldığım bir haber, 16. Kolordu birliklerinin daha tarafımdan emredilen alana gelmediğini bildiriyordu. Bunun üzerine Kolordu Komutanına gecikme nedenini sordum. Aldığım yanıtta, çok yorgun olan birliklerin bir taarruz yapacak durumda olmadığını bildiriyordu. Bu nedenle, daha o akşam, Anafarta çevresinde toplanan bütün birliklerin komutasını, Arıburnu cephesinin kuzey kanadında bulunan 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey'e verdim. İlk askerî başarısını Trablusgarp'ta gösteren Mustafa Kemal, sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan özelliği taşıyordu. Daha 25 Nisan sabahı 19. Tümenle ve hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden çatışmaya katılarak düşmanı kıyıya kadar püskürtmüş ve bundan sonra üç ay süreyle kırılmaz bir güçle sürekli düşman saldırılarına karşı koymuştu. Ona tam anlamıyla güvenilebilirdi. Nitekim 9 Ağustos sabahı erkenden, önceden üç kere emredildiği halde yapılmayan taarruz, Azmakdere'nin iki yanında yapıldı ve düşman çeşitli yerlerden kıyıya doğru sürüldü. Mestantepe düşmandan geri alınamadı. Kaybedilen 24 saat içinde birçok İngiliz askeri daha kıyıya çıkmış bulunuyordu. Anafarta savaşlarının ikinci buhranı da böylece atlatılmış oldu. Anafarta'da düşmanın ilerlemesi ancak son dakikada durdurulabildi.”
Reklam
24 Nisan 1915 gecesi , HMS Queen Elizabeth zırhlısı gecenin karanlığında okyanus sularını yararak ilerliyordu. Yüzen çelik bir kaleydi adeta. Her İngiliz savaş gemisine eklenmek zorunda olan isminin başındaki üç harf “Her Majesty’s Ship” anlamına geliyordu..
Sayfa 143
Vahidettin ve Damat Ferit'e yakın olan ''Hürriyet ve İtilâf Partisi'' evvela, 1915 ''Ermeni tehciri''ni tel'in ettiler. Vahidettin de, 24 Kasım 1918'de, bu tehciri yapanların cezalandırılacaklarını açıkladı. Damat Ferit, 8 Nisan 1919'da, Boğazlıyan kaymakamını, sözde bu cürmünden dolayı ölüme çarptırınca yurtseverlerin yaptıkları gösterilerden korkan Vahidettin, Şeyhülislâm Mustafa Sabri'den mahkeme kararının şeriata da uygunluğuna dair bir fetva almak zorunda kaldı.
Teşkilat-ı Mahsusa'nın Yapısı
İlk başkanı Yarbay Süleyman Askerî olan (17 Kasım 1913-14 Nisan 1915) Teşkilat'ta asıl nüveyi Osmanlı subayları oluşturmaktadır; merkezde şubeler (Hindistan-Afganistan ve Arabistan Subesi, Rumeli Şubesi, Doğu Şubesi, Afrika Şubesi gibi) ve masalar (Arabistan Masası, Afgan Masası, Hindistan Masası gibi) şeklinde teşkilatlanmış, taşrada ise hücre ve ajanlar şeklimde çalışmıştır. Ayrıca merkezde, bütün İslam ve Avrupa dillerinde telif ve tercümeler yapan bir Tercüme Şubesi vardır. Bu teşkilatta, Bahattin Şakir ve Kara Kemal gibi İttihat Terakki'nin önde gelen liderlerinden, daha sonra devlet kurucusu yahut başkanı olmuş düzeyde Müslüman pek çok isim hizmet sunmuştur. Eşref Kuşçubaşı bunların sayısının altıyüzü geçtiğini söyler. Birinci Dünya Savaşı'nda Teşkilat, zaman zaman Alman istihbaratıyla işbirliği yapmıştır. Philip H. Stoddard, 1916 yılında teşkilat mensupları sayısının 30.000'i bulduğunu ve bunların genellikle doktor, mühendir, subay gibi uzmanlardan oluştuğunu yazar. Teşkilatın ikinci başkanı, Süleyman Askerî'nin vefatı üzerine bu göreve getirilen, hukuk doktoru Tunuslu bir Türk olan Ali Bey Başhemba'dır. Genç yaşında (39) vefatına kadar bu görevi yürütmüştür. (24 Mayıs 1915-31 Ekim 1918) Son başkan, Albay Hüsamettin Ertürk'tür.
Sayfa 289Kitabı okudu
Tehcir Süreci: İstanbul ve İzmir
“İtilaf devletlerinin Çanakkale Boğazı’na çıkarma yaptıkları 24 Nisan 1915 gecesi, şehrin önde gelen Ermenileri arasından birkaç yüz kişi tutuklanarak tehcir edildi ve hemen ardından oturma izni olmadığı hâlde yakalanan binlerce Ermeni tehciri edilmeye başlandı. Bununla birlikte, başkentte yerleşik Ermeni nüfus hiçbir zaman bir toplu tehcir programına tabi tutulmadı ve bu Ermenilerin çok büyük bir kısmı hiç zarar görmeksizin hayatta kaldı.”
Sayfa 323 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
19. yüzyılın son döneminde başlayan Ermeni isyanları Birinci Dünya Savaşı döneminde artarak sürdü. Özellikle çarlık Rusyasının verdiği destekle topyekûn ayaklanma girişimi başlattılar. Önce 15 Nisan 1915'te Van bölgesinde ayaklanma çıkarıp şehri ele geçirdiler. Van'ın Ermenilerin eline geçmesinden sonra, isyan dalgası Bitlis, Muş, Erzurum, Beyazıt, Zeytun ve Sivas bölgelerine yayılmaya başladı. Ermeni milisler, Kafkas cephesinde Ruslarla savaşan Osmanlı ordusunu arkadan (cephe gerisinden) vuruyordu. Bunun üzerine 24 Nisanda İstanbul hükümeti tehcir kararı aldı.
Sayfa 256Kitabı okudu
Van Ayaklanması
“Miladi takvime göre 20 Nisan’da, Van’daki Ermeniler, Taşnak lideri Aram Manukyan’ın komutası altında taaruza geçtiler. Türk valinin 24 Nisan tarihli raporunda bildirdiğine göre, karakollara ateş açan ve Müslümanlara ait evleri ateşe veren 4.000 Ermeni, Ermeni mahallesinin önünde kendi gövdelerinden barikat kurdu. Kırsal kesimden gelen yaklaşık on 15.000 muhacir, kuşatma altındaki asilere katıldığında aşırı kalabalık ve açlık tehlikesi doğdu. Buna rağmen Ermeniler birkaç hafta boyunca dayanmayı başardılar. Türkler, büyük toplar kullansalar ve barikat kuran Ermenileri yerlerinden söküp atmaya çalışsalar da, büyük kayıplar vererek başarısız oldular. Çarpışma epey şiddetli geçiyordu. Türk kuvvetleride görev yapmakta olan Güney Amerikalı paralı asker Rafael de Nogales’in yazdığına göre, ‘Taraflar ne birbirinin gözünün yaşına bakıyor, ne de aman diliyordu. Düşmanın eline bir kez düşen herkes, Hıristiyan veya Müslüman fark etmez, artık ölü bir adamdı.’”
Sayfa 157 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Wilson'un barış prensiplerinde bizimle ilgili XII. madde ise şöyledir: "Bugünkü Osmanlı İmparatorluğunun Türk olan kısımlarına itirazsız bir hâkimiyet sağlanmalıdır. Fakat bugün Türk boyunduruğu altında bulunan diğer milletlerin de, mutlak güvenlik içinde varlıklarının en zahmetsizce gelişmelerinin kefalet altına alınması lazımdır.
Sayfa 298 - Remzi KitabeviKitabı okudu
...mutasarrıflıklarına gönderilen talimatın ve tehcir kanununun tam metni
Aşağıda, 24 Nisan 1915'te Dahiliye Nazırı Talât Bey tarafından Erzurum, Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Halep, Hüdavendigâr, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Konya, Mâmuretülâziz ve Van valilikleri ile Urfa, İzmit, Bolu, Canik, Karesi, Kayseri, Niğde, Eskişehir, Karahisar-ı Sâhib ve Maraş mutasarrıflıklarına gönderilen talimatın ve tehcir kanununun
Sayfa 14 - PDF
Reklam
Çanakkale Savaşı'nın itilaf devletleri aleyhinde sonuçlanması ile 15 Nisan 1915'te Van, Çatlak ve Bitlis'te ayaklanmalar çıkaran Ermeni çeteleri, masum vatandaşlar kolluk kuvvetlerini ve resmi binaları hedef alarak katliamlarda bulunmuştur. Osmanlı hükumeti için bardağı taşıran son damla ise 16-17 Mayıs 1915 günü Ermeni ve Rus kuvvetlerinin Van'ı işgal etmesidir. Kanlı bir şekilde gerçekleşen işgal sonucunda Ermeniler bağımsız bir devlet kurduklarını ilan ederken bölgede Osmanlı vatandaşları şehri terk etmek zorunda kalmışlardır. Osmanlı hükumetinin aldığı önlemlerin sonuç vermemesi üzerine Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, Tedbirlerin artırılmasını istemiştir. Harbiye ve Dahiliye Nezaretleri arasındaki görüşmeler sonucunda 24 Nisan 1915 (vilayetlere ve mutasarrıflıklara bir dizi talimat gönderilmiştir. Buna göre; Ermenilerin tüm siyasi faaliyetleri, öncelikle Taşnak ve Hınçak olmak üzere Ermenilere ait olan parti ve komiteler kapatılacak ve buralardaki evraklara el konacaktır. Ayrıca parti ve komite liderlerinden tehlikeli görülenler ve yaşadığı yerde kalması uygun görülmeyen Ermeniler, başka yerlere gönderilecek ve askeri mahkemelere çıkartılacaktır. Nitekim bu kararın ardından 27 Mayıs 1915 günü tehcir kanunu olarak bilenen "Vakt-i Seferde İcraât-ı Hükümete Karşı Gelenler için Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanun-ı Muvakkat" çıkartılmıştır. Meclis-i Vükela tarafından alınan beş maddelik sevk ve iskan kararı, herhangi bir etnik veya dini grubun adını anmaksızın devlet otoritesine karşı isyan eden ve düşmanla iş birliği yapan gruplara dönüktür.
Sayfa 167 - Mavi Gök YayınlarıKitabı okudu
Nişan Akkaşyan’ın anlattığına göre Hozat’ın Mutasarrıfı, İbrahim Ağa’ya (İdara’ya) resmî bir yazı gönderir ve Dersim Kürtleri arasında saklanan 10 bin Ermeninin hükümete teslim edilmesini ister. Bunun üzerine Kormışka’da bir toplantı düzenlenir. Birçok köyden gelen liderler mektubu tahsilli kişi olarak çağırdıkları Akkaşyan’a okuturlar. Durumu
belge yayınlarıKitabı okudu
72 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.