Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Simge Tuana

Simge Tuana
@Akkartalst
Ankara
25 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Bir çiçeği koparmadan koklamayı bilmiyorsunuz. Bir kadınla sevişmeden sevmeyi. Dövüşmeden barışmayı. Siz insan olmayı hiç denemediniz. Ne güneşin küfür yemediği kaldı sizden ne yağmurun. Sanıyorsunuz ki dünya sizin etrafınızda dönüyor. Yaşıyorsunuz ama yaşattığınız kaç umut kaldı elinizde. Kaç kitap okudunuz ? Kaç güzel cümle çıkar ağzınızdan
Reklam
Güçlü kadınlara inanıyorum. Kendi ayaklarının üstünde duran ve kocasının arkasında saklanmaya ihtiyacı olmayan kadınlara inanıyorum. Yaşadığı en zor sorunla bile tek başına mücadele eden kadınlara inanıyorum. Kendini kurban gibi,zavallı gibi görmeyen ayaklandığı an ortalığı dağıtan ve bütün evreni kalbinde taşıyan kadınlara sonsuz kere inanıyorum.
Mor Flamingo Hazar denizi kıyılarında yaşayan özel bir su kuşu.Nasıl pembe flamingolara rengini yedikleri karideslerin rengi veriyorsa,mor flamingo da rengini en sevdiği besin olan somon balığı yumurtasından alır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir çocuğa verebileceğimiz en güzel hediye,ona mutsuzluktan,ağlama durumundan tek başına çıkmayı öğrenmesine fırsat vermektir. Ne kadar yanında olsan da ilerde hayatla tek başına kalacak.
Mustafa Kemal tarafından madalya sahibi yapılan,memlekete tanıtılan Bigalı Mehmet çavuş,"Mehmetçik" kavramının isim babası oldu. Bigalı Mehmet'in verdiği ilhamla,bu olaydan sonra Türk askerine "Mehmetçik"denilmeye başlandı.
Reklam
Beni tamamıyla ifade edebilecek kelimeler bulmuştum. Küçük bir çocuğun bile anlayabileceği cümleler kurmuştum. Her şeyi tane tane,usulüne uygun ve tüm samimiyetimle konuşmuştum. Anlaşılamamak gibi bir durum söz konusu olamazdı. Lakin insanların ön yargıları vardı. Anlatmak bu duvarları mümkün değil yıkamazdı.
Yirmi bir oyunu... Bir sayıyla başlıyoruz. İstersen bir,istersen iki,istersen bir iki üç diyebilirsin. Sonra sıra bana geçer ve böyle devam ederiz. En az bir en fazla üç sayı söyleyebilirsin. Ve sayıları atlamak yok. Yirmi bir diyen kaybeder.
Bir çizgi çek kederine,kaderinden. Başla tövbe ile dirildiğin hayata yeniden. Bırak saçların ağarsın,göz kapakların çöksün,kolların yanlarına düşsün. Çınar gibi dik belin bükülsün. Ama her zaman söyle ki 'Rabbim sen,derdimden de büyüksün.'
Ama sanırım hayatlarımızın harcanmasından,boşa kürek çekmekten,güzel yüzlü çocuklarla onlar ölünce yapılan haberlerle tanışmaktan yoruldum.
Reddedilmek incitir,gerginlik zekayı düşürür,bir başarısızlık diğerini tetikler,yalnızlık öldürebilir... Ama insan kendine de iyi gelir... Belki de duygusal ilk yardım konusunda uzmanlaşmak gerekir.
Reklam
Sır tek kişiliktir. Mahrem iki kişi arasındadır. Üç kişi kalabalıktır. Kural budur.
Tatlı dilimizi yılanı deliğinden çıkarmak için harcamayacağız,yılan çıkacağını bildiğimiz deliği betonla kapatacağız. Hayat,çalışmadığımız yerden soracak,biz cevabı biliyormuş gibi yapacağız. Ağlatacaklar bizi,kahkaha atacağız. Yoracaklar,oturmayacağız. Acıtcaklar,acımayacağız.
Aynı şehirde yaşıyorduk ama hiç doyasıya sohbet edemedim onunla. Koluna girip gezemedim,dertlerimi sorunlarımı paylaşamadım. Doyasıya sarılıp öpemedim onu. Dönüp dönüp kendime sarıldım. Babamdan ayrıldığım yaşta kalmıştı bir yanım...
Birşeyi gerçekten istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren işbirliği yapar.
De,da'yı doğru yerinden ayırıyor. Okuyor demek ki. De da'yı doğru yerinden ayıran insanlara anında çekiliyorum.
Reklam
Kendine güven üç malzemeden yapılıyor : Riskl alma,kaybetme ve buna rağmen ısrar etme.
"Şikayet etme,şükret. Düşün ! Hemen karar verme. Şikayet etme ve sakın olanlara önyargılı yaklaşma. Tevekkül et,tevekkül iyidir. Tevekkül,teşekkürdür."
"●Yapacaklarınızı da yapamayacaklarınızı da doğru belirleyin. ●Yapmak istediklerinizin de istemediklerinizin de farkında olun. ●Niyetiniz sadece hayır demek olsun,karşınızdakini alt etmek,bozmak,ona haddini bildirmek değil..."
"MUSTAFA OLARAK DOĞMUŞ,KEMAL İLE BÜYÜMÜŞ,PAŞAYLA TANINMIŞ,GAZİYLE LİDER OLMUŞ. VE SONUNDA ATATÜRK İLE HALKIN ATASI KABUL EDİLMİŞTİ."
"On yaşından itibaren çocuklarımız nasıl konuştuğumuzu,neler söylediğimizi ezberliyorlar. Tavsiye ve uyarılarımıza ihtiyaç duymuyorlar. Konuşmamıza değil,onları dinlememize ve anlamamıza ihtiyaç duyuyorlar."