Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Yıldırım

"Ölümün değdiği kişileri güzelleştirdiği ve meziyetlerini abarttığı söylenir, oysa genelde hayat onlara haksızlık etmiştir daha ziyade. Sofu ve kusursuz tanık ölüm, doğruluğun ve merhametin ışığında her insanda kötülükten çok iyilik olduğunu öğretir bize."
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Ölümle evliliğimizden bilinçli ölümsüzlüğümüzün doğup doğmayacağını kim bilebilir?
Sayfa 109 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Hazlar ve Günler
Öte yandan, her birinin mizacı toplumun genel kostüm ve kişilik deposundan seçip ona temelli yakıştırdığı kişilikten zaten çok farklıyken, peşinen algılanan meziyetleri kendisine yüklü bir zıt kusurlar kredisi açarak bir tür muafiyetten yararlanmasını sağladığından, bu kişilikten iyice uzaklaşır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünya dışı bir ziyaretçi çeşitli insanlar ve insan toplumları arasındaki farklara göz attığında, aramızdaki benzerlikleri farklardan daha çok bulacaktır. Kozmos'u akıllı yaratıklar dolduruyor olabilir. Fakat Darwin'in öğretisi açıktır. Başka bir yerde insana rastlayamazsınız. Yalnızca bu küçük gezegenimizde insan vardır. Nadir ama tehlikeli bir türüz. Kozmik perspektifte her birimiz çok değerliyiz. Eğer bir insanın sizinle aynı fikri paylaşmadığını fark ederseniz aldırmayın, bırakınız bu gezegende yaşamaya devam etsin. Unutmayın, yüz milyar galaksiyi gezip de tek bir insan bile bulamayabiliriz.
Sayfa 363Kitabı okudu
Maddenin bilince dönüştürüldüğü beyin kabuğu, tüm kozmik yolculuklarımızım başlangıç iskelesidir... Beyin kabuğu yaşamımızın bilinç yanını düzenler. Türümüzün belirgin özelliği, insanların taht kurduğu yer burasıdır. Uygarlıklar beyin kabuğunun meyvesidir.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
Evrenin şimdiki madde ve enerjisi büyük bir yoğunluk içindeydi... Bu yoğunluk belki de hiçbir boyuta sahip olmayan bir matematik değerdi.
Sayfa 258Kitabı okudu
Su
Su, Türk köyünün canıdır. Yüzlerce, binlerce köy vardır ki, onlar: Susuz, Pınarbaşı, Kuyudibi, Serenlikuyu, Soğukçeşme, Gürpınar, Kanlıkuyu, Susuzpınar gibi adlarla anılırlar. Bunların hepsi arkalarında su veya susuzlukla ilgili birer masal, efsane, tarih taşırlar
Sayfa 47 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
...yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek.
Sayfa 153 - YKYKitabı okudu
Çünkü akşamlar sessizdi. Öğle vakti gibi pencereden arsızca bakmıyor, duvarlardan aşan karanlık sular gibi fırtınalar estiriyordu, tavanı hiçliğe yükseltiyor, bütün eşyaları yavaşça indirip kendi sessiz seline katıyordu.
Sayfa 43 - AnonimKitabı okudu
...duygularındaki sıcaklıktan yana ne varsa ölmüş damarlarındaki kan jöle gibi koyulaşmış öylece ağır ağır akıyordu sanki. Kendi cesedine sarılıp tabuta konulmuş ve oradaki sessizliğin içinde yatıyor gibiydi.
Sayfa 25 - AnonimKitabı okudu
Reklam
Bazen dünya unutsa da, akıl unutsa da, kalp hatırlıyor demek ki Deniz. Kalp gerçekten çarptığı hiçbir şeyi unutmuyor.
Sayfa 292 - iletişimKitabı okudu
Yürek korkusu
Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar.
Sayfa 153 - can, simyacıKitabı okudu
Aşk
O anda zaman durmuş gibi oldu; sanki Evren'in Ruhu delikanlının önünde bütün gücüyle ortaya çıkıyormuş gibiydi. Kızın siyah gözlerini, gülümseme ile susma arasında karar veremeyen dudaklarını görünce dünyanın konuştuğu ve yeryüzünün bütün yaratıklarının yürekleriyle anladıkları dilin en temel ve en yüce bölümünü anladı delikanlı. Ve Aşk'tı bunun adı, insanlardan da çölden de daha eskiydi, tıpkı kuyunun yanında bu iki bakışın buluşması benzeri, iki bakışın buluştuğu her yerde her zaman aynı güçle ortaya çıkardı. Dudaklar sonunda gülümsemeye karar verdi ve bir işaretti bu, bütün ömrü boyunca bilmeden beklediği, kitaplarda, koyunların yanında, kristallerde ve çölün sessizliğinde aramış olduğu işaretti. ... Ve bu iki insan karşılaşınca ve gözleri buluşunca, bütün geçmiş ve bütün gelecek artık tüm önemini yitirir, yalnızca o an, gök kubbe altında her şeyin aynı El tarafından yazıldığı gerçekliği vardır, bu inanılmaz gerçek vardır. Aşkı yaratan ve çalışan, dinlenen ve güneş ışığı altında hazineler arayan her kimse için sevilecek birini yaratmış olan El. Çünkü, böyle olmasaydı, insan soyunun hayallerinin hiçbir anlamı olmazdı.
Sayfa 115 - Can yayınlarıKitabı okudu
Enginli yüksekli kayalarımız Gamınan yoğrulmuş binalarımız Doğurmaz olaydı analarımız ... ...
Sayfa 383 - Everest yayınları, Pehlivan AliKitabı okudu
Özgürlük tasarım yoluyla inşa edilemez ve akıbeti zekice bir denetim ve denge sistemiyle güvence altına alınamaz. Bunun olabilmesi için toplumun hareketliliği, uyanıklığı ve kararlılığı gereklidir. Toplumun her şeyiyle koşmasına ihtiyaç vardır.
Adalet, vicdan ve masumiyeti öldürmek
İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Atticus'un parmağının altından geçtiği satırların ne zaman kelimelere ayrıldığının farkında değilim. Fakat hatırlayabildiğim zamandan beri bu kelimelere bakıyordum. Günlük haberleri yasalaşacak kararları Lorenzo Dow'un hatıralarını dinliyordum. Atticus'un kucağına oturduğum sırada okuduğu her şey dinledim. Okumayı asla sevmezdim insan soluk almaktan hoşlanmaz ki.
Sayfa 26 - Scout'ın ilkokulun 1. sınıfın ilk gününde öğretmeninin kendisini okumayı bildiği için suçlaması üzerine düşünceleri.Kitabı okudu
İrade
İrade sözü çürük bir ifadedir. Filozoflar bunun üzerine çok mürekkep boşaltmışlar fakat kelimeyi karanlıktan kurtaramamışlardır. Bazıları insanda böyle bir kuvvet kabul etmişler, bazıları bir takımın kurallarla onu varlığının sezmişler, bazıları bütün bütün inkâra yürümüşlerdir. "Determinist" lere, maneviyatçılara göre sebepsiz hiçbir hareket yoktur. Her eylemimizi bir sebep belirlerse bizim irademiz bir kuruntudan ibaret kalmaz mı? İradeleri pek sağlam zannedilenler de belki cinnetin zıddı diğer bir hastalıkla sakattırlar... Ey iradeli efendi! Sen ateşte yanan, soğukta donan, suda boğulan, bir saniye havasız yaşamayan birkaç okka kemik ve et yığınısın. Senin denge, akıl dediğin şey vücut makinene gereken ahengi sağlamak için birçok şart altında sürçmeden işleyebilmesinden ibarettir. Açken başka türlü düşünürsün. Tokken, sarhoşken, keyifliyken, kederliyken; sıcakta, soğukta, ferah yerde, kasvetli yerde hep hissetme ve düşünme tarzın, görüşün değişir. Havaya göre dönen bir fırıldaksın. Gözlerine ne renkte bir gözük geçirirlerse alemi o boya da görürsün. Daima yediğin içtiğin şeylerin ve dış alemin etkisi altında işleyen bir yansıtıcısın. O, çok güvendiğin iraden bu etkilerin zerresinden kendini kurtaramaz. Çünkü o kendisi tıpkı sıcakta uzayan, soğukta büzülen bir pösteki parçası gibidir.
Sayfa 328 - ŞadanKitabı okudu
İniltisi, bu ölü yıldızın kurşuni külle kaplı çölünde bir yırtıcı kuş gibi kanat vurarak havalanmaya çalışıyordu. İstese, hızlanmadan yetişip üstüne basabilir. Basınca öyle bir çığlık koparır ki, bu kül dünyaya dağılıp savrulur. Boğucu bir toz havayı kaplar, kalınlaşır. Havayı ciğerlerine çekemezsin sakız gibi çiğnersin!
Sayfa 334Kitabı okudu