Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Efsun A.U

Efsun A.U
@EfsunA_U
" Oku, okumazsan ruh sefili olursun. "
30 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
“ 1918 yılında, mütarekenin en hazin vaktinde, millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında koordinasyon yoktu. O eşgüdümü hangi politik deha sağlayacaktı? Ancak arkasında askerî bir başarı ve müspet intibaları olan bir komutan… Mustafa Kemal Atatürk… “
Reklam
“ Evvel zaman içinde bir gün insanlık bölünmüş. Bazıları, yeni bir site inşa etmeye giden göçmenler gibi ayrılmışlar. Diğerleri kalmışlar. O zamandan beri birbirine paralel iki insanlık vardır. Biri ışık içinde yaşar ama gölge yapar. Diğeri ise gölgede yaşar ama ışık taşır. Her biri kendi yolunda ve kendi ritmince ilerlemiştir... “
Sayfa 62 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“ Hem biri gitmişken dünyada kalmak daha büyük bir cezadır belki. “
Sayfa 87 - İthaki YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“ Yakınmak ve tepkisellik, egonun kendisini onlar vasıtasıyla güçlendirdiği gözde zihin kalıplarıdır.Birçok insanın zihinsel-duygusal faaliyetinin büyük bir bölümü yakınmaktan ve şuna ya da buna tepki göstermekten oluşur. Böyle yaparak, siz diğerlerini ya da bir durumu "haksız," kendinizi "haklı" çıkarırsınız. "Haklı" olduğunuzda, kendinizi diğerlerinden daha üstün hissedersiniz ve kendinizi daha üstün hissettiğinizde, benlik duygunuzu güçlendirirsiniz. Gerçekte, kuşkusuz, sadece ego illüzyonunu güçlendirmektesinizdir. Kendi içinizdeki o kalıpları gözlemleyip, kafanızdaki o yakınan sesi olduğu gibi tanıyabilir misiniz? “ “ Egosal benlik duygusu çatışmaya gereksinim duyar, çünkü şununla ya da bununla savaşırken, ve bu "ben" im ve bu "ben" değilim diye gösterirken onun ayrı kimlik duygusu güçlenir. Kabileler, uluslar, ve dinler düşmanları olmasından güçlü bir ortak kimlik duygusu edinirler. Bir "inanmayan" olmasa, bir "inanan" olabilir mi? “
Akaşa YayınlarıKitabı okudu
“ Hepimizin şu ya da bu şekilde travma yaşadığımıza kesinlikle inanıyorum. Kusursuz ana babalar, kardeşler komşular, arkadaşlar dünyası dışında nasıl olur da böyle şeyler yaşamazdık? Sonra çoğu şeyin bağlı olduğu, bu travmaya nasıl tepki gösterdiğimiz sorusu var: bu travmayı kabullenmemiz ya da bastırmamız ve bunun başkalarıyla olan ilişkilerimizi nasıl etkilediği. Bazıları travmayı kabul edip onu hafifletmeye uğraşıyor, bazılarıysa yaşamlarını travma görmüş başkalarına yardım ederek geçiriyor ve bir de esas kaygısı, ne pahasına olursa olsun kendilerine daha fazla zarar verilmesinden kaçınmak olanlar var. Bunlar acımasız olanlardır ve dikkat edilmesi gereklidir. “
Sayfa 52 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“ Tüm kibirli insanlar, Gianni, kendini kim bilir kim sanan bütün insanlar, ölüm yokmuş gibi davranırlar. “
“ İnsanın kaderinde bir düğüm noktası var, o düğümü çözebilmek hayatın keskin dönüşlerinden birine kapı açıyor. Marifetlerinle aptallıkların arasındaki mesafeyi adamakıllı ölçebilmek, zaaflarını ve gücünü dürüstçe keşfedebilmek, geçmişle gelecek arasındaki hayati dengeyi kurabilmek, benliğinin karanlıkta kalan taraflarını bulup yüzleşebilmek buna bağlı. O düğümü fark etmek kolay değil, kaderin nerede düğümlendiğini anlayabilmek için çok güçlü bir sezgiye, hayat tecrübesine, içgörüye sahip olmak şart. “
“ İnsanlar onlara bir şeyler anlatmanızdan hoşlanıyorlar, mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar, sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece, çünkü öğrendikleri şeyler olgular, -duygular değil; herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar. Onların yaptıkları şey kendi duyguları, düşünceleri ve tahminleriyle boşlukları doldurmak., sizinle çok az ilgisi olan yepyeni bir yaşam yaratmak, böylece artık güvendesiniz. “
Metis YayınlarıKitabı okudu
“ Sadeleşelim; başımıza gelen talihsiz insanlar yahut olaylar, ıstırabı yaşanıp, mesajı alındıktan sonra bırakılmalıdır. Ki özgürleşelim, kendimize dönelim, olgunlaşalım, pişelim. Yoksa hayat akar, biz seyrederiz. “
Sayfa 183 - Doğan KitapKitabı okudu
“ Kurbanı ânında öldüren son derece tahkipkâr bir yaşam tarzı mikroplar açısından pek faydalı değildir, çünkü böyle bir durumda yuvalarından olmuş olurlar ve muhtemelen konakçılarıyla birlikte ölürler. Daha az tahripkâr mikroplarsa konakçının bağışıklık sisteminin hemen kurbanı olma riskiyle karşı karşıyadır; bu da onların yayılmalarını engeller. Mikroplarla konakçıları olan insanlar arasında yüzyıllardır süren ortak varoluşta evrim, bu iki aşırı uç arasında bir denge sağlayarak her iki türün hayatta kalma şansını optimum seviyelere getirmiştir; ama ortama hızla uyum sağlama özellikleri nedeniyle mikroplar genelde bu mücadelede insanlardan bir adım öndedir. “
Sayfa 27 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
‘Yalnız bu şükür konusunda yazarken çok dikkatli yazmalıyım çünkü etrafında ne kötülük olursa olsun, hakkın ne kadar yenilirse yensin, çıtını çıkarma demiyorum. Altına serilen şilteyi, “Benim dünya malıyla ne işim olabilir” diye reddeden Mekkeli mütevazi yetim Peygamber' in peşinden, 10 bin dolarlık Armani eşarplar, 100 bin dolarlık Hermes çantalar, milyon dolarlık Mercedes arabalarla gitme ahlaksızlığına inanma aptallığından bahsetmiyorum. Anadolu’ nun yüzlerce yıllık fakirliği, zaten öğretti insanımıza yetinmeyi, o yüzden çok kullanırlar bizim yetinme ahlakımızı. Siz yetinin, “Biz hiç yetinmeyelim” diyenlere isyanım. “Yetinin, kanaat edin” diyen adamların bizim paramızla yaşadıkları lüksü görmezden gelmeyin. Elin Papa’sı sıradan araçla gezerken, lüks araca binen dini liderlere inanamıyorum, onlara inananları aklım mantığım hiç almıyor. Bir insan kendi helal kazandığı parasıyla ne yapıyorsa yapsın ama senin bu dini temsil ettiğini söyleyip o mütevazi peygamberin izinde olduğunu söyleyip bu kadar lükse sahip olman, gerçekten inanmadığınla açıklanabilir sadece. ‘
Sayfa 43 - Elma YayıneviKitabı okudu
“ Geleceği planlama yetisi, insanların zeki canlılara dönüşmesinde çok büyük bir etken. O yüzden geçmişten ders çıkarmayıp aynı hataları sürekli tekrarlıyorsanız iyi bir hafızanız yok demektir. Hafızayla zekâ arasında doğrusal bir ilişki olduğu aşikâr. “
Müptela YayınlarıKitabı okudu
" ... alnı güya secdeden kalkmayan bir avuç badem bıyıklı hırsız yağma sarhoşluğuyla kendinden geçerken, ben bir mezar taşı kadar ayık, kitapların durmadan zımparaladığı cesaretimi toparlayıp nihayet o kutsal kötülük diyarına adımımı atacaktım. “
" Kitapları sevmeye başladım, çünkü her kitaptan yeni bir şey öğreniyordum. Acemler, Araplar ve Türkler hakkında pek çok şey öğrendim. Krallarla hükümdarların işlediği suçlar hakkında, savaşlar, halklar, devrimler ve devrimcilerin yaşamları hakkında kitaplar okudum. Aşk öyküleri, aşk şiirleri okudum. Fakat hükümdarlar üzerine yazılmış kitapları yeğliyordum. Cariyeleriyle odalıkları ordu kadar kalabalık olan bir hükümdarla, hayatta tek ilgilendiği şey şarap, kadınlar ve köle kırbaçlamak olan bir başka hükümdar hakkında kitaplar okudum. Bir başkası kadınlara fazla ilgi göstermiyor; savaşlardan,öldürmekten,işkence yapmaktan zevk alıyordu. Yine bir başkası,doymak bilmezcesine tıkınmayı ve parayı seviyordu. Bir diğer hükümdar kendine ve büyüklüğüne, dünyada başka kimse yokmuşçasına hayrandı. Bütün zamanını tarihsel gerçekleri çarpıtıp halkını aldatmakla geçiren entrikacı bir hükümdar da vardı. Bütün bu hükümdarların erkek olduğunu keşfettim. Ortak yanları hırslı ve çarpık bir kişilik, paraya, cinselliğe ve sınırsız güce karşı doymak bilmez bir iştahtı. Dünyaya kötülük tohumlarını eken, haklarını talan eden erkeklerdi bunlar; kalın sesli, ikna yeteneğine sahip, tatlı sözler seçip söyleyen,zehirli oklar atan erkeklerdi. Gerçek yüzleri,ancak ölümlerinden sonra ortaya çıkıyordu. Böylece tarihin aptalca bir inatçılıkla kendini tekrarladığını keşfettim. "
Sayfa 37 - Metis YayınlarıKitabı okudu
"Bilinmeyen" dedi Faxe'nin ormanda çınlayan yumuşak sesi, "önceden görülmeyen, kanıtlanmayan, hayat bunlar üzerine kuruludur. Cehalet düşüncenin temelidir. Kanıtsızlık eylemin temelidir. Tanrı'nın olmadığı kanıtlansaydı dinler olmazdı, ne Handdara, ne Yomeshta, ne de ocak tanrıları, hiçbiri. Ama Tanrı'nın olduğu kanıtlansaydı da gene dinler olmazdı... Söylesenize Genri, nedir bilinen? Kesin, tahmin edilen, kaçınılmaz olan sizin ve benim geleceğimize dair bildiğimiz tek kesin şey nedir?" -"İkimizin de öleceğimiz." -"Evet, işte, cevabı olan tek bir soru var, Genri ve o yanıtı da zaten biliyoruz. Hayatı mümkün kılan şey sürekli, dayanılmaz belirsizliktir; yani bir sonra ne olacağını bilememek."
Sayfa 84 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
61 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.