Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif keskin

Elif keskin
@Elifkeskinn
Ben bu şüpheyi sırtıma yük edindim, öyle yürüdüm, gocunmam da yükümden beni bilirsin. Ama bunlar çok iştahlı Allahım ve görüyorsun nasıl da dünyevi. Bunlarmış senin kulların öyle diyorlar biz de kürenin üveyi. Öyle mi? Oysa Allahım bilirsin ben en çok yeryüzünü, ve başımı yatırınca toprağa, gökteki yıldızları da, işte böyle bilirsin çok güzel yapmıştın bu yeryüzünü. Bizim köydeki gibi. Allahım bunlar tokileri seviyor, betonları, hızlı trenleri. Oysa ne acelemiz var, ordaysan nasılsa geleceğiz yanına geri.
Reklam
Meskenlerimiz, mekteplerimiz, kütüphanelerimiz, hastahanelerimiz yok. Bir yerlerde oturuyor, uyuyup uyanıyoruz; bir yerlerde okuyor, birşeyler öğrenmeye çabalıyoruz; bir yerlerde dertlerimize deva arıyoruz. Ama bütün buralar müslümanları dünyadaki haysiyetli yerlerinden tardedenlerin oturup, okuyup, tedavi oldukları yerlerin kötü birer kopyası. Bizler yalnızca kötü başlayanlar değiliz, kötü başlamış olanların da torunlarıyız. Onların maddî alandaki kötü başlangıçları, ruhî alandaki kötü başlangıçlarının kaçınılmaz sonucuydu. Bizler dedelerimizin yanılgılarını devraldık.
"Şark'ı ayağa kaldıracak din ve kalbdir; akıl ve felsefe değildir..." Bediüzzaman (r.a)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğlendiğimiz, yeyip içtiğimiz mekânlar, bindiğimiz arabalar, taktığımız mücevherler bizi soylu kılmaz. Soyluluk ötekini işitebilmekten yapılma bir mücevherdir. Soylular, kalplerini bir mücevher gibi taşıyan ve kalpleriyle düşünen insanlardır. Bu ülkenin en soylu insanları, diğerlerinin acısını en çok içinde hissedenlerdir.
Reklam
"...Şu anda toplumda vuku bulan bambaşka bir şey, toplumsal bir travma hali. Çünkü toplum aç. Kimsenin soru soracak hali yok. Herkes maddeye karşı aç. Bu açlık bulaşıcı. Modernleşmenin hemen her aşamasında yeni açlar, yeni açlıklar kendilerini doyurmaya çalışırken hayatı da şekillendiriyorlar. Öyle görünüyor ki bu defakilerin açlıklarını doyurmak için girdikleri yolculukta kutsal çok uzakta kaldı. Kimse yakalayamıyor..."
Ulan bunu değil kardeş kardeşe, Moskof gavuru bile müslümana yapmaz.
"Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa bir anlam taşır."
Reklam
Öylesine kötü bir eğitimin içinden çıkıp geliyoruz ki, eleştiri de, nasihat da asal anlamlarının dışına çekilmiştir: dedikodu ile sohbet, ahkâm kesme ile nasihat, eleştiri ile kınama birbirinin yerine kullanılabiliyor. Sohbetini dinlediğimiz biri, bakıyorsunuz, sohbet etmiyor, dedikodu yapıyor. Bir eleştiri konusu, birden bir kınama havasına dönüşebiliyor: sohbetin, nasihatin, eleştirinin asal anlamlarının dışında anlaşıldığı ve kullanıldığı görülüyor.
İmam Gazalî şöyle diyordu: "Ömrün bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış, öyle ibadet et, öyle yaşa."
Müslümanın en etken tebliğ aracı bizzat yaşayışıdır.
''Kalpler bir birinden uzaklaştıkça sesler yükselir, yaklaştıkça fısıltıya döner. Kavgada bağırmanın, sevgide fısıldamanın sebebi budur.'' Kapitalizm, kalplere hitap etme ilizyonuyla kendi sesinden başka bütün sesleri bastıran bir çığırtkan satıcı gibi hayatımızda var oldukça... Diyaloglarımızın tonu, desibeli yükseldikçe... Kendi sesimizden, kendi sözümüzden başkasına tahammül edemez hale geldikçe... İrfani geleneğimizin ''Kalpten kalbe'' olan yollarını unutmaya hazır olmalıyız.
Ancak unutmayalım ki zafer, ümit ile imandan ayrılmaz. Ümit ile iman dünyamızı aşk ile dolduracaktır. Aşkın korkusu olmaz. Korku ile uykuyu, kuyruğuna basılınca saldırmak illetine müptelâ olanlara terkedelim.
Hiçbir insan ve hiçbir kader, bir başka insanla ya da kaderle kıyaslanamaz. Hiçbir durum kendini tekrarlamaz ve her bir durum farklı bir tepki gerektirir. Viktor E. Frankl
Reklam
İlim, ölçülmesi mümkün olmayan derya, tamamını elde etmenin imkan dahilinde olmadığı maden gibidir. Sen en mühim olanla ilgilen. Çünkü en mühim olan ile ilgilenmeyen en mühime de zarar vermiş olur.
“Kaldırabileceğiniz işlere girin . Siz bıkmadan Allah bıkmaz . Allah ‘ın en beğendiği amel , az da olsa devamlı ameldir . “
Sayfa 140Kitabı okudu