Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ertuğrul Sevim

Ertuğrul Sevim
@Ertugrulsevim
Kendi halinde sade bir yaşam, sade bir kahve ve kitap.
Çanakkale
16.01.1995
9 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
Bu kentin insanları, yağmura tutulma korkusu nedir bilmez, havanın açmasını beklemezlerdi ya, içlerinden sadece bir tanesi onlara benzemezdi. Bu adam, pencereden gökyüzüne bakan adam… Bu adamın kimi kimsesi yoktu. Kentin iş kesimindeki koca koca yapılardan birindeydi iş yeri; oraya gider, gelir, evine kimseyi çağırmazdı. Gelmeyeceklerini bilirdi çünkü. Kendi de eşinin dostunun evine pek gitmezdi, üst üste çağrılmadıkça. Sessiz bir adamdı bu. Kimseye kötülüğü dokunmamıştı, kimseyi kırmamıştı şimdiye dek. Adam evine gelir, yıkanır, dişini fırçalar, yatağına yatardı; kitap okurdu, cıgara içerdi, uyuya kalırdı.
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Topla gül goncalarını toplayabilirken, Zaman akıp gidiyor: Aynı çiçek sana bugün gülümserken, Yarın solup gidiyor.
Reklam
İnsanları tanıdıkça sık sık cesaretin pervasızlıktan geldiğini; temkinliliğin ödleklik, cömertliğin zayıflık, adaletin suç, nezaketin eziklik, dürüstlük ve doğruluğun bir organizasyon işi olduğuna kanaat getirdi ve tuhaf kaderi sayesinde gerçekten doğru, dürüst, nazik, adil, cömert, güvenilir ve cesur insanların, diğer insanlar nezdinde hiç değeri olmadığını anımsadı.
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın beni artık anne
Reklam
Bütün yaşam seninle birlikte, bense ona sahip olamayacağım.
Sayfa 123Kitabı okudu
Yaşam, en beklenmedik anda şaşırtıcı, güzel sürprizler hazırlar insana.
Sayfa 122Kitabı okudu
Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü.
Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar. Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, düşlediğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece, o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın, beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."
En çok kimden nefret edersin? demir, mıknatısa böyle sormuş. En çok senden nefret ederim; çünkü çekersin; fakat kendinde tutacak kadar kuvvetli değilsin.
Yalnızlık insan kılığında bir karabasandı burada. Bir ses aradı içindeki külü üfürüp uçurumu ısıtacak. Alnını örtecek bir tutam saç. Üşümüş yerlerinde ılık bir nefes. Yaralarını onaracak bir çift söz sevgiyle boyalı. Onca acıdan sonra anladı ki,ölüm de yıkım da umut da umutsuzluk da ‘aşk’ varsa güzeldi,kolaydı,katlanılırdı.