Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Faruk Kılıçarslan

Faruk Kılıçarslan
@FarukKilicarslan
"İnsanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok." Oğuz Atay
DPÜ
İstanbul
Üsküdar
8 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
"Birisiyle göz göze gelirsin ve bütün hayatını onunla geçireceğini hissedersin ya ..."
Reklam
- Ama bu hayatta sevmediğin şey ne ? Onu söyle. - Her şey; durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. Konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. İlk bakışta zeki adamlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler '' Falanca veya filanca bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı''..... Bunlar arasında insanlık nerede ? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.
Yolunu kaybetmiş birine, Yolunda giden şeylerin varlığına inandıramazsınız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatımın nasıl aktığını düşündükçe kendimi ihanete uğramış ya da oyuna gelmiş gibi hissediyorum.
Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz. Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil.
Reklam
Ona verecek hiçbir şeyim yok! Bir dost dinleneceği bir yer aradığında ona verilecek en iyi yer sert bir yataktır!
Bir insanın yüzüne uzunca bir süre bakarsanız sonunda kendinize bakar gibi olursunuz .
..çıplak, beyaz bir kıçın üzerindeki bir sivilceydi sanki burası.
Dünyada benim için bir tek kadın vardı. Ona sahip olamayacaksam yedeklerle ya da beş para etmez taklitleriyle oyalanmak bana göre değildi .
Benim gülüşüm ancak benden başkasına tanınan bir ayrıcalık. Ama onlar bunun farkında mı bilmiyorum.
Reklam
"Haklısınız Padişahım" dedim. "Ölüm ölümdür, ama hükümdar ölümü, kul ölümüne benzemez. Bu dünyada ölümden kurtulabilen yok. Nice peygamberler, veliler, Harun Reşid, İskender-i Zülkarneyn gibi tacidarlar toprak altında kefen yırttı. Ne var ki herkes kendi derecesine, mevkiine ve asaletine göre ölmek zorundadır."
"Garson hesap!.." Muzaffer abi taak diye topuk selamını koydu.Ardından meydan larousse gibi koca bir kitabın içinde geldi hesap.Kapağını kaldırıp yukarıdan bir dikiz yaptım. 'Hiii annemmmm!!! Burada dayanamayıp sordum: -Kazık mı öztürk abi ? -Kazık bunun yanında kürdan kalır zaferim...Bildiğin roma mızragı... Haşırt the blackboard at the seaside...
Bir hayvanı öldürdüğünüz zaman gönlünüzde ona deyin ki: "Seni öldüren o güç beni de öldürendir ve ben de tükenip gideceğim. Çünkü seni benim elime teslim eden yasa, beni de daha güçlü bir ele teslim edecek. Senin kanın ve benim kanım cennet ağacını 
"Siz insanlar," diye haykırdım, "bir şeyden söz ederken, 'bu yanlıştır, bu doğrudur, bu iyidir, bu kötüdür' diye kestirip atmadan yapamazsınız. Bu ne demektir? Herhangi bir olayın asıl nedenlerini araştırdınız mı? Bu olayı doğuran, önüne geçilmez hale koyan sebepleri arayıp buldunuz mu? Eğer bunu yapsaydınız, hükümlerinizde bu kadar aceleci olmazdınız."
Reklam
Yaşamının mercek altına alınmasından gizliden gizliye zevk almayan bir hastayla henüz karşılaşmamıştı.Mercek ne kadar detaylı gösterirse hasta o kadar çok zevk alırdı.İncelenmekten alınan keyif o kadar büyük olurdu ki Breuer yaşlanma,sevdiklerini kaybetme ve dostlarından uzun yaşamanın asıl acı yanının sizi inceleyen gözlerin bulunmaması olduğuna inanırdı;hiç kimsenin dikkat etmediği bir yaşamdan duyulan dehşet...
Bütün mutluluklar geçicidir; ister bir hafta sürsün, ister otuz yıl, son gün geldiğinde aynı gözyaşları dökülür ve bir gün daha sürsün diye cehennem ateşlerine razı olunur.
"Ruhumu mercek altına aldığını ve hiçbir şey bulamadığını söylüyordu, işte böyle sayın jüri üyeleri. Aslında, bende ruhtan da eser yokmuş insanlıktan da, hatta insan kalbini esirgeyen ahlak kurallarının birine bile sahip değilmişim."
“Dünyaya hükmetmeye hazırlanıyormuş! Dünya kim?.. Benden başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır, o da kendisi… Üst tarafıyla alakadar olmaya bile değmez… Zeki olmak, kuvvetli kafa ve bilgi sahibi olmak neye yarıyor? Bizi istediğimiz saadete götüremedikten sonra… Zekamız olmasa daha iyiydi. Otlar, hayvanlar, bulutlar ve kayalar gibi yaşamak bana daha saadet verici, daha yorgunluksuz, daha manalı geliyor…
"Hava kararmıştı. Ilık bir akşamdı. Kaldırımın ortasında durdu; bir sigara yaktı. İnsanlar Selim Işık'ın başına gelenlerden habersiz, aceleyle birtakım yerlere gidiyorlardı: birtakım İnsanlar, birtakım yerlere. Bir adam yaklaştı: 'Ateşinizi müsaade eder misiniz?' Etmem. Siz Selim Işık'tan bahsetmeme müsaade edermisiniz? Etmezsiniz. Gördünüz mü? Adam kamburunu çıkararak eğildi, sigarasını yaktı; sağ ol anlamına elini başına götürdü, uzaklaştı. Hemen kaçtınız değil mi? Kaçın bakalım. Sigara yakma hukuku. İnsan kaldırımın ortasında kararsız durursa, ya ateş isterler ya adres sorarlar. Başka bir şey sormazlar. Sigarayı attı. Yardımı kesiyorum.
''Ben iki insânın daha yüce hakikati bulmak için bir ihtirası paylaştığı bir aşk düşünüyorum. Belki de buna aşk dememek gerek, belki de dostluk demek daha doğrusu.''