Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeşim

Yeşim
@Okyanusadamla
Sevgi elmas, gerisi teneke ...
12 Şubat
19 okur puanı
Aralık 2023 tarihinde katıldı
Kıtlık bilinci insanların kaynakları koruma, tasarruf etme veya daha fazla kazanç sağlama eğiliminde olmalarına neden olabilir. Bu bilinç bireylerin ve toplumların gereksinimleri karşılamak için sınırlı kaynakların en iyi şekilde kullanılmaya çalışmasını teşvik edebilir, aynı zamanda kıtlık bilinci paylaşım veya yardımlaşma davranışlarını etkileyebilir...
Reklam
Bir insan piramitlerin yakınındaki bir kulübede mutluluğu bulabilmişse, niye bir sarayın düşlerini kurar !
Bazı sonsuzlar korkutucudur
Sınırlarını anlayamadığımız bir şeye sonsuz deriz ve bu kelimeyle bir şeyden ne anladığımızı değil, ne anlamadığımızı ifade etmiş oluruz...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başarmak yolda olmaktır
Değişimin anahtarı küçük adımlarla yola çıkmaktır. Büyük hedeflere ancak küçük adımlarla ulaşabilirsin...
Eğer güzel Şehrazad bu loncayı tanımış olsaydı bir geceyi onların öykülerine ayırırdı. Öyküye cinler, uçan halılar, sihirli lambalar, katar, sabaha yakın ailenin başı bir halife olur, kulübeleri saraya, yırtık pırtık urbaları da tören giysilerine dönüşürdü...
Reklam
Nehir mi, göl müsün ?
"Bir taş, nehre düşmeye görsün, pek anlaşılmaz etkisi. Hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi; çıkardığı tıp sesi akıntının ortasında kaybolur. Ama bir de göle düşsün aynı taş...Etkisi çok daha kalıcı ve sarsıcı olur. O taş var ya o taş, durgun suları savurur. Taşın suya değdiği yerde evvela bir halka peydah olur, halka tomurcuklanır; tomurcuk şekillenir, açar da açar; tomurcuk katmerlenir. Göz açıp kapayıncaya kadar, ufacık bir taş ne işler açar başa. Nehir alışıktır karmaşaya, deli dolu akışa. Atılan taşı içine alır, benimser, sindirir ve sonra da unutur kolaylıkla. Gel gelelim göl hazır değildir böyle dalgalanmaya. Tek bir taş bile yeter onu altüst etmeye, taa dibinden sarsmaya. Göl, taşla buluştuktan sonra, bir daha eskisi gibi olmaz, olamaz."
Amerika ol mesela...
''Keşfetmekte önemli olan keşfettiğin şeyin bulmaya değer olup olmadığı. Bazı şeyler orada kendi hallerinde duruyor ve keşfedilmeyi bekliyor , Amerika gibi. Bazı şeyleri de keşfetmemek daha iyi, bir dolabın arkasındaki ölü fare gibi.''
Yazgı bir bukalemunun derisinden bile daha değişkendir...
Annemden hiç bahsetmedim. Mercek altına almadığım tek kişi o... Peki neden şimdi? Çünkü yaşlandım. Gangsterler son vurgunların ardından daima annelerine sığınırlar...
Reklam
Duygularımız biraz da aynamız
Duygular çok değişkendir ve gerçek dünyaya ilişkin algılarımızı kolaylıkla değiştirilebilir. Yaşadığı şehri hiç sevmeyen biri aşık olduktan sonra yaşadığı şehre bambaşka gözlerle bakabilir. Her şey ne kadar da güzel diyebilir ya da modun biraz düşük olduğu zaman aynaya bakarsın aynada gördüğün kişi sana çok çirkin gelir, başka bir gün iyi hissettiğin bir zaman diliminde yine aynaya bakarsın ve bu sefer gördüğün kişiyi çok beğenirsin. Halbuki sen aynı sensindir ya da yaşadığın şehir aynı şehirdir...
Annem arabasına oturmuş bekliyor. Birini mi bekliyor? Öylece duruyor sabırsız bir hali yok Ağaçlara sokağa bakıyor, hayal kuruyor. Sonra birden ilerlemediğine şaşırıyor. Dalgınlıkla yolcu koltuğuna oturmuş, sanki şoförü bekliyor. Annemizin hiçbir zaman şoförü olmadı, her zaman direksiyonda oldu. Kendi hayatını da başkalarının hayatını da o yönetti. Kocasına asla bel bağlamadı. Adam sorumsuzdu. Yol boyunca direksiyonu tutan annemdi hep. Dikkatli sürdü dikkatli olmak zorundaydı. Arkada 4 çocuk, bagajda horuldayan bir koca vardı...
Hatırlamayı öğrendiğim andan itibaren hiç canım sıkılmaz oldu.
"O halde samimiyetle doğruluğu birbirinden ayırıyorsunuz..."
Sayfa 23
Hayal sınırsızdır halbuki fotoğraf gerçek...
"Fotoğrafları sevmem" demişti. "İnsanın hayalini sınırlarlar; hep kendilerini düşünmeye zorlarlar bizi..."
Reklam
Çift Kişilik Yalnızlık
" ... kadınların neden evlendiklerini anlıyorum: Yalnız kalabilmek için... "
Ellerin yanında değil, Gemiler kalkıyor avuçlarımdan, Bütün limanlarda bir telaş, Yaklaşıyor bahar ...
O an yol boyunca düşündüğü, günlerdir onu bulamamasının ardındaki mananın ne olduğunu anladı Ebubekir. Bulanlar aramaktan hiç vazgeçmeyenlerdi. İşte mana buydu...
Sayfa 347Kitabı okudu