Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Anıl Baycan

Reklam
Bekler o kız akşamları yaslı bir yalnızlık içinde; mutluluk özler. Yuva kurmuş gözlerinde kaygı: dönmeyen sevgiliyi gözler. Karanlık rüzgardı, gecenin birinde büyü yaptı, kız şimdi bir fener. Mutludurlar fener alevlerinde: seviyorum seni! diye fısıldayan kişiler.
Bu kokunun mülkiyetini, hemen ardından kaybı ile korkunç derecede pahalı ödeyeceğini bilse de mülkiyeti ve kaybı, ikisinden de bir kalemde vazgeçmekten daha çekici görünüyordu gözüne. Çünkü ömrü boyunca hep vazgeçmişti. Ama sahip olduğu, kaybettiği olmamıştı daha hiç.
Sayfa 202 - Can YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Henüz doğmamış bir ırkın kalbi atar bende İhtirasıyla doluyum bu alemin. Vahşi genç kanım kabarmış sel gibi Söndürecek ateşini cehennemin.
Sayfa 168Kitabı okudu
"Babacığım, mezarımı toprakla örttükten sonra üzerine bir ekmek kabuğu ufala. Serçeler gelir; seslerini duyar, yalnız olmadığıma sevinirim."
Sayfa 1018 - İlyuşeçkaKitabı okudu
Reklam
"Gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benimki çok uzakta, karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır. Belki de benim hiç yıldızım yok!"
Sayfa 59 - YKYKitabı okudu
Elini Ruth’un eline değdirmesi söyleyebileceği herhangi bir kelimeden çok daha güçlü ve etkili, Ruth’un hayal gücü üzerinde yarattığı etki yüzlerce kuşak boyunca yaşanan aşkların üzerine yazılmış şiirlerden ve söylenmiş tutku dolu sözcüklerden daha cezp ediciydi. Martin’in dilinin ifade ettikleri bir dereceye kadar Ruth’un sağduyusuna sesleniyordu; fakat elinin teması, anlık, geçici dokunuşlar doğrudan Ruth’un içgüdülerine ulaşıyordu.
"Bu gece içelim mi?"derdi. "İçelim". Onun odasına otururduk. İçtikçe çenesi açılır, acayip şeyler anlatırdı. İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları "kişi"yi anlatırlar.
Sayfa 155 - Can yayınlarıKitabı okudu
"İnanamıyorum, İran'da yobazlık öldü."
Sayfa 238Kitabı okudu
Hükümet kurma işi hiçbir zaman bir sözleşme işi değil, bir yasa işidir. Yürütme gücünü ellerinde tutanlar da halkın efendileri değil, görevlileridir; halk istediği zaman onları işbaşına getirir, istediği zaman da işten uzaklaştırır. Onların işi sözleşme yapmak değil, boyun eğmektir; devletin kendilerine yüklediği görevi kabul etmekle de, yalnız yurttaşlık ödevlerini yapmış olurlar; koşullar üstünde tartışmaya hakları yoktur.
Reklam
Egemenlik hangi nedenlerden ötürü başkasına aktarılamazsa, yine aynı nedenlerden temsil de edilemez. Egemenlik başlıca genel isteme dayanır, genel istemse temsil olunamaz; ya genel istemdir, ya değildir. İkisinin ortası olamaz. Buna göre, milletvekilleri milletin temsilcileri değildirler ve olamazlar. Olsa olsa geçici işlerinin görevlileri olabilirler; hiçbir kesin karara da varamazlar. Halkın onamadığı hiçbir yasa geçerli değildir, yasa sayılmaz. İngiliz halkı kendini özgür sanıyorsa da aldanıyor, hem de pek çok; o ancak parlamento üyelerini seçerken özgürdür: Bu üyeler seçilir seçilmez, İngiliz halkı köle olur, bir hiç derecesine iner. Kısa süren özgürlük anlarında, özgürlüğünü o kadar kötüye kullanır ki, onu yitirmeyi hak eder.
Kamu görevi yurttaşların en başta gelen işi olmaktan çıktığı ve yurttaşlar kendileri çalışacak yerde, paralarıyla hizmet görme yolunu seçtikleri zaman, devlet yok olmaya yüz tutar. Savaşa mı katılmak gerekiyor? Yurttaşlar paralarıyla asker tutar, kendileri evlerinde otururlar; toplantıya mı katılmak gerekiyor, o zaman da milletvekillerini seçer, yine evlerinde otururlar. Tembellikleri ve paraları, onlara sağlasa sağlasa yurdu köleliğe sürükleyecek askerlerle, onu satacak temsilciler sağlar.
Bu güçlükler bizim yazarların gözlerinden kaçmamıştır; ama bundan tasalandıkları da yok. Onlara bakılırsa, bunun devası kem küm etmeden boyun eğmektir. Tanrı öfkelenince kötü krallar yollar; onlara Tanrı’nın bir cezası diye katlanmak gerek. Bu sözler, pek yükseltici, örnek olucu sözlerdir kuşkusuz ama, bir politika kitabından çok, vaaz kürsüsüne daha yaraşmaz mı acaba? Mucizeler yaratacağını söyleyen, ama bütün ustalığı hastalara dişlerini sıkıp dayanmalarını salık vermek olan bir hekim için ne düşünmeli? Başımızda kötü bir hükümet varsa, ona katlanmak gerektiğini biliriz: Asıl sorun, iyi bir hükümet bulmaktadır.
Bir tanrılar ulusu olsaydı, demokrasi ile yönetilirdi. Böylesi olgun bir yönetim insanların harcı değil.
İnsanın ölçüsü arzularıdır. Bunların en büyüğünde bütünümüzle varız.
Sayfa 237 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.