Sitedeki iyi niyetli arkadaşları bir konuda uyarmak istiyorum.Bu anlattığımı yapan kişilere dikkat edin ve paylaşımlarını beğenmeyin arkadaşlar.Aynı anda 15 kitaptan alıntı paylaşıyor bazı üyeler.Onlara bir iki çift lafım var : Kitabı okumadığınızı belli ediyorsunuz sadece.Ezik bir görüntü veriyorsunuz bilginiz olsun.Ben okumayı sevmiyorum, burada
YouTube kitap kanalımda Aslı Arslan'ı ve Sokak Nöbetçileri kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/-AXqTQjVFOk
Merhaba arkadaşlar… Evet. Bugün ben yine bir Wattpad kitabı okudum. Peki, bilin bakalım ne oldu? Bu kitap da bir erkekle bir kızın toksik aşkını anlatıyor. Aa, ne kadar şaşırtıcı değil mi?
İncelemeye başlamadan
“Ölüm seninle bir anlaşma yapalım.Şu lanet olası defter dolduğunda bana gel. Bak kalan ömrüme ömür biçerek kafa tutuyorum sana-sen ki en tabii korkusun.” Diye başladı erkek.
“Bir kadın birdenbire günlük tutmaya başlamışsa, ya aşık olmuştur ya terkedilmiştir” Diye başladı Kadın.
Eğer insan sonradan günlük tutmaya başlıyorsa sorun büyüktür. Başlayan ya da başlamayı düşünenler kitabı sevecekler.
Ayfer Tunç bize çevresinde konuşacak insan bulamayan karakterlerini bizim için konuşturacak.
Suzan Defter’ gerçekten dikkatli okunmadığında çoğu şeyi kaçırabileceğimiz bir kurguya sahip. Derya’nın kendisini Ekmel bey ile tanıştırdığında, ağabeyinin eski sevgilisi Suzan’ı oynaması, onun gözünden kendini ve ağabeyini görmesi de kitaba gereken dikkati verdiğinizde ancak ortaya çıkıyor.
Hayatımda ilk defa bandrol uygulaması indirip kitap korsan mı,diye baktım. Yayın evini aramayı düşündüm! Kitap hatalı basım demek için. Bunları yaşamamak için sol tarafı her zaman erkeğin günlüğü, sağ tarafı kadının günlüğü olarak okuyunuz.
İnsanlar günlüklerine bile dürüst davranamadığı her şeyi yazamadığı zamanlar olur. Okurken aa bende de bu böyle oluyor diyeceğiniz çok şey bulacaksınız.
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,9bin okunma
Merhabalar, kitap okuyan biriyseniz ve yeni birisi ile tanışıyorsanız onun nasıl birisi olduğuna karar verebilmeniz için birkaç taktik vereceğim sizlere. Hazırsanız başlayalım :)
Okumak yerine izlemeyi tercih edenler için: youtu.be/4zgUJrj74y8
Ona başta "Aa, kitap okuyor musun?" diye sorun.
Cevabı "Hayır..."
Öncelikle bu iletiyi okumaya başladıysanız sizi tebrik ederim, birisinin içinden gelen hisleri okumak üzeresiniz ama iletiyi okuyup bitirdiğiniz zaman bu sizi hiç ama hiç bilgi katmayacaktır. Sadece kişisel hislerimdir :D
Küçüklüğümden beri kitap okurum ama her gün kitap okumazdım. Mesela derdim "canım kitap okumak istiyor." diye
YouTube kitap kanalımda Kafka'nın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/VC6JxCLzwNI
18 Şubat 2017 tarihli incelemem :
Paranoyaklık üst seviyede! Geliyor birileri sabah hiçbir şey yokken kapınızı çalıyor. Aa yoksa siz ayakkabı aldınız da kargonuzun geldiğini falan mı sandınız? Yok
Özgürlük nedir? Mutlu olmak mıdır özgürlük? Nefes almak mıdır özgürlük? Ya da istediğin şeyi yapmak? Bu kitabı okumadan önce özgürlük hakkında pek düşünmezdim, mutluluğa takmıştım kafayı. Hep mutluluğun nerede olduğunu arardım. Herhalde, bana "özgürlük nedir?" diye sorsanız, rüzgarı anlatırdım size, veya mutluluğu.. Hadi, şimdi sorun
Hayatımın en zor günlerinden birini geçirdim bugün. Ama sokaktaki canların yaşadığı şeylerin yanında bizim zor günlerimiz ne ki!
Hiçbirimiz arabanın arkasına bağlanıp ciğerimiz patlayana kadar koşturulmadık mesela.
Hiçbirimiz ''aa birisi bize yemek koymuş'' umuduyla sevinip zehirlenmedik.
Hiçbirimiz kımıldamayalım diye kemerle
Fyodor Dostoyevski, kendisi de kitaptaki ana kahraman gibi kumar yani rulet oyunu bağımlısıdır. Rulet, Ruslara özgü bir oyundur. Sonradan çoğu ülkede aktif oynanmaya başlamıştır.
Dostoyevski, kitabı da zaten kumara olan borçlarını ödeyebilmek için yazmıştır. Kitabı okuyan herhangi bir kişi bile zaten rahatlıkla ünlü yazarın bu oyundaki en ince detayları bile
♡♡♡♡
O zamanların elit ve şımarık çocuğu ben, birisini gördüm pazarda...
Gerçekten ve gerçekten o dilenci degildi, çalışamayacak kadar fiziken mağdurdu.
"Acaba birileri bir iki lokmalık birşeyler verirde, çocuklarıma götürebilirmiyim" ümidi ile yanaştığı tezgahlarda pazarcıların gözlerine bakıyor, yüz bulamayınca sanki içi ağlar gibi
Uzun uğraşlarım sonrası sanırım arkadaşıma, okuma alışkanlığı kazandıracağım. Dile kolay liseden süre gelen tam on iki yıllık arkadaşlık. Zannediyorum ki o, en yakın arkadaşım benim. Hayatının en ince ayrıntılarını bile anlatır bana, tabi bende ona. Kendisi öğretmendir benim gibi ancak benim aksime atanmış hayatını düzene koymuş biridir. Hayatında
Büyükler sayılara bayılırlar. Onlara yeni bir arkadaşınızdan bahsettiğinizde gerekli soruları asla sormazlar. "Sesi nasıl?" diye sormazlar mesela. "Hangi oyunları sever?Kelebek koleksiyonu yapıyor mu?" diye sorduklarını asla göremezsiniz. Onlar sadece, "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?" diye merak ederler. Bunları öğrenince arkaşınızı tanıyabileceklerini sanırlar. Büyüklere, kırmızı tuğlalı, pencerelerinden sardunyalar sarkan, çatısında güvercinlerin uçuştuğu çok güzel bir ev gördüm" derseniz bu evi gözlerinde canlandıramazlar bile. Onların anlayabilmesi için, "Yüz milyonluk bir ev gördüm", demeniz gerekir. İşte o zaman, "Aa, ne kadar da güzelmiş!" derler.
Dalkavuklar Gecesi - Z Vitamini'ni okursanız isabet olur.
Hüseyin Nihal Atsız edebiyat dünyasında haksızlığa uğramış bir şair ve yazardır. İkinci Süreya vakası