Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Onun kahve içmesi bir tür ayine benzerdi,bir altın tepsiye konmuş abanoz saplı bir cezvenin yanında üzerinde özel biçimde yazılmış A.H harfleri bulunan,Yıldız'daki çini fabrikasında yapılmış iki beyaz fincan bulunurdu.Abdulhamit önce cezveden birinci fincana kahveyi koyar,onu içer,sonra cezvede kalan kahveyi ikinci temiz fincana boşaltıp onu da bitirirdi.Kahveyi daima sade içerdi,"şeker kahvenin tadını bozar,kahveyi seven sadece içer"derdi.
Sayfa 232
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi:Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı...
Reklam
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı... Tüm bunlar belli bir sınıftan insanların eşyalarına benziyordu.
Kızıl Ölüm aralarındaydı. Hırsız gibi manastıra girmiş olmalıydı. İnsanlar birkaç saat önce eğlence mekânı olan odalarda kanlar içine yuvarlanıp ruhlarını teslim ettiler. Son insanın ölümü abanoz saatinde de ölümünü getirdi. Işıklar söndü. Karanlık, çürüme ve Kızıl Ölüm her şeyi hâkimiyeti altına aldı.
Sayfa 165 - Ren Kitap
Aslında her şey, o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı...
Abanoz ona mı benzer? Ah! Ne mutlu bir deyim, Mutluluktur böylesine değerli ağaçtan kesilmiş bir eş!
Reklam
Tanrı aşkına! Gözünü karartmış aşk senin, abanoz gibi.
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı... Tüm bunlar belli bir sınıftan insanlara benzemek isteyen bütün o belli sınıftan insanların eşyalarına benziyordu.
Sayfa 27 - İş BankasıKitabı okudu
Kim oldukları önemli değil ! ;
"Kim oldukları önemli değildi. Hiç ses gitmezdi. Karmaşık mekânlarından dışarı; hiç ışık sızmazdı. Ama oradaydılar;ilgisizce, sessizce dünyalar arası Bir oyun oynarlar,piyonları fildişi tekboynuzlara Abanoz rengi faunlara terfi ettiriyorlardı; bir yanda Uzun bir hayatı başlatıyor, diğer taraftan Kısa bir hayatı bitiriyorlardı ( ......) "
Sayfa 65
Safo
Bir abanoz şamdanı andırırken zeytinler, Yürüyen cariyelerle oynaştı güvercinler; Mermer basamaklardan bahçeye indi Safo…
Epub, BuruşuklarKitabı okudu
Reklam
Unutulmuş Diyârlar-Forgotten Realms Etkinliği :))
Ticaret yolu boyunca, güneyden On-Kasaba'ya yaklaştıkça pek çok ufak topluluğun, yalnız yük arabalarını ve bir avuç dolusu at sürücüsünün yanından geçti. Güneş batıda alçaktan görülüyordu, ışığı ise zayıftı, ve Drizzt, abanoz rengi derisini saklamak için pelerininin kukuletasını iyice aşağı indirmişti. Her geçen yolcuya saygılı bir şekilde başıyla selam veriyordu. Çatlaklarla örtülü arazinin üçyüz metre kadar tepesine uzanan ve kısa yaz mevsimi boyunca bile karla kaplı olan Kelvin'in Anıtı haricinde bölgeye üç göl hakimdi. Bölgeye adını veren On-Kasaba arasından yalnızca Brynn Shander adındaki ana şehir göllerden ayrı duruyordu. Alçak bir tepenin üzerinde bir düzlükte, bayrağı sert rüzgarlara meydan okurcasına sallanarak duruyordu. Ticaret yolu, bölgenin ana ticaret merkezi olan bu kasabaya yöneliyordu.
Sayfa 244 - ARKA BAHÇE YAYINCILIK, Türkçesi: Emre YerlikhanKitabı okudu
Abanoz Ağacı
Fransız Devrimi' nde ilk önce saatleri kurşunlamışlar. Saat kulelerine ateş açmışlar. Kendi zamanları akmıyorsa, başka zamanlar dursun diye belki de.
Ah, hatırlıyorum şimdi Sedo, bir aralık gecesiydi.
Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan. Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı, Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan." Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." Edgar Allan POE
Bireyciliğe Avrupa'da büyük değer verilir, hele Amerika'da daha da fazla; Afrika'da ise mutsuzlukla, lanetlenmeyle eş anlamlıdır.
Geri164
975 öğeden 961 ile 975 arasındakiler gösteriliyor.