Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dağın Yamacındaki Büyüleyici Manastır: Sümela Sabahın ilk saatleri, puslu hava eşliğinde servis aracımızla yola çıktık. Sümela Manastırı’nı ilk defa göreceğim için çok heyecanlıydım. Araç yavaş yavaş Trabzon Maçka’ya doğru hareket ederken ben solumdaki camdan Trabzon’u seyrediyordum. Gözlerimin önünden evler, apartmanlar, dükkanlar, okullar,
Ruh bedenden ayrıldığı zaman, semaya doğru yükselir ve oraya doğru giderken yolda durup aşağıda kalanları seyreder, etkilenmeden, umursamadan, acı çekmeden…
Reklam
Şimdiki çocukların kitap ve birçok kaynağa ulaşılabilirlik açısından çok şanslı olduğunu düşünüyorum.. Bizim zamanımızda cin Ali serisi vardı,gazetelerin daha çok tiraj elde etmek için dağıttığı Ayşegül serisi ve biz onlarla büyüdük.Nedense birden Ömer Seyfettin dayatıldi okullarda küçücük beyinlerimize, şimdi bile düşününce tüylerimi diken
senden de bir yürüyüşü saklıyor bu meydanlar senden kalan bir ses bu gökyüzünde giderken çiçekler açmamıştı -olsun- seni çiçekli dallarına anlatacak ağaçlar
Sayfa 19 - Berfîn yayınlarıKitabı okudu
Gün 13
Bugün zihnimle girdiğim tartışmayı kazanıp kendimi dışarı atabildim iki hafta sonra. Hava inanılmaz güzeldi, akşama doğru güneş tam altına ya da turuncuya doğru giderken ananemin evi aklıma geldi, çamur ve ahşap kokusu, bahçedeki ağaçlar ve horozlar biz daha 7 ya da 8 yaşındaydık iftar vakti gelene kadar bahçede oyun oynayıp yorgunluktan bitap düşerdik, istisnasız hergün yapılan patatesli gözleme, biraz erkenden iftar yapacağımız yerin terasına gidip güneşin yüzümüze vurduğu masada oturup gözümü kapatıp bunları düşündüm. Düşündüm da değil hatırladım… iftardan sonra hemen hızlı bir şekilde akşam namazını Rumi paşa camiinde okuduk arkadaşımla, cami karanlık ve bomboştu ama huzurla doluydu, dışarısında muhteşem boğaz manzarası var gitmeyen mutlaka gitsin ama akşama doğru. Teravih başlamadan araya bir kahve ve tatlıyı da sıkıştırdık, sonra büyük bir hevesle dışarıda kılacağım ilk teravih olduğu için koşa koşa yeni valide camiine girdik, heryer led ışıklarla süslenmiş çocuklar için balonlar, patlamış mısır, üzün bir sıra, içerisi dolmuş, dışarda sıkışık bir şekilde yanyana omuz omuza duruyoruz. İmam başladı çocukların sesinden ve soğuktan ne imamı duyduk ne de doğru düzgün odaklanabildik, 8 rekat bitti kalktık… sonra arkadaşımla veda edip dünyayı mute ettim çalan: open.spotify.com/track/4saOo3XbR...
"Boş vakitlerimde kitap okuyorum!" diyorlar. Oysa kitap okumanın kendisi zamana kıymet katan bir eylemdir. Boş vakitte yapılacak bir şey değildir ki! " "Her kitap bir davettir. İnsanı bir yolculuğa, bir seyr ü sefere,bir keşfe, bazen durup soluklanmaya,bazen koşmaya, bazen aynada kendine bakmaya davet eder." "Kökler sağlam olsun ki dallar semaya uzansın." diyen Arif kişilerdir. Evet onlar güzel atlarına binip gittiler ama giderken bize de çok güzel atlar, ağaçlar, dağlar,vadiler, ırmaklar, türküler,destanlar, şiirler,kelimeler,kavramlar ve hepsini ana şefkatiyle kucaklayan kocaman bir gök kubbe bıraktılar. Gelin, bu asil ve engin gök kubbeye birlikte sahip çıkalım." İbrahim Kalın
Reklam
Yavaşça Kayboloyuruz
Ailece doğa belgeselleri izliyoruz bugünlerde. Doğaya pek fazla çıkma imkânımız olmayınca en azından çocuklarımız görsün, bilgi sahibi olsun, diyorum. Köy hayatı, bahçeler, şelaleler, küçükbaş hayvanlar, yumurta, süt, yoğurt, peynir, dalından koparılan doğal sebze ve meyveler, sonbaharın rengârenk ağaçları ve yollara serpilen yapraklar, kar, kış,
Çıra Yayınları / Mehmet KazarKitabı okudu
Beren ile Lúthien'in Şarkısı
(Song of Beren and Lúthien) Yapraklar uzunken, çimenler yeşil Baldıran otları uzun ve latif Bir ışık döküldü semadan çil çil; Tinúviel ormanda dans ederken... Yapraklar kadar sık ve öyle kesif Damlıyordu yıldızlar çisil çisil
YAVAŞÇA KAYBOLUYORUZ! Ailece doğa belgeselleri izliyoruz bugünlerde. Doğaya pek fazla çıkma imkânımız olmayınca en azından çocuklarımız görsün, bilgi sahibi olsun, diyorum. Köy hayatı, bahçeler, şelaleler, küçükbaş hayvanlar, yumurta, süt, yoğurt, peynir, dalından koparılan doğal sebze ve meyveler, sonbaharın rengârenk ağaçları ve yollara
"Babamdan bana yadigâr Longines'in soğuk, altın kasasından dinlediğim babamın kalp atışıydı sanki.Hayatımın en önemli günlerine bu saatle hazırlanırdım. On yıldır. Zamanıma onun zamanını katıyordum.Bazen, özellikle de dalıp giderken, dudaklarımın etinin ağırlığıyla sarkarken en çok, çenem gömleğimin yakasına değerken ruhunu da bedenimde hissediyordum. Nesneler, kendi başlarına bağımsızdırlar.Buna şüphe yok.Saat saattir. Kalem kalemdir.Yaşamak yaşamaktır.Kaşkol da sadece kendidir.Onları değerli kılan zamandır.Yaşlılar neden eşya atmazlar? Neden tavan aralarında, merdiven altlarında birikir artık kullanılmayacak olan.İnsan eşyada hatırlar her şeyi.Ruh zamanla gelir eşyaya.Kutusundan yeni çıkmış bir yüzük, vitrinden yeni indirilmiş camdan bir geyik ruhsuzdur, tornadan yeni çıkmış ahşap bir kâse de öyle...Başlangıçtır, sonra söz değer, nefes değer, göz ve el değer;güneş batar, güneş doğar, kar yağar, fırtına kopar, deprem olur, görülmemiş sıcaklar başlar; ağaçlar yapraklarını üveylermiş gibi döker; buluşlar gelir, savaş başlar, çığ düşer, hastalık gelir, dolunay yükselir, barış ihtimali hep vardır, ki hep ihtimal olarak kalır., umut yıkılır,uzay denenir, ay tutulur,güneş tutulur, yıldızlar kuyruklanıp da kayar, binalar yükselir, doğum olur, ölüm olur ,büyüyen büyür,büyümeyen eşyada gizlenir.Babamın bana eşlik eden kalbi bileğimde atıyordu..."
Sayfa 128 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Ne güzel yerdi bu Bandırma, anasını bellediler şimdi. Ağaçlar vardı sahilde, az oturmadık altlarında. Sovyet anıt mezarları gibi olmuş şimdi kordonboyu meydan. Her yer taş, betoner. Herkes böyle patır patır ölüp giderken hiçbir şey eskiden olduğu gibi kalmıyordu elbette. İnsanlar yapıyordu bu şeyleri, şehirleri, binaları, meydanları ve sonra ölüyorlardı.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
344 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.