Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.
Yattıktan sonra Erim'e dönüp
"Evlenelim mi biz ?" de dedim vallahi.
(...)
Ne dedi peki damat adayı?
Ne desin Behiye? "Kızım manyak mısın bi yattık diye" dedi.
Göklerde Ay parlayınca Bülbül, Gül Ağacı'na doğru uçtu ve bağrını dikene yasladı. Gece boyu bağrı oraya yaslı olarak şakıdı ve buz renkli billur Ay eğilip ona kulak verdi. Bülbül gece boyu şakıdı ve diken bağrına battıkça battı, can suyu ondan akıp gitti.
Rukiye'nin saçları dağınık,
Yanakları boyasız,
Kanı çekilmiş dudaklarının.
Kıvranıyor muşamba masada,
Bu sancı, başka sancıdır,
Bu çığlık, başka çığlık.
Candan can ayrıldı işte,
Verdi dördüncü meyvasını Rukiye.
Belki bir tütün işçisi kazandı Beşiktaş,
Belki bir yosmacık daha, Beyoğlu.
Kim sevmez ki yavrusunu,
Kuşa bak, kurda bak,
Nasıl sevmesin Rukiye.
“Filmin kahramanının sevgilisini kurtarmak için ölüme gitmesiydi hepimizi ağlatan. Bizimki böyle aşkların modasının geçmiş sayıldığı bir dönemde dünyaya gelmiş olmanın ağıtıydı.”