Kişinin, ruhu çocuk kalan bir insanın yanında sıkılması mümkün değildir. Böyle biri, yüreği çocuk kaldığı ve çocuk ruhlu bir yapıya sahip olduğu için moralinizin bozuk olduğu sırada sizi güldürmenin bir yolunu bulur. Onunlayken kendinizi hayatın akışına bırakırsınız. Onun için klişe güzellik anlayışı önemli değildir. Mutlu olabilmek ve edebilmek için meşru olan her şekle girilebilir. "Başkaları ne der?" kaygısı da gütmez. Sadece sevdiklerinin düşüncesine önem verir. Onları mutlu etmek kolaydır. Küçük şeylerle mutlu olabilirler. Mutlu oldukları zaman da neşelerini gözlerindeki parıltıdan görebilirsiniz. Sevdiklerinin arkasından giderler, onları yarı yolda bırakmazlar. Çünkü sevdikleri insanı kaybetmek istemezler. Değer verdikleri insanlardan az da olsa ilgi beklerler. Sevildiklerinden emin olmak isterler. Çünkü aile bağları kuvvetlidir.
“Etrüsklerde aile bağları kuvvetli ve aile hayatı önemli idi. Birçok Etrüsk mezarında bulunmuş karı-koca heykelleri ve bunlardaki yüz ifadeleri, esler arasındaki karşılıklı şefkati göstermesi bakımından, bunun delili sayılmaktadır. Etrüsklerde aile hayatı, aile dışında da devam ederdi. Çünkü Etrüsk kadını her yere kocası ile birlikte gider ve onun meslekî meşguliyetleri dışında hayatına iştirak ederdi. Kendilerinde harem-selâmlık hayatı mevcut olduğu için, Yunanlılar ve Latinler buna pek şaşardı.”
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz.
Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
Etrüsklerde aile bağları kuvvetli ve aile hayatı önemli idi. Birçok Etrüsk mezarında bulunmuş karı-koca heykelleri ve bunlardaki yüz ifadeleri, esler arasındaki karşılıklı şefkati göstermesi bakımından, bunun delili sayılmaktadır. Etrüsklerde aile hayatı, aile dışında da devam ederdi. Çünkü Etrüsk kadını her yere kocası ile birlikte gider ve onun meslekî meşguliyetleri dışında hayatına iştirak ederdi. Kendilerinde harem-selâmlık hayatı mevcut olduğu için, Yunanlılar ve Latinler buna pek şaşardı.
Günümüzde insanların birbirlerine olan sevgilerinin azaldığından bahsediyorsak, bunu arttırmanın yolunun mutluluğun iki önemli ayağını canlandırmak olduğunu bilmeliyiz: Bunlardan birincisi, güçlü aile bağları diğeri de arkadaşlıktır.
Batıcıların faaliyetlerinin en dikkat çeken yönü İslam’ı modernliğin ürettiği kavramlarla yeniden tanımlayıp beşerileştirmek, dinin alanını tekrar belirlemek, böylece içi boşaltılmış, hayatla bağları koparılmış, Hristiyanlığa benzer, her şeyiyle tartışılabilir bir din oluşturmaktır. Bazı ilahiyatçıların, modernitenin meydan okuması karşısında
Geçmişin uzun süreli az sayıda arkadaşlığının yerini, gelecekte kısa süreli çok arkadaşlık kavramı alacaktır. İnsanlar arası ilişkiler daha geçici bir nitelik kazanacak, berber, garson, tamirci gibi insanlarla kurulan ‘modüler ilişki’ tipi hayatımızda önemli bir yer alacaktır. Günümüzde insan ilişkilerinin oluşma ve unutulma temposu hızlanacaktır. Sosyal statüsü yüksek olanlar ile daha zengin insanlarda bu durum daha belirgin olacaktır. Zira yoksulların dayanışma ihtiyacı, insan ilişkilerini biraz daha sıkı tutmalarını gerektirmektedir. Komşuluk, hemşerilik, vatandaşlık ilişkilerinin yerini; şirket, meslek, arkadaşlık bağları alacaktır. (Burada vatandaşlık ilişkisinin önemini kaybedeceği düşüncesinin küresel bir dayatma ve propaganda olduğuna dikkat çekmek isterim. Çekirdek aile parçalanacak, çocuk yapmaktan vazgeçilecek, giderek ‘solo yaşam’ olarak ifade edilen yaşam tarzı yaygınlaşacaktır…”
Bütün dikkatleri Kırım, Müslümanlar, Türkler ve bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan topraklar çekmekte ve Rusya’nın bu bölgelerdeki faaliyetleri yakından takip edilmekteydi.
Bununla birlikte Türk asıllı kavimlerle olan akrabalık ve benzerlik, sadece Türkçe konuşan milletle sınırlanmamıştı. Türkler kendilerini, Asya ve
Mahmud Bey sorunu barışçıl bir şekilde çözmek için
gönderilmiş, fakat Eşref hapishanenin boşaltılmasını emretmişti.
Dolayısıyla İsmet, Eşref ’in Ankara’ya çağrılmasını tavsiye
etti. İlginç bir şekilde, Eşref ’in yazıları arasında kendisinin
Ankara’da Mustafa Kemal’le gecenin ilerleyen saatlerinde yaptığı,
Adapazarı’na nasıl yaklaşması
Osmanlı sonrası dönemde, milliyetçi kalıba uymayan birçok
yaşam, tarihçiler için hem bir meydan okuma hem de bir fırsat
teşkil etmektedir. Osmanlı ülkesinin merkezinde yaşayan çok
sayıda kişi muhtelif nedenlerden ötürü, kâh istemli kâh istemsiz
biçimde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadı. Bazıları siyasi,
dinî ve kültürel gelişmeler
Çinlilerin güçlü aile bağları yüzyıllar boyunca onları olası kitle
hareketlerinin çağrısına karşı bağışık kılmıştır. “Bir Avrupalının vatanı için
ölmesine bazı Çinlilerin aklı pek yatmaz, çünkü Çinlilere göre bir insanın
ölmesi için, ailesinin bu ölümden direkt bir çıkarı olmalıdır. Buna karşılık, bir
Çinlinin, ailesine ödenen para karşılığında bir idam mahkûmunun yerine
kendini astırmasına hem aklı yatar hem de bununla övünür.”
Açıkça görülmektedir ki, aldatıcı bir kitle hareketinin önemli sayıda
taraftar toplayabilmesi için mevcut grup bağlarını yıkması gerekmektedir.
Vergi kayıtlarını çabucak denetleyip kural ihlali ve vergi kaçırma tespit ettiklerini söylediler. Üst düzey devlet adamlarından bazılarını hemen toplayıp, yargılamadan idam ettiler. Büyük Moğol aileleriyle güçlü bağları olan devlet adamları bundan kaçabildiler. Ünlü Çinli komutan Şı Tien-dzığ, kendi becerisi veya güçlü bağlantıları sayesinde