Kaç hayat tanırsın bir kitapta?
Kaç yolculuğa çıkarsın?
Ve kaçından sağ çıkabilirsin bu yolculukların?
Yaralar vardır, kabuk bağlar. Kurcalamadığın zaman kanamaz. Ama bir gün bir bakmışsın, deşilmiş yaran. Hiç olmadığı gibi, hiç olmayacak bir zaman.
"Sana hangi derdimle ağlayayım bilmem ki," diyordu
Yazar, hukukçu ve gazeteci olan Eric Berkowitz bu kitabında cinselliğin sınırlanışını kayıtlı tarihten yirminci yüzyıla kadar, günümüze ulaşmış davaların belgeleriyle din, sosyal statü, coğrafi etkiler ve bunun gibi faktörler çerçevesinde tarihsel olarak ele almış. Kitabın dili oldukça sade. Yazarın gazeteci olmasının bunda büyük etkisi olduğunu
“ Depremtehlikesi , milligüvenliksorunudur “
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy
Halimiz de tıpkı görselde gördüğünüz gibi kıpkırmızı fay hatları gibi…
Sevgili okurlar, bildiğiniz üzere depreme karşı alınacak önlemler, siyaset üstü olması gereken, yani tamamen
Türk edebiyatında okuduğum en bilinçlice yazılmış romanlardan biri Kıskanmak. Yazar, kitaptaki tüm ögeleri ince ince işleyerek kullanmış, adeta sözcükleri ilmek ilmek örmüş ve gerek kurgu gerekse biçimsel açıdan harika bir eser ortaya çıkarmış.
Roman antikarakter olarak tanımlayabileceğimiz "kıskanç" bir kız kardeşin ağabeyinin
Kumdan Yürek”e gözüm ilişiyordu. İlk zamanlar ne yazarı ne de kitabını tanıyordum. "Kumdan Yürek"i her gördüğümde onunla ve yazarıyla ilgili inceleme ve alıntılar
Öğretmenler, anneler, babalar için önemli bir kaynak diye düşünüyorum. Çünkü artık bir çocuğu yetiştirirken arkamızda koca bir köy yok. Gelenekten koptuğumuz, yeni olanı yakalamada güçlük çektiğimiz bu zamanda kitaplar en iyi rehberimiz.
"Nasıl başaracağını öğrenmek en zekice başarıdır!" (s.13)
Kişisel başarı öykülerimizin
Son dönem Norveç edebiyatının yükselişi tüm edebiyatseverlerin malumu. Miras romanı bu çıtayı daha da yukarıya taşıyor bana göre. Norveç yazarlar bireyin iç dünyasını, travmalarını ve ilginç fikirleriyle yaşam içinde nasıl bir yalnızlığa sürüklendiklerini anlatmada oldukça başarılılar. Ve en önemlisi onları okuduğumuzda ciddi anlamda edebiyattan
"Neden kendimize yetmiyoruz, biliyor musun? Çünkü doğduğundan beri hep senden daha büyük bir şeye ait olman gerektiğini söylediler. Doğuyorsun, otomatikman bir ailenin parçası oluyorsun. yetmiyor, bir okulun, bir arkadaş grubunun, bir şirketin, bir dinin, bir takımın, bir politik görüşün, hatta bir sanat dalının... Ve onların ne kadar ulvi
Değirmenci ailesinin mutfağı evde devam eden bir yaşam olduğuna dair tek kanıttı. Fevzi bey, her sabah olduğu gibi, elindeki gazeteye dalmış, okuduğu sayfayı resmi ilanlarına kadar hatmettikten sonra onun yaşındaki insanlara has çevik bir el hareketiyle arka sayfaya geçmiş ve kahvaltı sonrası yaktığı ilk sigarasını yine küllükte unutmuştu. Şükran
"Anne, erken boşalıyorum!" Öfkeyle yüzüne bakmadan dedim ki:
"Benim alanım değil!" Bildiğim kadar bütün erkek çocuklarda, hatta bazı yetişkinlerde de bu sorun var. Elbette ben bu kadarını bilebilirim!
Ona nasıl öneride bulunacağımı bilemedim... sonra ...
geceleri uykuya daldığımda çok işe yarar bir formül keşfettim: