Thomas Hobbes).
İnsanlık tarihinin sayfaları, insanın insana yaptığı akla hayale gelmedik kötülüklerin sebep olduğu çok büyük acı, ıstırap ve gözyaşlarıyla dolu. Çevirdiğiniz her bir sayfada öyle insan hikâyeleriyle karşılaşıyorsunuz ki “Bir insan bir insana bunu nasıl yapabilir?” demekten bir türlü kendinizi alamıyorsunuz.
Şuraya bir Finnegan çiziyoruz, durmuş kalbi pıt pıt atmaya başlayan.:)
Sonra mı? Sonra onu tutabilene aşk olsun. Kitabın sonuna kadar peşinden sürüklüyor sizi. Bütün duyularınıza hücum ettiğini düşünün mesela.
Hatta şöyle anlatayım ;
Karma karışık bir rüya görseniz, kimlikleriniz birbirine karışsa..
Yok yok, Adem'in cennetten düşüşü gibi,
Yarım kalmış bir hayal..
Evlilikle taclandırılacak güzel bir birliktelik, ama ölümün beklenmedik soğuk yüzü
Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgi.
Burak ve Sümeyra nin, aynı mahallede birbirlerinden habersiz yaşamları, kaderin onları Almanya'da bir araya getirip, güzel bir birlikteliğin başlangıcı
Evliliğe atılan ilk adım, sonrasında sinsice gelen dermanı olmayan bir hastalık beraberinde istemeden olan erken ve aci ayrilik ...
Bu ilişkiye ' ölüm ' le veda eden Sümeyra,
Ardında kalan Burak'ın bu aşkı hayalinde yaşatması..
Öyle bir yaşatma ki,
Gezdiği her şehirde, her sokakta adım adım Sumeyrayi hatırlaması, o aşkı o sevgiyi en saf en masum şekilde anlatması
Beni derinden etkileyen bir okumaydi,
Yazar kimi sayfalarda ölümü öyle vurgu ile ifade etmiş ki, etkilenmemek, sözcükler arasında kaybolmamak mümkün değil..
Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgi, sevdiklerinizin bir anda aramızdan ayrılışı, bu zamansız ayrılığı hazmedebilme sürecimiz, heran aklımızda bulundurmasakta ' ölüm ' denen gerçeğin var olması, soğuk varlığı, insanı alt üst eden gerçeği ile yuzlestiriyor sizi..
Altı çizili cümleleri ile derin manalarin, anlamlı, düşündürücü akla mantığa yatmayan gerçekliği ..
Bir aşk hikayesi ve beraberinde yarım kalmış bir hayalin öyküsü ..
Sibirya denince kaçınılmaz şekilde akıllara ilk olarak ne gelir? Meşhur soğuklarıyla ünlü bir bölge. Bitti. Bu kadar. Sibirya konusunda bilgili bünyelerin bile ilk düşünecekleri şey 'soğuk' olacaktır. Oysa akıllara ilk gelmesi gereken, Sibirya'nın, soğukları ve buzları arasından dünya edebiyat tarihine doğan güneşin doğuşuna, istemeden ve dolaylı
Karıma
Rüyalarında geleceğim bazen
beklenmedik bir konuk gibi uzaktan.
Sokakta bırakma beni
kapıyı sürgüleme üstümden.
Usulca gideceğim. Oturacağım ses çıkarmadan,
gözlerimi dikeceğim seni görmek için karanlıkta.
Sana bakmaya doyunca
bir öpücük konduracak ve çıkıp gideceğim.
Kavga amansız ve katı.
Kavga , dedikleri gibi destansı.
Ben düştüm. Yerimi başkası alacak ... o kadar.
Burda. bir kişinin lafı mı olur?
Kurşuna diziliş, dizildikten s onra kurtlar.
O kadar yalın ve akla yatkın.
Ama birlikte olacağız fı rtınada,
halkım, çünkü sevdik seni.
23 Temmuz 1 9 42
saat , 14.00
Öncelikle bir konuda herkesle anlaşalım. Bu soruların incelemesini 15 güne yakın bir sürede anca yazdım. Sonu nerede bu yazının, diyerek kontrol edilmeden önce, bu sitedeki en uzun inceleme bu olmuştur, diyebilirim. Kimseden bu Evren incelemesini komple okumasını beklemiyorum. Bu incelemenin %10'una sahip incelemeler bile genelde burada uzun
Okuduğunuza fazlasıyla değecek bir kitap. Almanların başarılı bir askerin ailesi ile birlikte yahudi kampına görev olarak gönderilmesi.Ve adamın asıl görevi yahudi kampındakileri diri diri yakmak için emir verip komuta etmek.Karısının bu gizli görevden haberi yoktur. Konunun başkahramanı bronu.Ailenin küçük oğlu, gittiği yerde yalnız kaldığı için kendisine arkadaş arar.Arka bahçeden gizli geçit bulup kampın olduğu yere ulaşır ve orda kendisine çitlerin arkasında bir arkadaş edinir. Hergün oraya gidip gizlice bişeyler götürüp arkadaşı ile vakit geçirir.Evin hanımı bu kötü yanık kokusunun nedenini öğrenir ve çocuklarının böyle bir yerde dönemlerini geçirmesini istemez.Eşiyle kavgalar sonucunda başka yere taşınmaya karar verir. Hazırlıklar başlar, bronu ise arkadaşına veda etmek işin yine fırsat bulup kaçar ve arkadaşının babası kayboşmuştur.(yakılmıştır.)Gizlice çizgili pijamaları giyip arkadaşıyla babasını kamp içinde aramaya çıkarlar.Yazarın son vuruşaları burda ortaya çıkıyor zaten. Bir baba kendi oğlunun sonunu nasıl getirebilir? Çocuk akla ile aramaya çıkarken sıra kendilerine nasıl gelebilir, bunu bilemezlerdi. Kazana girme sırası onlara gelmiştir.Çok içten ve acıklı olan bir hikâye. Bunun başlamasının sebebi ise yahudilerin Almanların tüm parasını alıp ve onların aç bırakılmasıyla başlamıştır. Kitapla alakası olmayan bir bilgi, bunu başka yerde okumuştum. Nazilerin başı Adolf Hitler bir yahudinin babaannesine tecavüz etmesiyle bu kadar kinlenmiştir. Belki de onun genleri de taşıyor. Okuduğunuzda beğeneceğiniz bir kitap keyifli okumalar…
"Bugün deliler ülkesinde geri kalan az sayıdaki akıllının aklın artık hiçbir hükmünün kalmadığını gördükleri için ülke insanlarını vaktiyle akıllarından etmiş olan akılsızlık suyunu kendi elleriyle içerek akla veda etmek zorunda kaldıkları gündür."
Leylâ ki, muradıydı muradı muhâl oldu
Bimurad gitti Mecnûn âşığa misâl oldu...
Aşk, diyordu, kokuya benzer. Duyarsın ama anlatamazsın...Ki ne zaman anlatmak için çıksa ses ağızdan, kırık çarpık birkaç kelimeden ibaret kalıyordu da tarif demeye yakışmıyordu bir türlü . Bir ah olup kalıyordu. Uzadıkça ah, aşk oluyordu...
Aşk deyince akla en çok
Zaman ilginç bir şekilde yüksekliğe bağlı olarak değişirmiş. Deniz kenarında yaşayan kimse dağ köyünde yaşayana kıyasla daha dinç olurmuş mesela. Çünkü deniz kıyısındaki zaman tepedekinden daha yavaş akarmış. Dünyanın merkezine yakınlıkla ilgili bu formül. Dibe ne kadar yakın, zaman o denli tembel. Bundan ötürüdür ki utancımdan yerin dibine
herkese merhaba,
içim buruk biraz incelemeyi yazarken... çünkü bitmesin diye elimden geleni fazlasıyla yaptım. beni tanıyorsanız
Oğuz Atay 'a olan sevgimi bilirsiniz.
oğuz atay, 1997 yılında UNESCO tarafından 20. yüzyıl Türk edebiyatının en seçkin eseri olarak kabul edilen
Tutunamayanlar romanının yazarı, Türk edebiyatında postmodern metin denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan, roman, oyun, öykü yazarı, mühendis ve öğretim üyesidir.
oğuz atay, aynı
Tutunamayanlar kitabındaki selim gibi okuduğu bölümü babası istediği için seçmiştir.
Tehlikeli Oyunlar kitabında ise hikmet benol romanın ana kahramanıdır. eşi sevgi'den yeni boşanmış ve yalnız kalmış bir insandır. boşandıktan sonra bir gecekonduya yerleşir. gecekonduya yerleşmesinin amacı, eski hayat standartlarını terk ederek kendi kimliğini bulma çabasıdır. hikmet’in bu kimlik arayışı yolculuğunda iki adet misafiri vardır. bunlar komşuları albay hüsamettin tambay ve dul kadın nurhayat hanım’dır.
hikmet toplumdaki karmaşayı çözmek için "oyun" yoluna giriyor.
oyun yazan ve hayatı bir oyunmuşcasına algılamaya çalışırken kendisiyle de yüzleşmektedir.
keyifli okumalar dilerim... zira ben gözyaşlarıyla veda ettim, hâlâ gözlerim dolu dolu.
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce İslam Düşünce Okumaları üzerine 1.Etkinliğimizi düzenledik.
Yapılan istişareler sonunda bu bağlamda 2.etkinliğimizi de düzenlemeye kara verdik:))
Amacımız;
1-Bir düşünürün kitabı belirlenip belli bir zaman diliminde okunması,
2-Veya kimde hangi düşünürlerin kitapları varsa onların