Suriyeliler ve Afganlar konusunda artık bir yazı yazmak bence farz oldu sanırım.Bugün Ankara Altındağ Önder mahallesinde bir Türk genci 18 yaşında öldürüldü.Adı Emirhan Yalçın.Yaşı henüz 18.Ali Yasin Güler ise ağır yaralı. Konunun detayını pek tabi daha bilmiyoruz.Araştırılır ve öğrenilir pek yakın zamanda.Ama şunu biliyoruz bu olayın bugün
1944 senesinde Çumra tren istasyonunda iki yoksul, üstü başı yırtık köy çocuğu beklemektedir. Yanlarına bir adam gelir ve çocuklara nereye gittiklerini sorar. On yaşındaki Kemal “Konya’ya! Valiyle görüşmeye!” der.
Adam alaycı bir şekilde güler “Sizi valiyle görüştürmezler be evladım, paranıza yazık, boşa gitmeyin!” diye karşılık verir.
Kemal
Ateistin kutsal kitabı mı olur kardeş? Kitapsız değil mi bunlar yahu? Dur biraz başa saralım.
"Bütün çocuklar ateisttir, tanrı fikri onlarda yoktur."
// Baron D'Holbach
Kitapta geçen bu alıntı ile başlayalım. Okula başlar başlamaz aynı sene yaz tatilinde, çoğu çocuk gibi camiye Kuran kursuna gönderildim. Küçükken de Allah ismi hep
Ve, bitti.
Birkaç gündür bu kitapla yaşıyordum.
Bu kitabı okuyor, bu kitaba dair yapılmış filmi izliyor, gece gözlerimi kapayınca bu kitabı düşünüyordum. Şimdi ayrılık vakti. Yaşam içinde bir yaşamın daha sonuna geldik.
Bir köy: Adının ne önemi var köyü.
Bir aile: Kim olduklarının ne önemi var ailesi.
Düşmanlar: Kim olduklarının ne fark edeceği
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 40. kitap oldu. Öncelikle gerek bu sitede gerekse başka yerlerde Dünya'ya Düşen Adam ile ilgili olumsuz yorumlar yapıldığını gördüm. Bunun temel sebebi kitabın okurlar tarafından anlaşılamamış olması. Fakat kitabın anlaşılamamış olmasının sebebi, tabii ki yazarın beceriksizliği değil, tamamıyla
Romanlar dinlendiği yerdir okurun. Dinlenme dediysek keyif çatma manasında değil. Dünyanın yükünü bir kenara bırakıp uzaklaşma, içine çekilme, rahatsız olduğumuz ne varsa mola verme anlamında kullanıyoruz bu dinlenmeyi. Yeni bir sayfa açmak, önem verdiğimiz bir yazarın dünyasına tanıklık etmek, biraz da onun gözünden bakmak, onun gözüne bakmak.
Bilmiyorum, bazen hayretler içerisinde kalıyorum elime gelen kitabın o an ‘’okumazsam olmaz’’ hissine kapılma durumuna.. Hüzünle dolu dünyamda, insanlarla konuşmak istemeyiş zamanımda kapı aralığından sessizce girip yanımda olmak isteyişi gibi oldu bu kitap benim için. Sevgili dost yanındayım, şimdi seninle manevi lezzete doğru uçacağız hazır
Ege topraklarını mesken tutmuş bir gürgenin hikâyesi bu. Doğa yeşili maviyi birbirine kenetlenmiş; köknarı, ladini, ardıcı, kestanesi, çamı, kuşu, börtüsü böceğiyle bu kenetlenmeye el verdirmiş, etrafa saçılan saf ve mis kokularla taşı toprağı dansa kaldırmış, üstüne bu resitale bakana sevdiğine baktığını anımsatmış, dinleyenin kulağını bayram
1. Adıyaman Süleyman: Okul Uygulama Bahçeleri • Kendi Yayını 4. Bası 1963
2. Ağanoğlu Halit: Köy Enstitüleri Yolunda • İstanbul, 1949-A Sait Basımevi
3. Akalın Bedri: Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi Klavuzu • İstanbul, 1945-Milli Eğitim Basımevi
4. Akın Galip: Tonguç'un Kır Çiçekleri • Güldikeni Yayınları -
Bu Hayatta bir Anam var, bir diğeri Zübeyde Hanımdır!
Bu Hayatta bir Babam var, bir diğeri Ali Rıza Efendi’dir!
Bu Hayatta bir tek ATATÜRK’üm var!
O da; Başkomutan!
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu,
Anafartalar Kumandanı! Gazi! Mareşal! Başbuğ!
Mustafa Kemal ATATÜRK’tür….!!!
1908’de ki Mustafa Kemal düşmanları kim ise; 1915’te ki de onlardır.