Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
31 Mart Ayaklanması
Sonuçta, İttihat ve Terakki iktidara güçlü biçimde sahip olurken Osmanlı Ordusu'nda Almanlar çeşitli adlarla ve görevlerle söz sahibi oldular.
Sayfa 164Kitabı okudu
Almanlar boşuna dememiş "cumartesi günleri Türkler ve eşekler çalışır pazar günleri sadece Türkler çalışır"
Reklam
Karşısına dikilmek için dizginlerini gevşettiğiniz kötülüğün büyüklüğünü görmezden gelemezsiniz; biz Almanlar par excellence (her şeyden önce) fizikötesi bir insan soyuyuz- Führer’in işaret ettiği yeni insan tipi iyinin ve kötünün ötesinde duruyor. Ama o insanın kendini kusursuzlaştırabilmesi için bizim geriye dönüp kurtlaşmamız gerekiyor, yani kötülük uzmanı olmalıyız ki kötülük ayrımlarını ortadan silebilelim. Ancak ondan sonra Nietzsche ve Wagner’in öngördüğü yeni insan ortaya çıkacaktır. Bu yeni görüşün ufkunun genişliğinin farkında değilsiniz. Dünyamızın temel taşı artık altın değil, kan olacak- yani bir ırkın gücünün belgesi.
Sayfa 283 - CanKitabı okudu
Ben Galileo'nun ölümünden tam olarak üç yüz yıl sonra, 8 Ocak 1942'de doğdum. Ancak tahminimce o gün iki yüz bin başka bebek de doğdu. Onlardan herhangi birinin daha sonraları astronomiyle ilgilenip ilgilenmediğini bilmiyorum. Ailem Londra'da oturuyordu, ama ben Oxford'da doğdum. Bunun nedeni, Oxford'un İkinci Dünya Savaşı sırasında doğmak için iyi bir yer olmasıdır. Almanlar İngiltere'nin Heidelberg ve Göttingen'i bombalamaması karşılığında, Oxford ve Cambridge'i bombalamayacakları konusunda bir anlaşma yapmışlardı. Ne yazık ki, bu tür uygarca düzenlemeler daha fazla şehri kapsayacak şekilde genişletilememiştir.
Sayfa 11 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Örneğin Kopernik80 ile ilgili, bunlar hesaplama için kolay da olsalar, çok önemli oldukları halde, doğal akıl alanında ne güvenilirler, ne de uygun. 80 Kendi kimliğinde “Kopernik" diye yazılı, yoksa Copernic ya da Kopernicus, Copemicus değil. Ayrıca bu bilginin hangi ulustan olduğu konusunda da tartışma var. örneğin Almanlar onu kendilerinden saymak istiyorlar. Oysa ailesi PolonyalI, kimliğinde PolonyalI yazılı ve kendini Polonyalı diye tanıtıyor. "Copemicus" Latinçeleştirilmiş bir ad. (ç.n.)
çünkü Almanlar, Yahudi çocukları öldürmeyi, tarihsel bir gereklilik bellemişlerdi
Reklam
·
Puan vermedi
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
Yazar, 1939-45 yılları arasında ikinci dünya savaşının yarattığı harabe ortamında , aynı coğrafyada Almanların kendinden olmayan Yahudileri kendince uyguladıkları politikalarla gerek fiziksel gerekse de psikolojik olarak onlara zulmetme , onları katliama sürükleyerek insanın geldiği vahşet noktasına dikkat çekmeye , Almanlar tarafından insan olmanın ölçütünün merhamet sevgi insanlık , hoşgörü gibi manevi değerlere sahip kavramların yok edilmeye çalışılması gözler önüne serilmiştir. Yahudi düşmanlığı bir yana söz konusu nefret söylemleriyle bir etnik grubu dışlamak onları kötülüğe maruz bırakmak,insanın kendini vahşet dolu bir tablonun ressamı olduğunu göstermiştir. Yıllar boyunca hayatta kalma mücadelesi veren baş kahramanın yıkık dökük radyo binasında Chopin’in efsane eserine can vermesi , İnsanların insanlığa davet edilmesine dikkat çekmektedir. Hüznün , acının insanın insana barbarca olan kötülükleri karşısında Barış ve kardeşlik , savaşın kötü bir durum olduğunu bilmeyen bir toplumun ötekileştirdiği bir topluma
Piyanist
Piyanist
canice yaklaşımını kitabı okuyunca her satırda duygu seline kapıldığınızı göreceksiniz . Mutlaka okunması gereken efsane kitaplardan biri..
Piyanist
PiyanistWladyslaw Szpilman · Everest Yayınları · 2003929 okunma
türkiye’yi bilmek
Okulda Türk öğretmenlerle Alman öğretmenlerin arası hiç de iyi değildi ; çünkü iyi olması için hiçbir neden yok, tersine, kötü olması için de pekçok neden vardı. Aralarının açık olmasının başlıca nedeni, Almanlar da Türkler de aynı okulda öğretmenlik yapıyorlarken, Alman öğretmenler, Türk öğretmenlerin aldığı aylığın iki katından daha çok aylık alıyorlardı. Bu ne haksızlıktı! Haksızlık sanılan bu işlemin nedeni, Türk öğretmenlerin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin memurları olmalarıydı. Oysa Alman öğretmenler böyle bir onurdan yoksundular. Onlar yabancıydılar ve sözleşmeli olarak ücretli çalışıyorlardı. Alman öğretmenler, okulun Türk müdüründen bile çok para alıyorlardı. Elbet bu durum da aralarında bir tedirginlik yaratıyordu.
Yazmış olduğum kısa bir tarih usulü risalesi.
Dünya,4,54milyar yıl önce var oldu. Yavaş yavaş teşekkül etti ve bazı havadis peyda oldu. Zamanla hücreler ve mikroplar,denizlerde ya da cümle suda, zahir oldu. Bitkiler ve hayvanat zahir oldu. Bu dünya da nice mahlukât-î muhtelif ,zehâb eyledi. Sonra, insan geldi. Bu topraklara insanlar gelmeden evvel, cihan sessiz ve müreffeh idi. Mahlûkât,
Çox məntiqli , çox realist.
Keşmir sorununda bir şey yapamayız; Sünniler ile Şiiler, Tamiller ile Sinhaliler27 arasındaki kavgayı pek anlamıyoruz; Angola’nın ne olacağına öncelikle Angolalılar karar vermelidir. Ve birbirine düşmüş Boşnakların arasını bulmadan önce kendi ülkemizdeki iç savaşı sona erdirmeliyiz. Almanlar için şu geçerli olmalıdır: önceliğimiz Somali değil, Hoyerswerda ve Rostock, Mölln ve Solingen’dir. Elimizdeki olanaklar bunun için yeterlidir, bunu herkesten bekleyebiliriz, bundan hepimiz sorumluyuz. Fakat ille Alman olarak gerekmiyor. Ve Hic Rhodus, hic salta! First things first’ün28 ne anlama geldiğini bilmek için de İngilizce ya da Latince bilmek gerekmiyor. Her yerde, herkesin kapısının önünde yangın var.
Reklam
Fosfor bombaları kenti bir ateş denizine dönüştürürken bodrumda oturan “masum sivil halkta” tuhaf bir değişim olmuştu. Çünkü, daha önceleri, ne yapmak istediğini onlardan gizlemeyen Führer’in21 konuşmasını her dinlediklerinde gözlerinin nasıl parladığını biliyorum: “daha önce hiç görülmemiş devasa bir boğuşma”, ölümüne bir kavga başlatırken ve birkaç yıl önce sinagoglar yanarken orada dikilip izlediklerini biliyorum. Onların coşkulu onayı olmasaydı, Naziler iktidara hiç gelemezdi. Bunun yalnızca Almanlar için geçerli olduğunu söyleyen herkese ahmak derim. Bill Buford’un sözünü ettiği o “her şeye işleyen enerji”, o “sevinç”, o “esrime” olmasa, ne kapımızın önündeki moleküler iç savaş ne de sınırlarımızın ötesindeki cehennem patlak verirdi.
Hüseyin Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur'a bıraktığı vasiyeti (1942)
“Yağmur Oğlum! Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol. Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Rumenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içeri(de)ki düşmanlarımızdır. Bu kadar düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun!”
Marino Zorsi’nin belirttiği gibi Venedik, İstanbul’un fethedilmesinin ve 1527 yılında Roma’nın Almanlar tarafından işgal edilmesinin ardından aslında yeni Roma rolünü de üstlenmiş olmaktaydı.
Sayfa 58 - İBB Kütüphane ve Müzeler MüdürlüğüKitabı okudu
Almanlar, bizim seyirciye hiç benzemez. Bizim seyirci düşene acır, Alman seyirci düşene kızar. Bizim seyirci dayak yiyenden yana olur, Alman seyirci dayak atandan yanadır, «Madem kuvvetsiz, elbet dayak yiyecek» der. Bizim seyirci ye-jilene acır, Alman seyirci, babasının oğlu olsa, neden yenildi, diye kızar. Alman hep yenenden yana, «Mademki yendi hakkıdır, hakkı olan yensin» der Bizimkisi, kuvvetli nasıl olsa her zaman yener, bir de zayıf yensin diye Allaha dua eder... Kendi başına çok gelmiştir de bilir bizim zavallı seyircimiz yenilmenin acısını...»
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.