Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum. - Tanrı mı efendim? Hangi Tanrı? - O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki? - Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var? - Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan. - Adalet mi efendim? Hangi adalet? - Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette
Şüphesiz
Bir insanı kaybetmek istiyorsan(...)onu çok ama çok sevmen gerekiyor. İşte o zaman kendiliğinden gider zaten.
Reklam
Hiç şaşmaz..
"Bir insanı kaybetmek istiyorsan, onu çok ama çok sevmen gerekiyor. İşte o zaman kendiliğinden gider zaten.."
-Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum. -Tanrı mi efendim? Hangi Tanrı? -O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki? -Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var? -Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan. - Adalet mi efendim? Hangi adalet? - Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette
Köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış. Oldukça fakir. Ama kral bile onu kıskanırmış. Beyaz bir atı varmış herkesin dilinde olan. Kral atını alabilmek için koca bir hazine teklif etse de yaşlı adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, bir at değil benim için. O benim kıymetli dostum. İnsan dostunu satar mı hiç?” dermiş hep. Bir sabah bakmışlar ki, atın
Kral çok kötü flüt çalardı, ama bunu kendisine söylemeye kimse cesaret edemezdi, çünkü o Kral'dı. Sadece iki şarkı bilir, hangisini çaldığını kendi de karıştırırdı; ama hiç önemi yoktu, çünkü o ne yapsa, herkes, "Fevkalade! Fevkalade!" diye haykırırdı.
Reklam
Kral Dionysios, Platon'a, iran işi, uzun, damalı ve kokulu bir elbise hediye etmiş. Platon: "Ben erkeğim; kadın elbisesi giymek istemem," diyerek almamış; ama Aristippos almış ve demiş ki: "İnsan ne giyerse giysin, erkekse yine de erkektir..." Yine Dionysios Aristippos'un yüzüne tükürmüş; Aristippos aldırmamış. Dostları bu küçüklüğünü yüzüne vurduğu zaman, onlara: "Ne olur? demiş, "balıkçılar da ufacık bir balığı tutmak için tepeden tırnağa deniz suyu ile ıslanmaya pekâlâ katlanıyorlar." Diogenes lahanalarını yıkarken, yanından geçen Aristippos'a: "Lahana ile yaşamasını bilseydin, bir zalime dalkavukluk etmezdin" demiş; o da ona: "İnsanlar arasında yaşamasını bilseydin, böyle lahana yıkamazdın" diye cevap vermiş. Bakın akıl ayrı ayrı görüşleri insana nasıl kabul ettiriyor: İki kulplu bir çömlek, ister sağından tut, ister solundan.
Bir insanı kaybetmek istiyorsan(...)onu çok ama çok sevmen gerekiyor. İşte o zaman kendiliğinden gider zaten.
Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum. - Tanrı mı efendim? Hangi Tanrı? - O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki? - Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var? - Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan. - Adalet mi efendim? Hangi adalet? - Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette
Bir insanı kaybetmek istiyorsan tıpkı senin gibi, onu çok ama çok sevmek gerekiyor. İşte o zaman kendiliğinden gider zaten...
Reklam
"Lord olmak başka, kral olmak başka." Cebinden bir avuç mısır çıkarıp kuzguna uzattı. "Sen siyah zırhının içinde yaşayıp aynı zırhın içinde ölürken, Robb'u ipeklere, satenlere, kadifelere saracaklar. O bir prensesle evlenip baba olacak ama sen asla evlenmeyeceksin, asla çocuk sahibi olmayacaksın. Robb hükmederken sen hizmet edeceksin. Ona Majesteleri diyecekler, sana kara karga. Ozanlar onun adına şarkılar yazacaklar ama senin bütün kahramanlıkların unutulacak. Bana bütün bunlardan hiç rahatsız olmadığını söyle Jon... ve ben sana yalancı olduğunu söyleyeyim. Gerçeği biliyorum." Jon bir yay kadar gergin halde ayağa kalktı. "Bunlar beni rahatsız ediyor olsa bile ne değişir? Ben bir piçim." "Bir piç olarak ne yapacaksın peki?" "Rahatsız olacağım," dedi Jon. "Ve yeminime sadık kalacağım."
Sayfa 104 - MormontKitabı yarım bıraktı
Kimlik kaybolunca,devletin elden çıkması yakındır.
"Bana ülkenizi nasıl ayakta tutup yaşatabileceğinizi sordunuz yüce kral; sizi temin ederim ki culturanız "bu sefer kelimeyi tpki onun gibi son hecede vurgu yaparak telaffuz etmişti", sağlam olunca, sizi mağlup ve istila edecek başka devletler bile o rmağın suyunu içe içe sizin gibi düşünecek, davranacak ve yaşayacaklardır. Eğer ülkeniz için gelecek hesapları yapmak istiyorsanız gelenek ve culturanıza sahip çıkınız, ta ki öldüğünüz zaman bile adınız yaşasın. Altın ve güç kaybedildiğinde yeniden elde edilebilir; askerler öldüğünde bile yeniden ordu kurulabilir ama cultura kaybedilirse ruh kaybolur ve millet bir daha aynı millet olmaz. işte bu yüzden derim ki, hangi kral halkının cultura ve sanatını yükseltirse devletinin ömrünü uzatmış sayılır. Kim de cultura ve sanata değer vermezse milleti kısa zamanda benliğinden ve kimliğinden uzaklaşır, sığlaşır, parya olmaya, yönetilmeye hazır hâle gelir. Kimlik kaybolunca devletin elden çıkması yakındır; bir toprak, ancak cultura sayesinde vatana dönüşür.'
Sayfa 31 - KapiKitabı okudu
"Deniz onun parlak tahtının ayaklarında bir köle gibi kendinden geçer. Ama ben nasıl ettensem, o kral da yalandandır..."
“Gitme, seni bakan yapacağım “ dedi. “ Ne bakanı? “ “ A... Adalet bakanı! “ “ Ama burada yargılayacak hiç kimse yok ki! “ O halde sen de kendini yargılarsın “ diye yanıtladı kral. “Kendini yargılamak diğer insanları yargılamaktan çok daha zordur. Kendini gerektiği gibi yargılayabilirsen, çok adilsin demektir.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.