“Ne kadar uğraşsak da kaybolmayı beceremediğimiz, kaybolamadığımız anlar vardır. Ve belki de kaybolabildiğimiz anlara zamana özlem duyarız. Bütün sokakların yeni olduğu zamana.”
“Büyükler öldürürken ya da ölürken biz bir köşede resim yapıyorduk.”
Hani çocukken yaşadığınız bir anıyı hatırlarsınız ya gülümseyerek. Sonra fark edersiniz aslında mutlu bir anı olmadığını. İşte öyle hissettiriyor “Eve Dönmenin Yolları”.
Yazarın çocukluk anılarıyla başlıyor ilk sayfalar. Yeni kitabını kaleme alırken kendi hayatından parçalar topluyor, geçmişe dönüyor ve hayatındaki insanlara o yaşlardaki haliyle bakıyor.
Birçok kavramı çocuk bakış açısıyla görmemizi de sağlıyor bu sayede. Deprem, aşk, mutluluk, hüzün, siyasi olaylar, ölüm…
Yetişkin dünyasında yoğun hissedilen şeylerin çocuk dünyasındaki yansımasını görüyoruz.
Çocuklar her şeyi anlıyorlar mı? Görüyorlar, duyuyorlar ama anlamıyorlar mı? Anlamadıkları şeyleri içlerinde nasıl çözüyorlar ? Ya da yetişkin problemleri dediğimiz şey çocukluktan kalan bu çözülemeyen, anlamlandırılmamış anılar mı?
Hiç sıkmayan, akıcı bir anı yolculuğu “Eve Dönmenin Yolları”. Çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin insan hayatının zor oluşunu fark ettiriyor insana. Sadece çocukken farkına varılmıyor bazı şeyler..