Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kötü hissettiğinizde ve kendinizi "aptal", "sahtekâr", "ahmak bir bu- dala", vb. gibi olumsuz bir etiketle tanımlamaya çalıştığınızda gerçek- ten ne demek istediğinizi kendinize sormanız yardımcı olabilir. Bu yıkıcı etiketlerden kurtulmaya başladığınızda, bunların gelişigüzel ve an-amsız olduğunu göreceksiniz. Bunlar, şaşkınlık ve umutsuzluk yarata- rak konuyu bulandırır. Bunlardan kurtulduğunuzda, varolan herhangi bir gerçek sorunu tanımlayabilir ve başedebilirsiniz.
Sayfa 97
Müsrifliğin tek numarası bir aptal gibi davranıp bir aptal gibi hissetmek ama bir de bunun tadını çıkarmak.
Sayfa 162 - İthakiKitabı okuyor
Reklam
Bana kızma ama Nevzatçım, kendini aptal gibi hissetmek, yalnız olmaktan daha iyidir.
Ama zaman zaman herkes iliş­kilerde ara sıra aptal gibi hisseder ve senin böyle hissetmek için herkesinkinden daha geçerli bir sebebin var. Ben, çoğunlukla aptal hissetmemek için çaba sarf ederim. Bazen insanlarla ne şekil­ de iletişim kurmam gerektiğini bilemiyorum.
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
-Kendimi aptal gibi hissediyorum. -Arada aptal hissetmek iyidir.
Reklam
Hiç kötü davranmadığınızı mı iddia ediyorum? Hayır. Bu durum çok aşırı ve gerçekdışı olurdu. Sadece, kendinizi aptal gibi hissetmekle ilgili algınızı çok büyüttüğünüzü ve kendinizi kötü olarak değerlendirmenizi uygunsuz ve gereksiz olduğunu söylüyorum.
Öğrendiğim bir şey varsa o da, özgürlüğün ve bağımsızlığın, başkalarından (genelde toplumdan, ya da erkeklerden) alınamayacağı, sadece, yoğun emekler sonucu içeriden geliştirilebileceğidir. Buna ulaşmak için, kendimizi emniyette hissetmek amacıyla kelepçe gibi kullandığımız her türlü bağımlılıktan vazgeçmek zorundayız. Yine de bu alışveriş o kadar tehlikeli değil. Kendine inanan kadın, yetenekleri dışındaki şeylere ilişkin boş hayallerle kendini aptal yerine koymak zorunda değil. Aynı zamanda, usta ve hazırlıklı olduğu işlerle karşılaşınca geri de çekilmeyecektir. Böyle bir kadın gerçekçidir, ayakları yere basar, kendini sever. Sonunda, başkalarını sevmekte de özgürdür, çünkü kendini sevmektedir. Bütün bunlar, özgürlüğe uyanan kadının bir özelliğidir.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Büyütme ve Küçültme: Düşebileceğiniz diğer bir tuzak ise "büyütme" ve "küçültme"dir. Ben buna "dürbün hilesi" de diyorum; çünkü, etrafınızdakileri ya oransız bir şekilde devleştirir ya da küçültürsünüz. Büyütme genellikle kendi hatalarınıza, korkularımıza ya da kusurlarımıza bakıp çok önemliymiş gibi büyüttüğünüzde olur: "Aman Tanrım! Hata yaptım. Ne korkunç! Ne felaket! Herkese yayılacak bu ve rezil olacağım!" Hatalarımza dürbünün onları kocaman, dev gibi gösteren tarafından bakarsınız. Bu, aynı zamanda "felaketleştirme"dir; çünkü, gündelik olumsuz olayları kabusa çevirirsiniz. Başarılarımza baktığınızda ise tersini yaparsınız; dürbünün her şeyi küçük gösteren, yanlış tarafından bakarsınız. Eğer kusurlarınızı büyütüp iyi taraflarınızı küçümserseniz, kendinizi aşağı hissedeceğiniz kesindir. Ama sorun sizde değil, gözlerinizdeki o aptal lenslerdedir.
Reklam
Aşkın tarifini o gün şöyle yapardım: İnsanın kendisini aptal gibi hissetmekten hoşlanabilmesi. Jülide olsa, şu yanıtı verir: “Senin değil, karşındakinin aptal olup olmadığı önemli olan.” Ertuğrul, sürdürdü: “Aptal gibi hissetmek kime yakışıyorsa o öyle hissetsin. Bazısına yakışır çünkü.” Fırat, noktayı koyardı: “Aptal aptallığında direnirse bilge olurdu. Kimin sözüydü şimdi hatırlayamadım.”
Sayfa 174Kitabı okudu
Büyütme ve Küçültme: Düşebileceğiniz diğer bir tuzak ise "büyütme" ve "küçültme"dir. Ben buna "dürbün hilesi" de diyorum; çünkü, etrafınızdakileri ya oransız bir şekilde devleştirir ya da küçültürsünüz. Büyütme genellikle kendi hatalarınıza, korkularınıza ya da kusurlarınıza bakıp çok önemliymiş gibi büyüttüğünüzde olur: "Aman Tanrım! Hata yaptım. Ne korkunç! Ne felaketi Herkese yayılacak bu ve rezil olacağım!" Hatalarınıza dürbünün onları kocaman, dev gibi gösteren tarafından bakarsınız. Bu, aynı zamanda "felaketleştirme" dir; çünkü, gündelik olumsuz olayları kâbusa çevirirsiniz. Başarılarınıza baktığınızda ise tersini yaparsınız; dürbünün her şeyi küçük gösteren, yanlış tarafından bakarsınız. Eğer kusurlarınızı büyütüp iyi taraflarınızı küçümserseniz, kendinizi aşağı hissedeceğiniz kesindir. Ama sorun sizde değil, gözlerinizdeki o aptal lenslerdedir.
Hep ya da Hiç Düşüncesi. Bu çarpıtma, kişiselözelliklerinizi siyah ya da beyaz gibi uç noktalarda görmeniz demektir. Örneğin, ünlü bir politikacı bana, "Belediye başkanlığı seçimlerini kaybettim. Ben bir hiçim!" demişti. Her zaman 'A' alan bir öğrenci 'B' aldığında "İşe yaramazın tekiyim" sonucuna varır. Hep ya da hiç düşüncesi, mükemmeliyetçiliğin temelini oluşturur. Herhangi bir yanlış ya da hatadan korkarsınız, çünkü, o zaman kendinizi başarısız, beceriksiz, yetersiz ve değersiz hissedersiniz. Olayları bu şekilde değerlendirmek gerçek dışıdır; çünkü hayat çok seyrek olarak "ya öyle ya da böyledir. Örneğin, hiç kimse bütünüyle zeki ya da tamamen aptal değildir. Aynı şekilde, hiç kimse her şeyiyle çekici ya da tamamıyla çirkin değildir. Oturduğunuz odanın yerlerine bakın şimdi. Mükemmel temizlikte mi? Her noktasında kir ve tozlar mı birikmiş? Ya da kısmen mi temiz? Bu evrende "mutlak" yoktur. Eğer yaşantınızı "mutlak"lık sınırlarına doğru zorlarsanız, sürekli bunalımda hissedersiniz; çünkü, algılarınız gerçeklerle örtüşmez. Kendinizi sonsuza kadar övgü almamaya mahkum edersiniz; çünkü, yaptığınız hiçbir şey abartılmış beklentilerinizi karşılayamaz. Bu algısal yanlışlığın teknik adı "kutupsal düşünme"dir. Her şeyi siyah-beyaz olarak görürsünüz ve griler yoktur.
Neden insanlara göre yaşamak zorundayız?
Eric: Bu yüzden kendimi aptal gibi hissedeceğim. David: Diyelim ki kendini aptal gibi hissettin. Bu seni niye üzsün? Eric: Çünkü böyle olduğunda herkes beni hor görecek. David: Diyelim herkes seni hor gördü? Sonra? Eric: Sonra kendimi berbat hissedeceğim. David: Neden? Neden insanlar seni hor gördüğünde kendini berbat hissetmek zorundasın?
Flaubert'in ünlü sözünü hatırlayarak yorumlayabilir miyiz? "Mutlu olmak için aptal olmak gerekir." Zira mutluluk gerçeklikle temas eksikliğinden kaynaklanabileceği gibi, bu eksikliğe yol açabilir de. İstatistiksel olarak mutluluk bir anomalidir. Doğamız gereği sıkıntılı zamanlarda hüzünle merhabalaşırız. "Günaydın hüzün" sadece hoş duyguların peşinden koşarak hayatın bütünlüğünü idrak edemeyiz. Mesele iyi hissetmek değil, tüm duyguları hissetmektir. Aksi halde zor zamanların bizde ortaya çıkaracağı azim ve mücadele gibi erdemlerden mahrum kalırız.
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.