Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasihat insanın hep başka insana verdiği şeydir; bu kıymetli şeyi kimse kendine alıkomaz.
Sayfa 504
nasihat..
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Sayfa 141 - YKYKitabı okudu
Reklam
"...Nil-i mübarek, Dicle ve Fırat gibi ırmaklar... hadiste rivayet ediliyor ki: "O üç nehrin herbirine Cennetten birer katre (damla) her vakit damlıyor ve ondan bereketlidirler." Hem bir rivayette denilmiş ki: "Şu üç nehrin menbaları, cennettendir."(1) Hz. Peygamber (s.a.v.), miraç hadisinde şöyle buyurmuştur: "...
Sayfa 327 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Biri buyurdu: "Allah bir kuldan buğzetti mi, ona üç verir ve ondan üç şey'i meneder: Ona salihlerle arkaday lık etmeyi verir, fakat kendilerinden nasihat kabúl etmeyi meneder. Ona sâlih amelleri verir, fakat amellerde ihlási on dan meneder. Ona hikmeti verir, fakat hikmetteki doğru luğu meneder!..."
Oğuz Han tarafında beyaz sakallı, koyu saçlı, pek akıllı bir ihtiyar vardı. Pek anlayışlı, pek iyi düşünür bir adam idi. Bir bakıcı olan bu adamın ismi Uluğ Türk idi. Bir gün rüyasında, bir Altın Yay ve Üç Gümüş Ok gördü. Bu Altın Yay, doğudan batıya kadar uzanıyor ve bu Üç-Ok, gece tarafına uçuyordu. Uyanınca bunları Oğuz’a bildirdi. Ve bir
Nasihat
Biz bunları “Üç Çivi “olarak tanımlıyoruz.1.nci Çivi ;İslamsız saadet olmaz .Buna “İslam çivisi”diyoruz.2.ci Çivi;Şuursuz Müslüman olmaz .Buna “Şuur Çivisi”diyoruz .3.cü Çivi ;Cihatsız İslam olmaz .Buna “Cihat Çivisi “ diyoruz .Cihat;emri bil ma’ruf,nehyi anil münker .
Reklam
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Said Nursi'nin tahsil hayatı
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde...(Şualar, 434.) Evet o zât (Said Nursi) daha hal-i sabavette (çocukluk döneminde) iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri (görünümü, durumu) kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine (önceki ve sonrakilerin ilimlerine) ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya (eşyanın hakikatlerine) ve esrar-ı kâinata (kainatın sırlarına) ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyaya (yüksek şerefe) kimse nail olmamıştır.(Şualar, 542.) Alelusûl yirmi sene tahsili lâzım gelen ulûm (ilimler) ve fünunun (fenlerin) zübde (öz) ve hülâsasını (özetini) üç ayda tahsil ve ikmal etmiştir.(Tarihçe-i Hayat, 34.) Evet, üç aylık bir tahsili bulunan ve kırk seneden beri Kur'an-ı Kerîm'den başka bir kitapla iştigal etmeyen, yüzotuzu Türkçe, onbeşi Arapça olan eserlerini te'lif ederken hiçbir kitaba müracaat etmediği, henüz hayatta olan katipleri tarafından şehadet edilen, esasen kütüphanesi de bulunmayan, yarım ümmi (yarım okumuş) bir zat...(Sözler, 703.) ... Medrese usulünce onbeş sene ders almakla okunan kitapları Resail-in-Nur müellifi yalnız üç ayda tahsil etmiş.(Sikke-i Tasdik-i Gaybı, 78.)
Sayfa 27 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Zü'n-Nün el-Misri (ö. 245) şöyle demiştir: "Önceki âlimler şu üç şeyi yazıp daima birbirlerine nasihat ederlerdi: a. İç dünyası iyi olanın dış dünyasını Allah iyileştirir. b. Allah kendisiyle alakasını pekiştirenin, insanlarla arasını düzeltir. c. Allah, ahiretine önem verip onu kurtaranın dünyasını kurtarır.
Ta'zir Cezaları Beşeri Orijinlidir
Ta'zîr, azarlamak, edeblendirmek demektir. Hadd ve cinâyet olmayan her suç ve günahta fâilin ta'zîr edilmesi (münasip bir cezâ ile cezalandırılması) hükümet ve hatta muayyen şartlarda cemiyetin her ferdi için meşrudur; hatta İmam Şafi'î dışındaki üç imama göre bir vazifedir. Ta'zîr suç ve cezaları üç kısımdır. 1-İslâm hukuku
Reklam
Ey oğlum! Bu dünyada üç türlü insan vardır:
Birinci grup, akıl ve fikirleri yerinde, istikbali az-çok gören ve düşünen, hiçbir gayr-i tabiilikleri olmayan kimselerdir. İkincisi, hangi yolun doğru veya eğri olup olmadığını bilmekten uzak olan kimselerdir. Ancak bu duruma kendi istekleriyle değil, etraflarının tesiriyle düşmüşlerdir. Nasihat edildiğinde doğru yola gelirler, hakikati kabul eder, söz dinlerler. Bununla birlikte çoğu zaman da duyup işittiklerine uyarak yaşarlar. Üçüncüsü ise, ne kendileri bir şeyden haberdardır, ne de yapılan ikaz ve nasihatlere kulak asarlar. Sadece kendi arzularına uyar ve her şeyi bildiklerini zannederler. Bunlar en tehlikeli olanlardır. Ey oğul! Yüce Allah, eğer seni ilk sırada saydığım kimselerden yaratmışsa, sevinir, Cenâb-ı Hakk'a şükrederim. Yok eğer ikincilerden isen, sana yapılan nasihat ve ikazlara kulak vermeni tavsiye ederim. Sakın üçüncü gruba dahil olmayasın! Onlar, hem Allah'a, hem de insanlara karşı iyi bir durumda değildirler. Ey oğul! Padişahlar, ellerinde teräzi tutmuş kimselere benzerler. Ancak asıl padişah odur ki, elindeki terâziyi doğru tuta... Sen padişah olunca, teraziyi doğru tutmanı tavsiye ederim. O zaman yüce Allah da, senin hakkında hayır murâd eder. Seni salihlerden kılar. Her şey O'nun mâlûmudur..." (2. Murad Han'ın oğlu Fatih Sultan Mehmet Han'a verdiği nasihat)
Sayfa 97 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
de beje: kırık bacaklı bir attan inip bir ocak başına çök . hep uzaktan bakayım sana. sönmüş bir dağın kokusunu içime alıp susayım seni. akıt kalbimi: qasimo de, teli de, zine de. sabaha kadar yerime sen söyle: "kimse duymaz seni, taşlar duyar" de. de beje: dön dolaş kürtlerin serin gecesini. baharı çabuk gelen illerden söz et. hepsi bir kasi­dede saklı aşkları anlat. dudağın ıslatıp bir rüyada gezdir beni. de beje: su bile son damlasını akmadan kurumaz, yoksullukla ayrılığın kokusu kırk yıl geçmez de. de beje: üç bahardan beri dilsizim biraz, yerime sen söyle. yoluna düştüm: bir aşktan başka bir aşka nasıl geçilir de. de beje: her ayrılığın kar yağışından söz et. her lafı bana getir . eski aşkların töresini anlat: mem u zin ve siyabendu xece gibi, gömleğini hüzünler evine as, yine terk et! iki avucuna alıp serinlet alnımı. tel tel ayır uykumu. de beje: bana nasihat et: "bu zaman, o zaman değil!" de bana, ya da böyle bir şey söyleyip yine kahret!
Kur'an
Vaız, nasihat ve telkin süreleri Mekke'de, şeriat ve devlet süreleri Medine'de meydana gelmiş ve yazımı yirmi üç yıl sürmüştür.
Eski alimlerin nasihatlerinde sıklıkla dile getirdikleri bir husus var ki; zamanımıza da ışık tutup, aydınlatıyor. Şöyle ki; bu büyük alimler hem talebelerine ve hem de kendilerinden nasihat isteyen halk tabakasına düzgün ve huzurlu bir hayat sürmek için üç şeyden ısrarla kaçınmalarını salık vermişlerdir. Bu üç şey şeytan, nefis ve kötü arkadaştır. Kötü arkadaştan kasıt hem nefsinin ve şeytanın ipine sarılmış, kişiyi kendisiyle beraber felakete sürükleyen insanlar, hem de günümüzün en büyük handikabı sosyal medya olmak üzere insanı doğru yoldan saptıran, fıtratını bozmaya uğraşan yayınlardır..
"Gözlüye hod gizli yoktur!" "Neyi görmesi gerektiğini bilen kişinin gözünden bir şey saklanamaz"
906 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.