Selamlar...
Monte Cristo Kontu'ndan sonra Siyah Lale Alexandre Dumas'dan okuduğum ikinci eser oldu. İki kitabını okuduktan sonra Dumas'ın tarzını çok daha iyi bir şekilde idrak ettiğimi söyleyebilirim. Monte Cristo Kontu'nun muhteşem bir eser olmasının yanında iki kitapta da benzer olguların işlendiğini net bir şekilde görebiliriz. Bu iki kitaptan yola çıkarak Dumas'ın tarihi olaylarla kurguyu harmanladığını, belli dönemlere ait çok önemli bilgiler verdiğini gözlemledim. Monte Cristo Kontu'nda hikayenin bir tarafında Napolyon dururken Siyah Lalede de Hollanda Başbakanı Johan de Witt anlatılan hikayede önemli bir yer tutuyor. Yine iki kitap arasında aşk, kıskançlık, tutku, özgürlük, fedakarlık, hırs, temiz yüreklilik gibi benzer konular işleniyor. Ayrıca Dumas ile ilgili söyleyebileceğim en belirgin özellik kaleminin oldukça akıcı olması. Klasikleri ağır bulan, okumakta zorlanan her okura kesinlikle klasikleri sevdirecektir. Bir film izliyormuşcasına okuduğunuz olaylar gözünüzün önünden akıp geçiyor.
Siyah Lale kısaca; Bir derneğin siyah lale üretimi üzerine bir yarışma başlatmasını ve özellikle bu yarışmaya katılan iki lale üreticisini konu ediniyor. Bu üreticilerden biri çalışkan, temiz yürekli, işine tutkuyla bağlı, sevecen biriyken diğeriyse hırslı, kötü kalpli, kıskanç ve amacına ulaşmak için her türlü yolu mübah gören bir karakterdedir. Daha önce kimsenin üretmeyi başaramadığı siyah laleyi üretmek adına yaşanan tüm olaylar, çekilen tüm çileler, kötülüğe karşı iyiliğin mücadelesi okurlara güzel bir hikaye sunuyor.
Severek okuduğum bu eseri tüm okur arkadaşlarıma tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim. Hoşça kalın...