Bence dünyanın en güzel romanı budur... Evet, kabul ediyorum, tamamen kişisel bir görüş bu ancak ben öyle olduğuna inanıyorum. Bu görüşe ilk sahip olduğumda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve kitap okuma maceramın başlarında sayılırdım. Lakin aradan uzun yıllar geçti, aralarında hatırı sayılır miktarda roman da olan binden fazla kitap okumuş
Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim.
Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda.
Cengiz Aytmatov, kalemi bir annenin ağzından toprağa, insana, insanlığa ve varoluşa sesleniyor. Sahi neydi bizi ayakta tutan sebepler?
İnsanlığın ihtiyacı olan toprak gani gani verilmişken neyin telaşı? Kimin savaşı?
Toprak da başlayan güzel aşk ve bu aşka hatta bütün insanlığa zarar veren korkunç savaş. Yetmezmiş gibi her gün bir parça sönen umut… Beklemek, kocanı, çocuğunu, yakınını.. Bence bu bekleyişler boşuna değil. Giden geri dönecek diye bir parça hissiyat kalmış, O yüzden insanoğlu hep gözü arkada beklemeyi seçiyor. Haklı da siz olsanız beklemez miydiniz?
Satırlar Tolganay’ın Toprak Anaya dert yanması ve savaşı çaresizliğini anlatmasıyla, bizleri içerisine alıyor. En önemlisi de sıkı sıkı tutuyor, daha da bırakmıyor. Hapsolduğum satırlar, savaşın insanları nasıl yoğurup, mevcut düzeni bertaraf ettiğini adeta gözler önüne sürüyor. Paylaşmak ama neyi? Son kalan yiyeceğimi umudu mu? İsterseniz buna siz karar verin. Keyifli okumalar...
‘Bu dünyadan insanlar göçüp gider ama yaptıkları iyi şeyler kalır.’
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,5bin okunma
“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür.
Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
Fuzuli ,Azerbeycan Türkçesinde eser veren bir Türk Divan şairidir.Bu dildeki en büyük şair kendisidir.Oğuz boyundan olan Fuzuli, Alevi dir.Farsça ve Arapça da bilir ve bu dillerde eserleride vardır.1400 lerin sonunda doğup 1556 da ölmüştür.İslami bilim ve dil eğitimi almıştır.
Bedensel zevkten ziyade, tasavvufi aşka lirik şiirler yazan Fuzuli nin
İncelemeye kitabın giriş cümlesi ile başlayacağım. Son cümlesi ile de bitireceğim.
"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum."
Hayatta birçok an yaşıyoruz. Çoğunlukla da o anların kıymetini bilmiyoruz bu bir gerçek. Peki o "an" hayatta yaşadığınız en güzel anıysa ve bir daha karamsar bir şekilde devam edeceksek hayata..
Zaman
Siz bu incelemeyi okurken ben çok uzaklarda olacağım!
(Şaka şaka, kitabın son sayfaları berbere denk geldi, sıramı beklerken incelememi yazıyorum.)
"Sabıka kayıtlarına adı
Yaşarken hiç geçmemiş.
İyi hal kâğıdı bile
Alırmış isteseymiş.
Hepimiz Oblomov doğarız, ama bazılarımız öyle kalır...
Öncelikle kitabın elime ulaşmasını çok kısaca yazmak istiyorum. Daha önce alıntılarını gördükçe sipariş edeceklerime eklemiştim. Ve çok uzun zaman sonra Kitapyurdu yerine Kigea'dan istemeye karar verdim. Ancak Kigea'dan sipariş edeceklerimi hazırlarken, Anne Frank'in hatıra defteri'nin
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Ekim ayında okuma grubumuzun kitaplarından ilki Tolstoy'un Aile Mutluluğu. Kitabı bugün birkaç açıdan değerlendireceğim. Uzun bir inceleme olacak gibi görünüyor. Ancak Tolstoy'u az da olsa anlamak adına bunu yapma gereği görüyorum. Okuma sabrını gösterenlere de teşekkür ederim şimdiden.
Öncelikle, Tolstoy ve Valeria'dan bahsetmekle başlayayım.
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."