Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dayan Kalbim
Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
"Ateş büyüyendir insanla, insan ateşle oynamasa, ateş oynar insanla "
Reklam
— Dindarsan Allah, dinsizsen talih sana vermiş ba­na vermemiş ben bu taksimi beğenmiyorum... Hacı Ömer efendi ayni ateşle bağırdı : — Sus... Sus— Komünist sözünü işitiyordum amma davasını bu kadar cüretle yüzüme haykıran bir küsta­ha henüz tesadüf etmemiştim.
Tabiat ilimleri, insanoğluna maddî kuvvet verir. Fakat maddî kuvvetin nerede ve nasıl kullanacağını öğretmez. Bu onun vazifesi değildir. Tıpkı kibrit gibi. Kibrit size ateş verir ve bu ateşle siz bir evi sakinleriyle birlikte yakabildiğiniz gibi, onunla yemek pişirir veya kendinizi ısıtabilirsiniz. Maddeyi nerede ve nasıl kullanacağını insana öğreten dindir. Din insanın, kendi kuvvetinden nasıl faydalanacağını ve Allah'ın nimetlerine nasıl şükredeceğini gösterir. Din, Allah'ın insana vermiş olduğu kuvvetin zulüm ve suçlara, kötülük ve düşmanlıklara yardımcı olmasını siddetle yasaklar.
Gizli Nikah Öncesi Romeo’ya Rahip Öğüdü:
Rahip Lawrence: “Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar, Ölümleri olur zaferleri; Tıpkı öpüşürken yok olan ateşle barut gibi! Balın en tatlısı bile, takıldıkça bıkkınlık verir, Aynı tat, hem iştahı hem isteği köreltir. Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin, Hedefe hızlı giden, yavaş giden kadar geç varır!”
Ölümden ne korkarsın Korkma ebedi varsın Öyle bir ateşle yan Âlem bu deli sansın.. 🌹
Reklam
Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen öfke ve bitmeyen mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim.
İkisi de hayat hakkındaki beklentilerinin birbirini karşılamadığını biliyor, yüreklerindeki ateşle içlene içlene kavrulup duruyorlardı.
Ne zaman gözlerimiz kenetlense buz en sıcak ateşle buluşuyor, gri sis koyu mavi okyanusun üzerinde yükseliyordu sanki.
Sayfa 51 - Kai
Reklam
Seninle aramda öyle bir başkalık var ki, bu başkalık ateşle suyun arasında yok. Bu bir maya farkıdır. Bu kadar farklı iki şey uyuşamaz, anlaşamaz. Bir arada hiçbir âhenk kuramaz.
...Köyde romana benzeyen bir vaka cereyan ediyordu. Orada bir genç dul kadın evlenmek üzereydi. Nişanlısı Hasan adında Erzurum’dan gelmiş bir gençti. Çiftlikte çalışıyordu. Ben, bu dul kadını çok hayrete değer bir şahsiyet diye düşünüyordum. Anlaşıldığına göre, ev yakan, erkeklerin kalbini parçalayan bir kadındı. Bir yıl önce bir adamı
Mustafa Kemal Paşa, artık Karargâh’tan ayrılarak İstasyon’da bir ev edinmişti. İsmet Bey, ben iyileşir iyileşmez, Karargâh’a gelmemde ısrar ediyordu. Babasının ölmüş olduğunu haber aldığım zaman, onu taziyeye gittim. Beni orada alıkoyarak tekrar vazifeme başlattılar. Vaktiyle Binbaşı Salih’in işgal ettiği büyük oda on üç küçük bölmeye ayrılmıştı. Bunlardan biri de benimdi. Gözlüklü, şişman bir adam karşıma çıkarak dedi ki: — Safa geldiniz, uğur getirdiniz, Şark’tan şimdi aldığımız bir telgrafa göre Kâzım Karabekir Kars’a girmiş. Bundan sonra, küçük bölmelerde oturan zabitlere seslenerek: — Şark kısmını idare edenler bu akşam tatlı yiyecekler, Garp kısmında olanlar pırasa yiyecekler, dedi. Etrafını yirmi kadar Erkân-ı Harp Zabiti aldı. Bunlar, ben hastayken gelmiş olanlardı. Neşeli, şişman zabit, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında hizmet eden Yüzbaşı Tevfik idi (soyadı: Bıyıklı). Kars’ın işgali bizim ümitsiz vaziyetimizde tek ışık olmuştu. Miralay İsmet de çok sevinmişti. Geldi, hemen oturup: — Kâzım Karabekir’i tebrik edelim, dedi. Derhal bir tebrik telgrafı yazdık. Duyduğuma göre, Miralay İsmet, Mustafa Kemal Paşa ile çalışmadan önce, Kâzım Karabekir’in en yakın arkadaşıymış. Bu sebepten çok memnun görünüyordu. Karabekir’in bu başarısı, muntazam ordu kurma işiyle uğraşanlara kuvvet verdi. Bu aralık, Ali Fuad Paşa aleyhinde geniş bir propaganda dönüyordu. Onun Mustafa Kemal Paşa’ya rakip olduğunu ileri sürenler vardı. Belki bu yüzden, Mustafa Kemal Paşa da onun çok aleyhinde bulunuyordu. Bu da Ali Fuad’ın çok dostu olan Dr. Adnan’ı ziyadesiyle üzüyordu.
Ali Fuad Paşa aleyhinde geniş bir propaganda dönüyordu. Onun Mustafa Kemal Paşa’ya rakip olduğunu ileri sürenler vardı. Belki bu yüzden, Mustafa Kemal Paşa da onun çok aleyhinde bulunuyordu. Bu da Ali Fuad’ın çok dostu olan Dr. Adnan’ı ziyadesiyle üzüyordu.
Mülâzım Abdürrahman bana bir kutu içinde mini mini bir siyah köpek yavrusu gönderdi. Bunu Ankara sokaklarında bulmuştu. Bana hayvancağızın garip hâllerini anlattığı zaman, bu köpeği de edinmek istemiştim. Mülâzım Abdürrahman, onu aramış, sonunda bulup bana göndermişti. Adını Cin koydum. Çay vakitleri aramızda oturur, kırık bir fincandan çay içer, bahçenin armutlarını, bir insan gibi lezzet alarak yerdi. Bu mahlûka çocukluğumda rastlamış olsaydım, onu ecinnilerin insanken hayvan kılığına soktukları bir mahlûk sanırdım. Akşamları aramızda oturur, hepimizin elini yalar, konuşmak hariç, bütün hayatımıza katılırdı. Dr. Adnan, köpeklerde tenya olduğu için onu koynuma almaktan beni men etmişti. Bu yüzden, köpekçik ayak ucumda bir minderin üzerinde yatardı. Fakat, garip olarak uyur gibi göründüğü hâlde, Dr. Adnan’ın uykuya daldığını sezer sezmez, hemen yatağıma atlayarak koynuma girerdi. Bu köpeği bir küçük evlât gibi sevmiştim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.