Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1800 yılında Fransa'nın, tek bayrak altında, Rusya'nın batısındaki tüm diğer ülkelerden daha fazla nüfusu vardı; 1914'e gelindiğinde ise Almanya, Avusturya-Macaristan ve Büyük Britanya'nın ardından ancak dördüncü sırada yer alıyordu. Amerika Birleşik Devletleri aynı dönemde bu grup içinde nüfusu en hızlı büyüyen ülkeydi ve
Sayfa 358 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Kesintisiz bir yazı geleneği, hiçbir zaman yazıyı tamamen kaybetmeyen ve yazıyı yaklaşık MÖ 2000'de Doğu Akdeniz'den edinen ve o zamandan beri yazmakta olan Yunanlıları her zaman güçlendirmiştir. Başka hiçbir Hint-Avrupa halkı yazıya bu kadar uzun süre sahip olmamıştı.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
İslamiyet'in yükselişinin hemen arifesinde Ortadoğu'nun iskân edilmiş toprakları, birbirine rakip iki emperyal devlet arasında paylaşılmıştı: batıda Roma-Bizans İmparatorluğu ile doğuda İran Sasani İmparatorluğu. Bizans imparatorları Sezarların halefleriydi ve Yunan bilimini, Roma yönetimini ve Rum Ortodoks Hristiyanlığı'nı
Sayfa 7 - Agora KitaplığıKitabı okudu
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
Necip Fazıl, 26 Mayıs 1904'te Çemberlitaş'ta doğar. Kulağına okunan ezanın ardından adı üç kez fısıldanır. Soyu, Dulkadiroğulları'na kadar giden varlıklı bir ailenin tek oğludur. Hastalılıklarla dolu bir çocukluk geçirir. Henüz beş yaşındayken okuma öğrenir; zekâsını olmadık haşarılıklar yapmakta kullanır. Necip Fazıl'ın
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Reklam
Devrim'in tarihi bir kahramanlık ve büyük eylemler tarihi; bütün Avrupa'yı fetheden, bütün kıtayı ve etrafındaki denizleri neredeyse çeyrek yüzyıl kesintisiz süren savaşlara sokan yirmili yaşlarındaki generallerin komutasındaki üniformaları yırtık pırtık askerlerin tarihiydi. Bu devrim efsanevi kahramanlar ve hainler doğurmuştu: Robespierre, Saint-Just, Danton, Napoleon.
Notlar:
İki yüz ulus-devlete karşılık, beş bin civarında etnik grup var demiştim...Etnik grupların yüzde 96'sının ise kendine özgü bir devleti yok. ...Homojen yapılı ulus-devlet sayısının dördü ya da beşi aşmadığı belirtiliyor. Bu devletlere örnek olarak İzlanda, Norveç, Koreler ve Japonya gösterilebilir.... İran İslam Cumhuriyeti: İranlılar
Açık şekilde anlaşılacağı üzere İnebahtı Osmanlılar için büyük bir hezimet olmuştu, ama kısa süre içinde bu hava kaybolmaya yüz tutmuştu. Avrupa'da oluşan iyimser atmosfer tamamıyla dağılmıştı, Türk tehdidi hâlâ müessir bir şekilde ortadaydı. Akdeniz'in kozmopolit dünyasında Osmanlılar önemli bir aktör olarak faaliyetlerine kesintisiz devam ediyorlardı. İttifakın dağılması ve Venedik'in kayıplarını kabul eden bir antlaşmaya imza atması, bu büyük hezimetin izlerini silmişti. Diplomatik zafer yine de Osmanlılar için tatminkâr gözükmüyordu. Masa başındaki zaferi meydanlara taşıyacak bir başka askerî başarının peşinde koşmak gerekiyordu. Bunu temin edecek yer ise, stratejik bakımdan İspanyolların Kuzey Afrika'daki en önemli üslerinin olduğu Tunus'tan başkası değildi. Osmanlı kurmayları İnebahtı için cevaplarını Tunus'u hedef alarak vermeyi planlamışlardı.
Sayfa 316 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Bütün romantiklerde olduğu gibi , Kafka'nın modern uygarlık eleştirisi de , onun gözünde Doğu Avrupa'daki Yahudi cemaatlerinin Yiddiş kültürünün temsil ettiği geçmişe özlemin izini taşır. Modern uygarlık tarihinin daha fazla aydınlığa , özgürlüğe ve refaha doğru kesintisiz ve geri dönüşsüz bir yürüyüşün tarihi olduğunu ileri süren kaygısız kanaat ve ilerleme ideolojisi karşısındaki kuşkuyu onlarla birlikte paylaşır.
Reklam
Yedi yüz yıldan beri çoğunlukta oldukları bu toprakları paylaştırmanın, arapların işlemediği bir ci­nayetin bedelini ödemek üzere batı emperyalizmince sür­dürülen korkunç haksızlıklara bir yenisini eklemek ol­duğuna inanan bir milyon iki yüz bin kişiydiler. O zamana kadar yahudiler araplarla yanyana, aşağı yukarı hep barış içinde yaşamışlardı. Hatta sürgünün tek altın ça­ğı İspanya'da kurulan Endülüs Emevileri dönemindeydi. Avrupa ülkelerinin çoğu onlara kapılarını kaparken, Os­manlı Devleti her zaman kapılarını açmıştı. Hitler'in gaz odalarında korkunç doruğuna varan upuzun yahudi kı­yımı dizisi İslam dünyası tarafından değil, hep Avrupa'­ nın hristiyan ülkelerince sürdürülmüştü. Dolayısıyla, iş­lenen cinayetlerin yükü bize değil bu uluslara yüklenme­lidir, diye itiraz ediyordu araplar. Ayrıca, yedi yüz yıl sü­ren kesintisiz bir hakimiyet, yahudilerin topraklarına sa­hip çıkmak için ortaya attıkları uzak tarihi bağlardan çok daha yerinde bir hak gibi geliyordu onlara.
Sayfa 22 - Kronik