Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aydın sınıfının eğitimdeki rolü
Aydın sınıfı halkın beynidir. Halk, sizleri eğitiminizi tamamladıktan sonra iyi maaşlar alasınız, aksamları restoranlarda kağıt oynayasınız diye yetiştirmedi. Bu şekilde aydın olamazsınız. Sizler halkın aklını, iradesini, enerjisini ve vicdanını uyandırmak zorundasınız. Daha iyi bir hayatın nasıl kurulacağını, nasıl daha iyi yaşayacaklarını halkın en alt tabaklarına öğretmek zorundasınız.
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Reklam
Manevi çürüme yukarılardan başlayarak gözle görünür şekilde artıyor. Halk arasında da içine kapanma başladı. Vurguncular, sömürücüler türedi. Esnaf tüccar arasında bir kibarlık özentisi aldı yürüdü; olduğundan fazla aydın görünme çabası var. Bunların yanı sıra geleneklerimizi rezilcesine küçümsüyorlar, ata dinimizden utanç duyuluyor...
·
Puan vermedi
24 Nisan'da Ne Oldu?
Önce, Ermeni diasporası ve bazı ülkeler tarafından Soykırım Günü kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihi konusunda Ermeni meselesine aşina olmayanların düştükleri bir hataya, o günün tehcir tarihi zannedilmesi yanlışına işaret etmem gerekiyor. 24 Nisan 1915, o sene giderek artan Ermeni olaylarının önlenebilmesi için, Dahiliye Nazırı Talât Bey'in
Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi
Talat Paşa'nın Evrak-ı MetrukesiMurat Bardakçı · Everest Yayınları · 2013118 okunma
Efendiler, çok sevinerek görüyorum ki Halk Fırkası'nın asker tabiatlı ileri gelenleri mert, açık, samimi adamlardır. Seçimler işine de Anadolu'nun sarı renkli, ormansız steplerinde göz kamaştıran aydın güneş altında manevra yapan bir Türk ordusu gibi mertçe girişmişlerdir. Ve öylece galip ve muzaffer çıkacaklardır…
Halk ayılmamacasına kafayı çekiyor, aydın gençlik derseniz, işsizlikten birtakım teorilere kendini kaptırmış, düşler dünyasında yaşıyor....
Sayfa 602Kitabı okudu
Reklam
"Eşinizin arkadaşının canınızı çok sıkan karısına 'Ay ne iyi oldu vallahi, öyle özlemiştim ki!' dedikten ve o mekândan çıktıktan sonra eşinize 'Bir daha bu sinir şeyle bir araya getirme beni!' fırçası çektiniz mi? Terk ettiğiniz kişiye sessiz telefonlar açarak, hayatındaki varlığınızı devam ettirdiniz mi? Aynı kişiyi ikide bir arayarak yeni ilişkisini yıkmayı denediniz mi? Acayip nefret ettiğiniz bir ünlüye sokakta rastladığınızda 'Aferin sana! Bravo devam et yoluna. Seni çok beğeniyor, çok tutuyoruz hep senin şarkılarını dinliyoruz,' dediniz mi? Çıplaklığını, davranışlarını ekran başında sürekli eleştirdiğiniz bir mankene rastladığınızda sarılıp onu öptünüz mü? Kızcağızı 'Halk beni seviyor ve ne demek istediğimi anlıyor' diye konuşturacak kadar buna inandırdınız mı?.."
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Murat Sertoğlu / Atçalı Kel Mehmet. Murat Sertoğlu, gazeteci, yazar, romancı ( 1911- 1989). Gazeteciliğe 1933 yılında Haber gazetesinde başladı. Dünya, Cumhuriyet, Son Posta, Tan, Yeni Sabah, Tanin, Hergün, Son Telgraf, Gece Postası, Hürriyet ve Tercüman gazetelerinde muhabir, yazar, yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ünlü Türk pehlivanlarının hayatlarını gazetelerde tefrika halinde yayımlamasıyla geniş bir okur kitlesi elde etti. Cumhurbaşkanlarından Cemal Gürsel’in kendisini sık sık telefonla arayarak bu tefrikalar hakkında bilgi istediği rivayet edilir. Sertoğlu, ayrıca gazetelerde çizgi roman ve tam sayfa spor geleneğinin başlamasına öncülük etmişti. Fransızca, İngilizce, Arapça ve Farsça bilmekteydi. İki yüz kadar roman yazdığı bilinmektedir. Yazar milli sporumuz güreşi sevdiren, pehlivan tefrikalarıyla meşhurdur. Bu eseri ise bir aşk romanıdır. Gariban zavallı çiftlikten kovulan Kel Mehmet ve annesi ile başlayan roman, Mehmet'in büyüyüp, yeni yerleştikleri köyün zenginlerinden Hacı Hüseyinoğlunun kızı Emir'e sevdalanmasını, sevgisine engel olmak isteyenlerin yaptıkları haksızlıklara karşı dağlara çıkıp efelik yapma sürecini, daha sonra halk tarafından sevilerek şehre zulmeden Raşit bey'den Aydın'ı kurtarıp, valilik yapması anlatılmaktadır. Etkileyici bir roman, akıcı üslubu ile okuyucu Kel Mehmet ile Emir kız arasındaki sevginin içinde kaybolacaktır. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Atçalı Kel Mehmet Efe
Atçalı Kel Mehmet EfeMurat Sertoğlu · Sağlam Kitabevi · 198224 okunma
Bunun üzerine Kuteybe en ustalıkla yaptığı işi bir kez daha yapar, halktan müthiş bir öç alır. "Harzem acımasızca yakılıp yıkılır, halk kılıçtan geçirilir. Kazılardan da anlaşıldığı gibi, eski ve çok parlak bir uygarlık merkezi olan Harzem'in tarihi yıllıkları bile yakılır. Harzem'in büyük Türk bilgini Biruni, Harzem uygarlığının yok edilişini acıyla anlatır: Kuteybe, her çareye başvurarak Harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini koruyanları, bütün bilginleri yok etti. Böylece her şey karanlıklara gömüldü. İslam, Harzemlilerin içine girerken, onların tarihi hakkında bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı.
Sayfa 90
10/10 puan verdi
Esir Şehrin Esir İnsanları
Esir Şehir Üçlemesinin ilki olan kitapta savaşta yenik düşmüş bir devletin itilaf devletleri tarafından işgaliyle umudu/ umutsuzluğu, mücadeleyi, kabullenilmişliği, halk ve aydın kesim arasındaki uçurumu net bir şekilde ifade etmiş; esir şehrin esir insanlarını tüm açıklığıyla göstermiş Kemal Tahir. Anadolu’daki Milli Mücadele ile İstanbul’da
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 202210,2bin okunma
Reklam
Gökçe Efe, orada, Yunanlılara karşı silâhlı mukavemeti yapan ilk adamdır. Onun hikâyesi, bir nevi halk efsanesi hâline gelmiştir. Diğer liderler ve halk, Aydın ve Nazilli’de toplanıyorlardı. Kendilerini meydana çıkarmayan zabitlerden biraz talim gördükten sonra, oraları Yunanlılar için yaşanamayacak bir hâle getirmişlerdi. Aydın, yedi defa zaptedilmiş, tekrar geri alınmıştı. Nazilli, Millî Kuvvetler tarafından Demirci Efe diye tanınan liderin maiyetinde Yunanlılara karşı vaziyet almıştı. Salihli cephesi, Halil Efe tarafından tutuluyordu. Çerkes Edhem de onların başı olmuştu. Sarı Efe lâkabı ile anılan Kaymakam Edib ve birkaç Türk taburu silâhlarıyla birlikte onlara katılarak müdafaa noktasının kuvvetini teşkil etmekteydiler. Miralay Bekir Sami (sonraki Hariciye Vekili ile karıştırılmamalı) ve Miralay Kâzım bu mücadelenin ilk tanınmış isimleri arasındadırlar. Türklere, İzmir’de yapılan ilk kanlı muameleye karşı tamamen kayıtsız kalan Batı efkâr-ı umûmiyyesi İzmir’in içindeki Rumların karşı karşıya bulunduğu tehlikeden heyecana düşmüştü. İtalyan, Fransız ve Amerikan amiral ve generallerinden müteşekkil bir tetkik komisyonu 1919 Ekimi’nde durumu incelemek için İzmir’e gittiler. Fakat bunların raporu, Türk-Yunan mücadelesi bitmeden önce yayımlanmadı. Rapor, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini makul bulmuyordu. Millî Misak’ın yayımlanması, İtalyan ve Fransız İşgal Kuvvetleri Merkezleri’nde iyi karşılanmakla beraber, İngiliz Merkezi somurtkan bir vaziyet almıştı. Bununla beraber, kimse yeni bir hareket beklemiyordu.
Aslında aydın Yahudi kadar sinirli, duyarlı ve alıngan birini bulmak çok güç. Hem ben ne zaman ve nasıl Yahudi'ye halk olarak nefretimi belirtmişim? ... Yoksa Yahudi'yi "Jid" olarak nitelediğim için mi "nefretle" kınıyorlar beni?
Sayfa 732 - Yapı Kredi Yayınları
"Aydın olmak efendi elbisesi giymek, kolalı yakalar sahibi olmak veya şık bir şapka takmak değildir. Aydın sınıfı halkın beynidir. Halk,sizleri eğitiminizi tamamladıktan sonra iyi maaşlar alasınız, akşamları restoranlarda okuma salonu denen yerlerde kağıt ve domino oynayasınız diye yetiştirmedi. Bu şekilde aydın olamazsınız. Bilgili bir bakteri, küfünüz adeta. Sizler halkın aklını, iradesini, enerjisini ve vicdanını uyandırmak zorundasınız. Daha iyi bir hayatın nasıl kurulacağını,nasıl daha iyi yaşayacaklarını halkın en alt tabakalarına; işçilere,köylülere öğretmek zorundasınız."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.