Yeni yılın kendi adıma ilk kitap incelemesi, geçen yıl okuduğum kitaplar içerisinde beni en çok sarsan, en çok etkileyen, hüzünlendiren, tebessüm ettiren, sorgulatan, çeşitli duygular arasında oradan oraya sürükleyen bu ‘tuhaf’ kitaba kısmetmiş…
Lise yıllarından beri, çeşitli zamanlarda kitaplarıyla hayatıma girmiş bir yazar Orhan Pamuk… Bazen
Selam.
Bu kitaptaki çocuklar ve aileler bence milletçe kanayan yaramız. Gelin görün ki sorun da sonuçları da maalesef evrensel.
Biliyorsunuz çocuklar doğar, büyür, agudu bugudu der, yürümeye başlar, okula gider, karşı cinse yürümeye başlar, meslek tercihi yapar ve ilerde sigma bir karaktere sahip olabilmek için benliğini tanımaya devam eder.
Büyük düşünürlerin ya çok düzenli ve tutarlı bir yaşamı var ya da karmaşık sonu deliliğe varan. İkisi aynı kapıya çıkıyor. Aklı yerinde tutmak için gösterilen çaba tamamen ondan kurtulmak adına muhtemelen.
Her ne kadar geç kalmış bir buluşma olsa da öncelikle Mehmed Uzun'la ve kitabıyla beni buluşturan #30997659 etkinliğinde
Esra Kurt hanım başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim...
En baştan vurgulamak isterim ki; konu olarak çok farklı, dil ve anlatım yönünden çok zengin, zihnimde
Başlık biraz iddialı olmuş olabilir ancak ben bu şekilde okudum ve çok faydasını gördüm. Bu yüzden de herkese faydası dokunsun diye nasıl okuduğumdan bahsetmek istiyorum.
İlk olarak şunu demek isterim ki: Mitolojiye giriş yapmadan önce Sümer ve Babil Destanlarını okudum size de o şekilde yapmanızı tavsiye ederim. Hem bir giriş oluyor az da olsa
Kitabı dinlerken aklıma başka romanlar geldi sürekli. Karakteri birçok başka karaktere benzettim. Mesela, İvan İlyiç’e. Veya Araba Sevdası’ndaki Bihruz Bey’e. Sonra Felatun Bey ve Rakım Efendi’deki Felatun Bey’e. Yalnızız’daki Besim Bey’e. Hatta ve hatta İntibah’taki Ali Bey’e. Evet epeyce bir karaktere benzetmişim :) Hayatı boyunca Bihruz Bey,
Neden böyle düşündüğüm hakkında hiçbir fikrim yok. Belki yaratılıştan geliyordur, belki de sonradan var olmuştur. Bilemiyorum orasını. Öyle ya da böyle şu an durum bu. Onlarca sebep sıralayabilirim bu durumu açıklamak için. Hiçbiri de bahane değil. Kendimden eminim. Yalan söylemiyorum. Rol yapmıyorum, ki öyle bir yeteneğim yok. Hala sorunun ne
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği
(Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.)
(Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun.
youtu.be/A3CK21RhynY )
Öğretmenler, anneler, babalar için önemli bir kaynak diye düşünüyorum. Çünkü artık bir çocuğu yetiştirirken arkamızda koca bir köy yok. Gelenekten koptuğumuz, yeni olanı yakalamada güçlük çektiğimiz bu zamanda kitaplar en iyi rehberimiz.
"Nasıl başaracağını öğrenmek en zekice başarıdır!" (s.13)
Kişisel başarı öykülerimizin
Kendisini karşılayan sekretere;
Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi.
Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi.
'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca,
hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi.
Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
Bazı anlar vardır hiç bitmesin istersiniz, aynı şekilde bazı kitaplar, bazı şarkılar, bazı şiirler…
Bu kitap bitti ama anlatılanlar; yani insanın kendini arayışı hiç bitmeyecek bana göre…
Bazen buldum sanacak tamam diyecek belki ama yanılacak. “Çünkü biz insanız; zayıfız, riyakarız, korkağız, alçağız!”
Kaan Murat Yanık ile tanışmam Butimar
İki ayrı çöküş hikayesi. Biri yüzü genç, ama içi çoktan yaşlanmış, enerji kaynakları tükenen Avrupa. Diğeri orta yaşlarının sonunda genç bir kadına aşık olan sanayici karakterimiz. Onun da cinselliği çöküşe doğru ilerliyor. Gary bu ikisi arasında muhteşem bir paralellik kuruyor, zekice kurgulanmış bir hikaye anlatıyor bize.
Bir erkeğin
“Aura” gotik fantastik kategorisine sokabileceğimiz kısa bir roman. 1960’lı yıllarda Mexico City’de geçen bu hikâye yazarın en iyi kitaplarından olup, büyülü gerçekçiliğin izlerinin en fazla hissedildiği eserler arasında ön sırada geliyor. Büyülü gerçekçiliğin etkisi altında gotik ve fantastik elementlerin birleşmesiyle nasıl bir şey ortaya çıkmış
Kısa bir süre önce, Dostoyevski’nin okumadığım kitaplarını da bitireyim artık, demiştim. Sonra okuduğum, okumadığım diye ayırmadan tüm kitaplarını kronolojik bir şekilde okuma kararına varmam sonrası, bu büyük yazarı daha iyi anlamak amacıyla başladığım bir kitap oldu Henri Troyat’ın yazdığı bu biyografi. Hayatımdaki 1-2 olay neticesinde