Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akıldan ayrı ve genel olarak haz en büyük düzmecedir (alazonistaton) ve en büyük hazlar ge­nellikle gülünç ve çirkin olmaya yatkındır.
İşte bu noktada Erkek Akıl'ın ilgi alanı, cinsel farklılık mese- lesini açıklığa kavuşturmak için cisimleşmenin [ embodiment] daha yeterli bir kavramsallaştırımını formüle etme çabasına giren birçok çağdaş feminist düşünürün ilgi alanı ile çakışır. Erkek ve kadın'ın simgesel içeriğinin bizim kendimizi eril veya dişil olarak
Reklam
Ben kocamın tüm gününü işyerinde geçirip döndüğünü sanırdım. En ufak bir kuşkum olmazdı iki mahalle ötedeki işinden gelmediğine dair. Bambaşka tatlar tadarak, değişik hazlar alarak, ayrı dünyalardan geçerek geldiğinden habersizdim. Başka kadınların ayak izleri üstünde yürüdüğümü bilmezdim.
Nuran'ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının bellibaşlı mevzuu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikayetçi olmasına şaşıyordu. Nuran'ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Herşey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartiyle.
Nuran'ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının belli başlı mevzuu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikâyetçi olmasına şaşıyordu. Nuran'ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Her şey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartıyla.
Sayfa 198
Derinliklerimin güçleri öndüşünce ve hazdır. Öndüşünce ya da sağduyu belirlenmiş düşünceler olmadan kaotik olanı biçim ve tanıma getiren, kanalları kazan ve nesneyi hazdan önce tutan Prometheus'tur. Sağduyu da düşünceden önce gelir. Hazsa, biçimi ve tanımı olmayan, biçimleri isteyen ve yok eden güçtür. Kavradığı biçimleri kendi içinde sever ve tutamadığı biçimleri yok eder. Sağduyu sahibi bir kâhindir, ancak haz kördür. Öngörmez ama dokunduğunu arzular. Sağduyu kendi içinde güçlü değildir ve bu yüzden de devinmez. Oysa haz güçtür ve dolayısıyla devinir. Sağduyu biçim bulmak için hazzı gereksinir. Haz biçimden yoksun olsaydı, haz çokluk içinde çözülür, sonsuz bölünmeyle parçalara ayrılıp güçsüzleşir, sonsuz olanda yiterdi. Bir biçim kendi içinde hazzı barındırmıyor ve sıkıştırmıyorsa daha yüksek olana erişemez çünkü sürekli yukarıdan aşağıya su gibi dökülür. Tek başına kalan bütün hazlar derin denize akar ve sonsuz uzayda dağılmanın ölümcül durgunluğunda son bulur. Haz sağduyudan daha eski değildir ve sağduyu hazdan daha eski değildir. Her ikisi de eşit oranda yaşlıdır ve doğalarında derinlemesine birdir. Her iki ilkenin ayrı varlığı yalnızca insanda gömülü olur.
Sayfa 152 - Kaknüs yayınları, 3. BasımKitabı okudu
Reklam
"Eğer aynısını ben de yapmazsam tartışmak zorunda kalırız." diye azarlamıştı Roma, bu ilk kez olduğunda. "Hey... gülme!" O da gülmüştü. Gülmüştü çünkü beraber olmak için ailelerini karşılarına almışlarken böyle bir tartışmadan dolayı ayrı düşmeleri fikri oldukça saçma gelmişti. Şimdi de bu noktadalardı. Aralarında kilometrelerce uzanan kan gölüyle.
Sayfa 256
"Sizi kim yolladı?" diye sordu son takipçiye. "Bilmiyorum," dedi İngiliz çabucak. Gözlerini namludan ayırıp kapıya baktı. Çıkıştan yirmi adım uzaktaydı. "Ne demek bilmiyorum?" diye sordu Roma. "Tüccarlar aralarında Larkspur'un Juliette Cai'yi ya da Roma Montagov'u öldürene para ödülü vereceği hakkında konuşuyorlardı,” dedi adam kekeleyerek. "Şansımızı denedik. Lütfen... bırakın gideyim. Geri çevrilemeyecek kadar iyi bir fikirdi, anlarsınız ya? İkinizi ayrı ayrı bulmakla zaten çok zorlanacağımızı biliyorduk ama sonra buluştunuz. Başaracağımızı da düşünmüyorduk da..."
Sayfa 238
Gitmem gerekti, kederli ve üşümüş. Senden ayrı kalmam gerekti. Bu nasıl bir sihir ki mutluluğumuzun tanıdık düşleri zihnimde neşeyle kesintisiz aydınlık, yakıcı bir alevin üstündeki kalın duman misali ansızın yükseliyor tekrar. Dudaklarımı elime yapıştırıp hatıranın sıcaklığıyla sevgi, mutluluk ve 'sen' bulutları estiren kokuyu derin derin içime çekiyorum. Ah canım sevgilim. Senden kolaylıkla vazgeçebileceğim, ele geçmez bedeninle mücadele etmek zorunda olmadan, hatıranın içinde mutlulukla yüzdüğüm şu anda ne kadar saçma da olsa elimde değil, sensiz yapamıyorum. Hayatıma o narin, hüzünlü ve o sıcak rengi, geceyi bedeninde geçiren incilerin rengini veren senin varlığın. Ben de onlar gibi senin sıcaklığınla yaşıyor ve kederle renkleniyorum; tıpkı onlar gibi ben de, üzerinde kalmama izin vermezsen ölürüm.
Sayfa 128Kitabı okudu
"Deniz geceleri susmayan şeylerin büyüsüne sahiptir; bunlar tedirgin hayatımızda bir uyuma izni, her şeyin yok olmayacağına dair bir vaattir, tıpkı yandığında küçük çocuklara yalnız olmadıkları hissini veren gece ışıkları gibi. Deniz toprak gibi gökyüzünden ayrı değildir; göğün renkleriyle daima uyum içindedir, en ufak ton farkından bile etkilenir. Güneşin altında ışık saçar ve her akşam güneşle birlikte adeta ölür. Güneş yok olduğunda deniz onu özlemeye devam eder, tekdüze bir karanlığa gömülen toprağın aksine güneşin ışıklı hatırasını bir süre korur. Bu denizin hüzünlü yansımalarının saatidir, tatlılığıyla kalbimizi yumuşatır, eritir sanki. Hava tamamen kararmak üzereyken, simsiyah toprağın üzerinde gökyüzü koyulaşmışken deniz kim bilir hangi muamma, dalgalarının altına gömülmüş hangi parlak gündüz kalıntısı sayesinde hâlâ hafifçe parlamaktadır." Diyor Proust.
Reklam
Biyolojik ve toplumsal olan arasında kurulan geçişkenlikleri anlamak için elbette “cinsellik düzenleme rejimleri”ne de bakmak gerkir. Modernliğin heteroseksüellik ve homofobi ile özdeşliği malumdur. Homoseksüelliğin dışlanması, aşka dayalı evlilik ile cinsel ilişkilerin ‘yasal kayıt sistemi’ altına alınıp denetlenmesi önemli bir düzenleme stratejisidir. Buna ilaveten modern “beden rejimi” erkekler ve kadınlara ayrı ayrı arzular, hazlar, estetik, sağlık, cinsel zevkler ve bedensel disiplin aracı olarak uygun ‘spor’ türleri sunar. Buna “mekân düzenlenme rejimleri” eşlik eder. “Eril mekân”lar otorite, çatışma ve rekabet ile “dişil mekân”lar estetik objeler, duygusal anlatılar ve empati ile kodlanır.
Nuran’ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının belli başlı mevzu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikayetçi olmasına şaşıyordu. Nuran’ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Her şey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartıyla.
Sayfa 199Kitabı okudu
Nuran’ı iskelede beklemek, gecikince gözü saatte kalmak, kahramanımız için ayrı hazlar oluyordu. Mizah edebiyatlarının belli başlı mevzu olan kadınların bekletmek huyundan erkeklerin bu kadar şikayetçi olmasına şaşıyordu. Nuran’ı beklemek ona çok lezzetli geliyordu. Her şey lezzetliydi, ucunda Nuran bulunmak şartıyla
Sayfa 199Kitabı okudu
85 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.