Roman iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde ailenin Kayseri’deki köy hayatı ikinci bölümde ise İstanbul’a taşındıktan sonraki yaşadıkları süreçleri anlatılıyor.
Cinler, periler, büyüler, Azrail ve batıl inanışlara sıklıkla yer verilmiş. Günlük hayatta karşımıza çıkan olayların batıl inançların yanlış yorumlanmasına değiniliyor. Latife Tekin’in de söylediği gibi bu kitapta anlatılanlar yaşamış olduğu gerçekliğin, masalsı ve büyülü bir gerçeklikle buluşması.
Herkesin önce okuyup sonrada Dirmit karakteri üzerinden sahneye uyarlanan tiyatrosunu da izlemesi gereken muhteşem bir eser.
Ben Milletimin uğruna adamışım kendimi
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.
Zulüm Azrail olsa, hep Hakk'ı tutacağım
Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.
Sayfa 11 - Kadim Yayınları, 3. Baskı, Ocak 2018.Kitabı okudu
Modan Yaylası'na eşkin almadan
Maktele üzerinde sağımız
Karbeyaz Çermik Dağları
Solumuz kan kırmızısında Fırat'tır
Dört mevsim yeşildir orman
Ve toprak çetin
Baharları aşiretler iner Dersim üstünden
Sürü otlatır
Bir gün zengin ve güçlü bir İranlı, uşaklarından biriyle bahçede karşılaşmış. Uşak, Azrail ile karşılaştığını ve onu tehdit ettiğini söyleyerek bağırmış. Efendisine, kendisine en hızlı atını vermesi için yalvarmış, böylece Tahran'a aynı akşam varabilecekmiş. Efendi kabul etmiş ve uşak ata atlamış. Eve dönen efendi Azrail'le kendisi karşılaşmış ve ona sormuş: "Neden uşağımı korkutup tehdit ettin?" Azrail yanıtlamış: "Tehdit etmedim, sadece onunla bu gece Tahran'da buluşmayı planlarken burada karşılaştığım için şaşırdığımı söyledim."
MELEKLERE İMAN EDİYORUM
Etrafımızda; ağaç, kuş, taş, toprak, kedi gibi pek çok varlık vardır. Bu varlıkları gözlerimizle doğrudan görebiliriz. Bazı varlıkların da olduğuna inanırız ancak bazı aletler olmadan onları göremeyiz. Mikroplar ve bakteriler gibi. Bir de varlığına inandığımız ama gözlerimizle ve başka aletlerle bile göremediğimiz varlıklar vardır. Melekler gibi.
İmanın ikinci şartı, meleklere inanmaktır. Melekler, nurdan yaratılmış, istedikleri şekillere girebilen, gözle görülemeyen varlıklardır. Meleklerde erkeklik ve dişilik yoktur. Allâhü Teâlâ'nın emrettiği şeyleri eksiksiz ve tam olarak yerine getirirler. Yorulup usanmazlar. Yemek, içmek gibi ihtiyaçları yoktur. Kimi gökte, kimi yerde, kimisi de Arş'ta vazifelidir. Sayılarını ancak Allâhü Teâlâ bilir.
İçlerinden dört büyük melek, meleklerin peygamberleridir.
1- Cebrail aleyhisselâm: Cenâb-ı Hakk'ın vahiylerini peygamberlere getirmekle görevlidir. Hazreti Allah ile peygamberleri arasında vasıtadır.
2- Mikail aleyhisselâm: Yeryüzündeki işlerin mesela rüzgarların, yağışların ve bitkilerin meydana getirilmesinde görevlidir.
3- İsrafil aleyhisselâm: Sûr'un üflenmesi, kıyamet gününün
meydana gelmesi, insanların ve cinlerin kıyamette tekrar dirilmeleri. hususunda görevlidir.
4- Azrail aleyhisselâm: Allâhü Teâlâ'nın emriyle insanlardan ve
cinlerden eceli gelenlerin canlarını almakla görevlidir.
Ayrıca her insanda, 384 vazifeli melek vardır. Bunlardan, Kirâmen Kâtibîn melekleri, insanın yaptıklarını yazmakla görevlidir.
26.04.2024
23 Nisan günü KARAKOÇ'un kabrine gittik babamla. Şu adam yaşasaydı şu ülkeye, tek başına muhalefet olarak yeterdi dedi. Bence sen de yetiyorsun dedim :)
Mekanı cennet olsun, inşallah dediği gibi yaşamış öyle vefat etmiştir. İnşallah diyorum çünkü gaybı yalnız Allah bilir ve bir insanın gerçekte nasıl biri olduğu da kesinlikle
NUR RİSALELERİ’NE
ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
(RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ)
ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne....
Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
Biz dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun,
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun!
Ecel büke belimizi,
Söyletmeye dilimizi,
Hasta iken halimizi
"YA RABBĨ! CEBRAİL, MİKÂİL, İSRAFİL, AZRAİL HÜRMETLERİNE VE ŞEFAATLERİNE..."
Bir gün bir duâda, "Ya Rabbil Cebrail, Mikäil, İsrafil, Azraîl hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin şerlerinden muhafaza eyle" meâlindeki duâyı dediğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail námını zikrettiğim vakit gayet tatlı ve