BEN BURADAYIM SEVGİLİ OKUYUCUM, SEN NEREDESİN ACABA?
Oğuz Atay'ın "Korkuyu Beklerken" kitabı bu cümleyle bitiyor. Burada okuyucusuna bir sitemi var yazarın. Çünkü Atay yaşadığı dönemde (1970ler) okuyucuları tarafından anlaşılamamış. Öyle ki sağlığında hiçbir kitabının ikinci basımını görememiş yazar. Şu an ise Korkuyu Beklerken kitabı
YouTube kitap kanalımda Oğuz Atay'ın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/INZw0WFskak
"Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım." Tutunamayanlar, Oğuz Atay
"Oğuz Atay okumaya direkt Tutunamayanlar'dan mı başlanmalı? Tehlikeli
İçerisinde bulunan sekiz öyküden oluşan tek kitabıyla şahsi kanaatime göre Türk edebiyatında Oğuz Atay öykücülüğü olarak yeni bir öykü tarzı oluşturdu. İletişimsizlik, yabancılaşma gibi konular daha önce birçok öykü kitabında işlenmiş olsa da Oğuz Atay bu temalara çok dürüst bir kendiyle hesaplaşma tavrı ekleyip teknik olarak da ironiyi
“İki sigaram kaldı bu gece için, Maviş Anne,
iki muhabbet kuşum.
iki kendim varmış, Maviş Anne,
biri benmişim, biri Mutsuz.
Ben ölürsem Maviş Anne,
Mutsuza kim bakacak?
Dünyaya bile bir dünya anne lazım.
Biri sen ol, Maviş Anne, biri ben.
Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
birlikte gidelim, Maviş Anne.
Bana da kendi serüvenimden bir yer
“Babalar alnımıza yazılan yalnızlıklardır” (H.Ali
Topbaş).
Franz Kafka’nın “
Babaya Mektup”unu okurken yalnızca dünya edebiyatında değil, bizim edebiyatımızda da baba oğul ilişkisini anlatan birçok hikâyenin ve romanın olduğunu fark ettim. Nitekim Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken”deki “Babama Mektup”undan Orhan
Yalnızlığın karanlık yansıması deyince akla ilk gelen isim, çok erken gidenlerden bir güzel adam, duyguların soyut hâllerine somut şekiller veren Oğuz Atay.
Öykü yazmanın roman yazmaktan daha zor olduğunu düşünenlerdenim; zira kısa pasajlarda, işlenen konuyu istenen duygular ile aktarmak büyük maharet istiyor. Atay'ımız da işte bu ustalardan
Çocuklarını sevgisiz güleryüzsüz bırakan babalara ithafen !!!!! Kitabı elime aldığımda ismi içime işledi diyebilirim !!!Neden Babama mektup değilde Babaya mektup diye ???Kitabı okudukça nedenini çok iyi kavradım….Aile yaşamında oluşan sorunların ,babanın ,annenin davranışlarının hayata bakış açılarının insan hayatına etki ettiğinin çok iyi farkındaydım ama yıllar öncesinde böyle büyük bi yazarın yaralarını ,yenilgilerini,içsel çatışmalarını bu kadar güzel bi dille anlatması beni derinden sarstı…Sadece baba olan yada olmaya aday olan insanlar değil tüm insanlık bu kitabı okumalı ve bu derin haykırışı duymalı !!!!
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,3bin okunma
Franz Kafka, “Babaya Mektup” adlı eserinde babası ile hesaplaşır. Ancak bu hesaplaşma, suçlayıcı bir hesaplaşmadan ziyade Kafka’nın iç dökümünü bizlere sunuyor. Babasına duyduğu hisleri, hiçbir zaman açıklayamayan Kafka, son yaşadığı olaydan sonra çareyi kaleminde bulur. Aslında babasına mektup yazmasının sebebi Kafka’nın aşık olduğu kadın hakkında babasının yaptığı yorumdur. Baba konusunda daima aynı yerden yaralanan Kafka’nın, geçmiş yaraları da gündeme gelir ve Kafka çareyi, çocukluğundan itibaren yaptığı kimine ‘pasif’ gelen bir direnişle yani ‘yazmakta’ bulur.Kitabın başlığında ise ‘babama’ değil ‘babaya’ mektup olması Kafka’nın hiçbir zaman babasına ait olmadığının bir diğer göstergesidir. Bu göstergeyi ise daha kitabın başında, kapağında okuyucuya sunarak, iç dökümünü göstermektedir... Umut dolu kitaplara, keyifli okumalar...
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,3bin okunma
Yanlış, mutsuz bir evlilik yapmaktan korktuğum için evlenmeyi asla düşünmeyen biriydim. Açıkçası birlikte yaşaması, geçinmesi, anlaşması çok da kolay olmayan biriyim. Aslında bu kitapta kendimi fazlasıyla buldum. Ne kadar yapılmaması gereken davranış varsa neredeyse hepsini ilişkimde yaptığımı ve ilişkiyi zor duruma düşürenin çoğunlukla ben
Semih Doğan;
Bir türlü sıfat bulamadım seslenmeye :)Sevgili, kıymetli, kardeşim ya da buna benzer. Kafka da bu mektubu yazarken acaba kendisine , çocukluğuna , vicdanına ya da evlatlığına mı sesleniyor, yoksa babasına mı gerçekten diye okuduğum sayfaları en baştan tekrar tekrar gözden geçirdim. Çoğunlukla tanınıyor olmandan
Hayatın boyunca hiç görmediğin bazı kimseler ellerini önlerine kavuşturarak ve başlarını eğerek ölümün anlaşılmaz gerçeği üzerinde düşünüyormuş gibi yaptılar mezarının başında.
*Babama Mektup*
Korkuyu Beklerken kitabını okumadan önce düşündüm. Ben Oğuz Atay'ı okumaya hazır mıyım diye? Kendi içimde bazı münakaşalarım oldu ve sonunda hazır olduğum kanısına vardım(Hazır mıyım gerçekten?). Ayrıca bu kitap Oğuz Atay'ın kalemiyle tanışmama vesile oldu.
8 düşündürücü hikâyeden oluşan bir kitap. Hikâyelerden kısaca bahsedecek olursak;
1-
Ben de buradayım Oğuz Ataycığım sana karşılık vererek başlamak istiyorum. Biliyorum yaşadığın dönemde hiç istemediğin tepkilerle karşılaştın, hiçbir şekilde anlaşılamadın ama bu senin sorunun değil ki, seni anlamayan bir türlü anlamak istemeyen o insanın sorunu. Her geçen gün seni daha iyi anlıyorum ve seni genç yaşta kaybetmenin üzüntüsünü daima
Müjde Bilir'e
İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
İki muhabbet kuşum.
İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim, biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak?
Dünyaya bile bir dünya anne lazım.
Biri sen ol maviş anne, biri ben.
Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da birlikte gidelim maviş anne
Bana da kendi serüvenimden bir