Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Anlamıyorlar mı seni? Dağlara çık… Yalnızlığının idrakinde bile olamaz insan modern şehirde. Dağlara çık… Sevgi ve saygı, içi boş kelimelerin ve ruhsuz gülüşlerin arkasına saklanmış bir maske mi? Dağlara çık!!! Kentlerde üşüyorsan, söylediğin türküleri kimseler duymuyorsa uğraşma, dağlara çık! Kar ve ayaz kentin yalnızlığından daha soğuk değildir. Dağlarda bağır, dağlarda ağla, dağlarda söyle şarkılarını… Dağlar bilir, anlar, duyar, hisseder… Onların gönülleri rüzgârdan, kalpleri bulutlardandır… Dağlardan baktığında göreceksin hakikatin en yalınını… İnsanın, eşyanın, zamanın ve mekânın en yalanını… Dağları anla, dağları anlat… Dağlar gibi susarsan, dağlar gibi yalnızlığınla kalabalıklaşırsan, dağlar gibi sessizce beklersen aradığın hikmet kendiliğinden tecelli eder… Dağlar gibi yücelirsin… Sen dağları anlat… Hissettiğini ve titrediğini göreceksin dağların… Ve anlayacaksın can dediğin şeyin tenden ibaret olmadığını… Gönlü olmayan ne bilsin gönüldeki dağı? İçinde nefret dağı, öfke dağı olan ne bilsin türküleri??? Çık dağlara türkü söyle!!!”
Sayfa 55 - Dursun ÇiçekKitabı okudu
İnsanı en çok anlatamadıkları yaralıyordu belki de. Sustukları, söyleyemedikleri, içinde birikenleri… Hepsi birer zehre dönüşüyor ve o zehir, günden güne damarlarında gezinen sinsi bir katil gibi insanı öldürüyordu. Bazı anlar vardı hayatta; bir deniz kenarında, bir uçurum kıyısında, bir dağ başında, kimsenin seni duyamayacağı bir yerde bağıra çağıra ağlamak istiyordu insan. Başkalarına anlatamıyordu ama yine onlardan kaçarak anlatmak istiyordu kendini. Kimsenin yüzüne bağıramıyor, boşlukla savaşıyordu. O tenini kıstırıyor, etine batıyor, canını alıyordu. Bağır, diyordu sana ama bağırdığın her an susman için cümlelerine işkence ediyordu.
Sayfa 132 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
— E yeter, bırak ama Liza, ne kitabından bahsediyorsun; anlattıklarımla hiç ilgim olmadığı halde bana dokundu. Hoş pek de ilgisiz sayılmam ya. Tüm bunlar yüreğime dokundu işte... Yoksa, yoksa sen bunalmıyor musun burada? Anlaşılan hayır, alışkanlığın büyük tesiri var! Alışkanlığın insanı ne hallere getirdiğine şaşmamak mümkün değil doğrusu. Yoksa
Bugün benim doğum günüm. Yeni bir yıla adımımı attım. Bunca yıl nasıl geçti bilmiyorum. Ne ara geçti onu da bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var. Her yıl daha fazla büyüyorum ve daha fazla şey öğreniyorum. Kendimi keşfetmeye başlıyorum. Kendimi tanıyorum. Nasıl biri olduğumu anlıyorum artık. On yedinci yaş günümden tek isteğim; bir şeyleri
Olmak
O kadar dolaylı, o kadar da karmaşıktı ki arzu hallerim. Hep sağ elim sol kulağımdaydı, bakışlarımın dili olduğuna inanırdım. Tek kelimenin nüansı, bir cümlenin aforizması, uzayıp giden bir metni özetler gibiydi. Anlam yüklü bulutların çarpışmasıyla yağan yağmur gibiydi her şey. Şimdilerdeyse en yalınından yazıyorum, kırılmış bir kalbin lehçesiyle. Kalabalıkta kaybolmuş bir çocuğun çığlığı gibi, anlasınlar diye beni. Seyreltiyorum cümlelerimi, çıkarıyorum bütün kelimelerden elbiselerini. Bu sefer de gözlerde ki parmaklıklara takılıyorum, dillerde ki kurşunların hedefi oluyorum. Nihayetinde fark ettim ki, seni anlamak isteyen bir Derya deniz olsan da anlar, ya da bir umman. Hiç korkmadan en derinine dalar okyanusunun, en dibinde ki inciye varana dek dokunur. Anlamak istemeyen de, sana kördür sana sağır. İster soyun ister bağır, faydası yok boşa kahır.
KIRILMA GÜNLERİ 1.GÜN
Hani içinden bir şey gider ya o bir şeyin açılı mı şudur içinden sen gidersin dostlar gider hayallerin gider insanlığın gider hayat denen uzun yolunun kandilini yakarsın puştluğun da ki ufuk çizgindir ne o beklediğin büyük gün gelir nede gelse bile orada sen dahil olmazsın türkü gibisin sen ruhum dağlara koşmak istersin denize tutulmuşsun sen
Reklam
Bir yazar geçmişinden bağımsız değildir. Yeniden ve yeniden geçmişi kurgularken aslında acılarıyla yüzlesiyor. Affetmek için bahaneler arıyor. Eleştiri oklarıyla yaraladığı ruhsal benliğini onarmaya çalışıyor belki de... Yazmak günah çıkarmak gibi bir işleve sahip olabilir mi? Günah çıkartmanın (Benim inancımla alakalı değilse de) anlatıp kurtulmakla yakından ilgisi olduğunu düşündüğümden böyle söylüyorum. Annemin bir meseli anlatması geldi aklıma şimdi. Düşününce Midas' ın eşek kulakları masalıyla çok benzerlik taşıyor. Dertleriyle bunalan ama kimseye açılamayan bir kadından bahsetmişti annem. İçinde biriktirdiklerinin kendisini hem ruhsal hem de fiziksel ölümüne sebep olabileceğini fark edince, tek çaresinin dertlerinden kurtulmak olduğunu anlar. Ama sorun şu ki etrafındaki herhangi bir insana bu dertlerini anlatmak demek sorun üstüne sorun, bela üstüne beladır. Bu durumda derdini kime, nasıl anlatacak? Çözüm bir kör kuyu bulmak! Kör bir kuyu bulabildinse o dipsizmiş gibi görünen karanlığa seslen, bağır, çağır içini dök. Kimsenin bilemeyeceğinden emin bir şekilde boşalt içini, dök ağırlıklarını, hafifle, izin ver geçsin gitsin, derdi annem. İçine çöreklenen dert yeterince kangren olmuştur, yetmiştir artık. Şimdi iltihabı sökme, yarayı deşme vakti. Acı verici olsa da şifası da, tam o esnada gelmektedir aslında. Anlattıkça hafifliyorsun, iyileşiyorsun yani. Ne bilge bir kadındı annem. Söylediklerini hatırlayıp üzerinde düşündükçe sözlerinin içsel gücünün de farkına varıyorum. Belki de o kör kuyuyu arayan kadın annemdi... Şükran H. Taşdelen
Düşünüyorum da, neden bazıları kendi işine bakamıyor? Mesela kendi hayatına, hani o çok yoğun olan işlerine bakmıyor? Ne derdi var benimle? Alıp veremediğiniz ne? Kimse kimsenin dadısı değil bu hayatta. Kimse kimseye hesap soramaz birisi için. Canımı yakacaklarmış. Benim canımı benden başkası yakamaz. Çünkü canım bildiklerim yakar beni. Bilmeden, düşünmeden öyle varsayımlar üzerinden fikir yürütmekle birilerinin güvenini kazanmak, kendini sevecen göstermekle yürümüyor bu işler. Benden ona, ondan bana haber götürmekle, çamur atmakla da değil yani insanlık. Benimle derdi olan şu hani "sanal" dediğiniz dünya var ya, o sanal dünyanızın bir de özel bölümü var DM diye, oradan bana gelsin, yüzüme, ay pardon mesaj bırakarak bana zehrini akıtsın. Bir Allahın kulu çıkıp da burada diyemez ki; "Sen bana geldin kiminse özelini anlattın." Yada "Dedi kodu yaptın." Ha dertleştim mi? Evet. İnsan bildiklerimle dertleştim. Benim candostlarım hariç, kimseye bir tek şey anlattığım yok! DM yazan mı yok? Çok var. Üzdüm mü bu güne bu gün birini? Eğer biri bana küserse bile gel derim. Bana anlat derim. Kız, bağır, hatta çığlık at. Bir tek küfre musammam yok! Uzun uzun yazıyorum ya hani. Herkes anlar da maalesef kafayı bana takan hariç. Dolanma çevremde dolanma. Çık yörengemden. Birini mi üzdüm? Sana ne? Biriyle mi arkadaş oldum? SANA NE? Uzak dur benden uzak! Varsa sözün şov yapma. Gel özelden de ki, benim seninle derdim var. Verip de alamadığım var. Sen biliyor musun benim ne yaşadığımı? Yok! O zaman su sa cak sın!!!
Fevkelale
Lale Devri mi? I Balık kokacak ellerimiz seninle bu gece, Akşam, sulak deltaya düşmeden önce,
240 syf.
·
Puan vermedi
Sis, Yaman Adam, Abel Sánchez -ya da üç örnek öykü ve bir alıntı-
''Ve sonunda ey erkek okurlar, kadın okurlar, beyler, hanımlar, genç kızlar, bu üç öykünün, kişileri içlerine kapanık ve tanınmadan yaşamak zorunda kalsalar bile, yaşayacaklarını biliyorum. Kendi yaşayacağımdan emin olduğum kadar bundan eminim. Nasıl? Ne zaman? Nerede? Bunu yalnızca Tanrı bilir…''* Yaman Adam (ya da ‘’Tam Bir
Sis
SisMiguel de Unamuno · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20234,830 okunma
Reklam
302 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
"Dünyanın bütün yükünü kitaplarına sığdıran adam.. Oğuz Atay!"
Oğuz Atay ağrı kesicilerin artık fayda etmeye başlamaması, çift görme gibi sorunların artmasıyla birlikte artık doktora gitme zamanının geldiğini anlar. Doktora gidince büyüyen tek şeyin onun yalnızlığı ve anlaşılmıyor oluşunun olmadığı ortaya çıkar. Beynindeki virüs de tıpkı onlar gibi büyümüştür. Tedavi için Londra'ya gidecektir. Kendine
Günlük
GünlükOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20205,7bin okunma
392 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
merhabaa, •en sevdiğim yazarlardan biri belki de en sevdiğim yazar olan cengiz aytmatov'un diğer kitapları gibi eşi benzeri olmayan bu muazzam yapıtından bahsetmek istiyorum.kitap akbar ve taşçaynar adında iki kurtla başlıyor onların yaşadığı çevre,gençlikleri,yetişkinlikleri ve yavruları anlatılıyor.ardından kurtların ve o çevrenin
Dişi Kurdun Rüyaları
Dişi Kurdun RüyalarıCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 20236,8bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
📕📕KİTAP TAVSİYEM "Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar" 📚ALINTILAR _Anlamak isteyenin sessizliğimden bile anlayabileceği bu hayatta, kendimi anlatmak için dilimde bitirdiğim tüylerin haddi hesabı yok... _Farabi'nin de dediği gibi:"Her kalp kendi hüznünü kavrar. Anlaşılmayı beklemeyin..." _Ben artık anlamayana
Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar
Hayat Kaybettiğin Yerden BaşlarMiraç Çağrı Aktaş · Indigo Yayınları · 20215,7bin okunma
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.