Stefan Zweig, “Satranç” kitabıyla tanıştığım ve tanıştığım anda vazgeçemeyeceğimi anladığım bir kalem.
Zweig anlatılırken en çok duyduğunuz övgülerden biri “psikolojik analiz” alanında usta oluşudur ki bunu gerçekten fazlasıyla hak ediyor. Okurun, Zweig’ı okurken boyut değiştirip kitabın içine girmemesi ve anlatılanları iliklerine kadar
Kabullenerek güçlenmek için yaşam dersleri.
.
Kendini bilmek neyden yaptığını bile bilmek.
.
Kendi temel benliğini tamamen ihmal eden kişilerde de depresyon kaygı bozukluğu boşluk hissi ve bazen bedensel şikayetleri olarak ortaya çıkacaktır şunu söylemem gerekir Bu tür kendine yardım kitaplarını okuyan insanlar genelde sosyal benliğine öne alıp
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Şahan Şahnur, İstanbul Üsküdar'da doğar.Dayısı Ermeni kültür dünyasının önemli entelektüellerinden biri olan, Teotig'dir.1922 yılında pek çok Ermeni gibi, Şahan Şahnur da ülkeden ayrılır.Paris'te fotoğrafçılık yapmaya başlar.
Sessiz Ricat'ı yazdığında henüz
24-26 yaşları arasındadır.
Sessiz Ricat'ın ana karakteri
Vazgeçmek bazen ahirete ayırmaktır,
Bazen de burada tercih etmek orada vazgeçmektir…
Para peşinde hırsla bir ömür gider ahirette fakir kalır insan!
Haram sevdayı sevda zanneder bu dünyada tercih eder ahirette kaybeder!
Makam mevkiyi burada ister , Esfel-i sâfilînde bulur kendini!
Mal, makam, eş …
Bir ömür hasret çekilir de ebede kadar çekilmez.
“Ayrılıklar da sevdaya dahildir “ sözü bunu anlatır bana.
Vazgeçmek iyidir bazen, hasret çekmek iyidir; ebedi buluşmak için…
“Bazen, düşe kalka dediğimiz bu sözden hep bir çıkar yol bulmuşuzdur… kime ne kadar aitlenmişsek, ne kadar sevmişsek ve ne kadar aşık olmuşsak hep bir yanımızdan edildik. Kanadı kırılan bir kuş gibi kırıldık, İncildik… aslında hatanın neresinden dönsek iyidir… peki neden.? Herkes ikinci şansı peşindeyken, ilkinin düzeltme peşine koşmuyorlar.? Aslında baştan sona vazgeçmek gerekirmiş bu aşktan, sevgiden, nezaketimizden ve iyi niyetimizle ortak olan merhametimizden. Benden bu kadar içimde olan aşkın merhameti ve iyiliğinden vazgeçiyorum… kim ne kadar kendinde olursa olsun, kim ne kadar benimle olmak istese de olsun… beni ne kadar sevseler, aşık olsalarda… Vazgeçmekle meşgulum. Ben hep ilkini düzeltme peşinden şans verdim, herkes ikinci şans olarak bi kar kazanmaz. İlkini düzeltme peşinden gelenlere zaten ikinci şans verilir…” 💫
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
_Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin.
_Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz.
_Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir.
_Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Çavdar Tarlası kitabında bizi hayran bırakan alıntılar:
İlk cümlelerinden itibaren farklı üslubuyla bizi kitaba bağlar...
'Anlatacaklarımı gerçekten dinleyecekseniz, herhalde önce nerede doğduğumu, rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını filan da bilmek
YA ZAKKUMLAR...
" Herkesin içinde sabırlı bir tohum gibi kendi kozasında saklı duran bir
aşk yatar; bir gün bir güneş parlar bir yağmur düşer ve tohumun çatlayıp
çiçekler açtığını
ruhunuzun rengarenk bir ağaç gibi rüzgarlarla dans
ettiğini görürsünüz. O rüzgarlarla dans eden çiçekler bazen manasız
kaprislerle, yanlış anlamalarla,
Bu kitabı okumak kendi yazgını tekrar gözden geçirmeyi ve içindeki çocuğu anlamanı sağlamakta. Kitabın ismi ironik; bir gerçekliğin yansıması aslında çocuktan bahsettiğini düşündürüp içindeki çocuğa işaret etmekte. Bütün çocuklar iyidir diyor aslında. Sonrasında toplum çerçevesinde aile çocuğun kendiliğini değiştirerek uyarlanmış çocuklar