Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sense benim çok sevdiğim oyun hamurumsun. Sen, ben ne istersem yapabilirsin, zaten yapmak zorundasın.
Sayfa 204
Ben gam yiyorum, beni yiyor gam, Yarab, ne garîb maidem(sofram) var…
Reklam
Benim hayatı bilmemem, seninse öğrenme yollarını ararken beni yalnız bırakman benim suçum mu? Şimdi nasıl yaşamak gerektiğini kendi kendime anlamışken, ben bir yıldır sana geri dönmek için çırpınıp dururken ve sen ne istediğimi anlamazdan gelerek beni kendinden uzaklaştırırken ben mi suçluyum? Sana hiçbir konuda sitem edilemezken hem suçlu hem de mutsuz olan hep ben mi olacağım?
Sayfa 98 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
104 syf.
8/10 puan verdi
Fark ettim artık. İyi olacak kadar iyi değilim artık.Mutsuzluk veya umutsuzluk değil bu hal.İyi değilim sadece.Hem de hiç iyi değilim.. Adem, İstanbul üniversitesinde ceza hukuku dersleri veren bir profesör. Eşi Şule'nin ölümünden sonra derin bir yalnızlıkla başbaşa kalır. Kimsesi kalmamıştır hayatta. Bir gün tesadüfen karşılaştığı İsa ile duygudaşlık hisseder. İsa da onun gibidir, yalnız ve dertli. İsa'nın her gün deniz kenarına gidip çay içip kitap okumasının sebebinin bu olduğunu anlar.Onunla sohbetleri profesöre iyi gelir. Bir gün hayatının en önemli kararlarından birini alan profesör,yanına kendisi ve arkadaşı için kıyafet hazırlar,deniz kenarına gider. İsa tahmin ettiği gibi oradadır. İsa'ya durumu anlatır ve birlikte yolculuğa çıkar. Çıktıkları bu yolculuk ise ikisinde de derin izler bırakacaktır.. Son demlerimi yaşarken en azından bir şeyler anlatmak ve anlamak istiyorum ya da hissedilmek. Tabii ki çevremde insanlar var. Ama benzerlik yok. Onlar farklı pencerede, ben farklı. Ama sen o baktığım pencerede yanımda belirdin sanki.." Yazarın kalemini çok beğendim. Öyle ki Adem'in o yalnızlığını hissettiriyor insana, sanki yani başınızda geçiyor olaylar.Anlamını yitirirse bir gün hayat, nasıl yaşayacağını bilemez insan diyor yazarımız,ne kadar da doğru aslında bu cümle. Herkesin mucadelesi farklı,kimi başarırken kimi girdaplara sürükleniyor. Yalnızlık üzerine güzel bir kitap okumak isterseniz tavsiyemdir, yalnızlığın doğası çok iyi işlenmiş çünkü. Sonu çok güzeldi, ipuçlarını takip edin..
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın YansımasıFikret Dağlı · Salon Yayınları · 202411 okunma
Ben de geceler boyu istek ve umutla otururdum, ne güzel gecelerdi!.. Ama o zamanlar yaşayacağımız her şey önümüzdeydi, şimdi ise hepsi arkamızda kaldı; şimdi elimdeki bana yetiyor ve hâlimden memnunum.
Sayfa 96 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ama oldu bir kere. Ne sen ne de ben artık geri alamayız.
Reklam
Ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında Gecikmiş, ince, güzel ve uzak Biraz da kendime istemiştim sevgi adına.
Sayfa 182
İnsan amellerinin öznesidir. İbnu'l-Cevzi, İmam'a dair eserinde ondan şunu nakleder: "Ey Ademoğlu! Ben yeni günüm; yapıp ettiklerine şahitlik ediyorum. Senden ayrıldığımda bir daha geri gelmem. Bunun için ne yapacaksan şimdi yap; zira gelecekte şu an yaptıklarını bulacaksın. Dilediğini arkaya at; ama bil ki bu fırsat bir daha eline geçmeyebilir."
Tamam reis bu kadar abartmaya gerek yok yani anladık sen tehlikesin. Tehlikenin içinden geldin. En tehlikelisi de sensin. (Ben akşam eve sağ döner miyim derdindeyim kızım yia ne burcu)
Ölüm Cantabile
Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını yerimi yadırgadım yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka çılgının biri sanılmaktan sakınmaya vaktim olmadı durmadan bir beyaz aygırla taşardım derin göllerden bir gebe kısrakla kaçardım derin ormanlara güneşin zekâsıyla doymak isterdim kaba solgun kâğıtlar sunardı şehrin insanı bana şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin
Reklam
Bu kaçış neyin nesi? Peki ya bu muhafazakarlık? Peki ya bu merhamet? Peki ya bu iyilik? Peki ya bu dürüstlük? Peki ya bu yeniden, yeniden ve yeniden ayağa kalkmalar? Peki ya bu ölüp ölüp dirilmeler? Çünkü biz ahirete iman ederiz, Müslümanız ve biliriz ki hayat bu dünya ile sınırlı değil. Ölümü öldüremiyor, kabir kapısını da kapatamıyoruz. Öyleyse
"Kendi hayatını kazanmak zorunda olmak, kimsenin canını acıtmaz. Ben, kendi hayatımı kazanmak zorunda olduğum için çok mutluyum." "Bunun nedeni yalnızca senin eğlenmeyi unutmuş olman değil mi? Doğru dürüst bir şeyler yapacak zamanın hiç olmuyor-? "Ne gibi örneğin?" "İşte, yürüyüşe çıkmak, müzik, kitaplar, ilginç kişilerle görüşmek falan gibi. Hiçbir zaman gerçekten yapılmaya değer bir şey yapmıyorsun, benden fazla."
Zafer
Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan gazete okurken kol saatinin reklamını görmüş, meğer o sırada hayırsever Rıza oradaymış, sen zahmet etme abi, ben ayarlarım demiş, ayarlamış, biz bakmayalımmış faturayı kimin ödediğine, garanti belgesi kendi adınaymış filan. Aslına bakarsanız, Zafer Çağlayan'ın suçu yok. Hani, sünnet çocuklarına kol saati
Sayfa 249 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Eyvah! Ne yer, ne yar kaldı, Gönlüm dolu ah ve inleme kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Ben gittim, o toz toprak içinde kaldı, Bir köşede darmadağınık kaldı; Geriye o gönül arkadaşından, eyvah! Beyrut’ta bir mezar kaldı.
Dokuzlama “Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun?”
Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun? Biz, ''Kâlûbelâ''da beraber değil miydik? Ben o günü hatırlayamıyorum. Sen de hatırlayamazsın. Ama, mutlaka yanyana idik. Tanrı buyruğuna beraber baş eğmedik mi? Evet demedik mi? Çünkü sensiz eksik oluyorum. Yarım oluyorum. Biz, birbirimize ''Kâlû belâ''da
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.