Ama canınızı dişinize takıp çalışmak istemiyorsanız iyi yazmaya çabalamakla hiç uğraşmayın, rahatça yetkinliğinize sığının ve bu kadarına sahip olduğunuz için minnet duyun. Bir ilham meleği var ama kanatlarını çırparak çalışma odanıza gelip bilgisayarınızın üzerine yaratıcı peri tozları serpiştirmiyor. O, aşağıda yaşıyor. Bodrumda takılmayı seven bir adam. Onun yanına inmelisiniz, inince de yaşaması için bir ev döşemelisiniz. Başka bir deyişle ilham meleği oturup puro içerken, bovling kupalarına hayran hayran bakıp sizi görmezden gelirken bütün ağı işleri siz yapmalısınız. Sizce bu adil mi? Bence adil. İlham meleği pek yüzüne bakılacak bir adam olmayabilir, sohbeti de pek iyi değildir belki (benimki çoğunlukla aksi aksi homurdanıyor, tabi çalışmıyorsa) ama ilham onda. Doğru olan, bütün işi üstlenmeniz ve geceyi gündüze katmanız çünkü purolu, küçük kanatlı adamın bir torba dolusu sihri var. Ve o torbanın içinde hayatınızı değiştirebilecek şeyler bulunuyor. Bana inanın çünkü biliyorum.
İlham perisini beklemeyin. Dediğim gibi, birçok yaratıcı heyecanı hissedemeyen taş kafalı bir adam o. Ruh çağırma tahtası ve ruhlar dünyasından bahsetmiyoruz, boru döşemek ya da tır sürmek gibi bir iş bu, o kadar. İşiniz, ilham perisinin her gün dokuzdan öğlene ya da yediden üçe dek nerede olacağınızı bilmesini sağlamak. Bunu biliyorsa sizi temin ederim er ya da geç purosunu tüttürüp sihrini konuşturmak için yanınıza uğrayacaktır.